Söz konu seçimi genelde, merkeziyetçi, otoriter, muhafakâr, gelenekçi, ve Siyasal İslamcı Blok kazanmıştır. Bu doğrudur. Halkımıza ve ülkemize hayırlı olsun. Çünkü demokrasiler, genelde toplumların ektiklerini biçtikleri rejimlerdir. Ne doğrarsan aşına, o gelir kaşığına. Kime oy verirsen onun seni yönelmesine razı olacak ve gelecek seçimi bekleyeceksin...

Ancak bir de konuya hak, hukuk, adalet ve demokrasiyi öne çıkartan, daha özgürlükçü ve değişimden yana olan Millet İttifakı bloku açınsan bakmaya çalışalım.

Eğer Türk toplumu, bu seçimlerde, bin bir türlü yalanlar, hileler, iftiralar, fırsat, güç ve olanak eşitsizliklerine karşın, Alevi kökenli siyasi bir lider olan sayın Kemal Kılıçtaroğlu'na % 48 oranında oy verebilmişse, bu toplum din, ırk ve mezhep etkenlerini, yani teokratik, feodal Orta Çağ zihniyetini büyük oranda geride bırakıp demokrasi sınavını kazanmış demektir. Kötümser olmaya gerek yoktur. Bu nedenle, laik ve demokratik cumhuriyet, hak, hukuk, adalet ideallerinden ve demokrasimizin geleceğinden umutluyum.

Bu nedenle, kötümserliği bir kenara bırakıp gelecekteki başarılar için umutlanmaya, güven tazelemeye, daha çok çalışmaya ve birleşerek gürleşmeye ve güç devşirmeye devam edelim.

Başarı yollarında yol kazaları olabilir. Ancak başarılar ve zaferler uzun erimli kazanımlardır.

Hiç unutmayalım. Işığın karanlığı aydınlatma gibi değişmez ve asla değiştirilemez bir özelliği vardır. Tıpkı bunun gibi, akıl ve bilimin de, uzun erimde cehaleti tarihin çöplüğüne gömmek gibi üstün bir değiştirici ve dönüştüğü gücü söz konusudur. Batı toplumları bunu başarabilmişlerdir. Şimdi sıra Doğu toplumlarında bizlerde...

Köle zihniyetli insanlar, özgürlüklerin erdemleri ve güzelliklerine; ekonomik, sosyal, kültürel olarak, aklen ve zihnen yeterince hazır olamadıkları ya da hazır olmalarına yeterli fırsat verilmediği için özgürlüklerden korkar ve kaçarlar.

Fakat bu kaçışlar ebedi olamaz. Kölelerin ya da köle bilinçli insanların zihinlerinde de bir gün mutlaka aklın, bilimin, özgürlüğün, hukukun, adaletin ve demokrasinin şafağı atacak, zihinler aydınlanacak davranışlar rasyonelleşecek, insanın insana kul, köle olma devri sona erecektir.

Evrensel ahlaki, hukuki ve insani değerlerin, aklın ve bilimin izinden gidenler için karamsarlığa, kötümserliğe ve umutsuzluğa gerek yoktur.

Ulu Önderimiz M. K. Atatürk büyük bir Kurtuluş Savaşı kazanarak, yepyeni ve çağdaş bir devlet kurarak; bizlere coşkulu bir vatan, bayrak ve millet sevgisi, mutlaka korunması gereken demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, şaşmaz bir tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik reçetesi ve her konuda tüm maddi ve manevi kurtuluş, yükseliş için yurtta ve dünyada barış rotalarını göstermiştir. Eksiğimiz bu rotalara yeterince sahip çıkamamaktır.

Ancak bu seferki toplumsal bilinç tabandan, halktan geliyor. Halka mal olmuş değişimler ve devrimlerden asla geri dönülemez

Zaten yapmamız ve düzeltmemiz gereken de, daha bilinçli bireyler , daha uygar bir toplum, daha gelişmiş ve gönençli bir ülke ve daha demokratik bir yaşam için herkesin kendi üzerine düşeni yapmasıdır.Gereklerini yapabildiğimiz sürece enseyi karartmayalım. Çaresiz değilsiniz. Çare " SİZ" siniz.