Yurttaşlarımız " Liyakat nedir, çok kısa olarak, halkın anlayabileceği şekilde alatabilir misiniz" diye soruyorlar. Uzun yazıları kimse okumuyor. Kısaca denemeye çalışalım.
Şimdiki çağdaş, üretken ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olan ÇİN DEVLETİ'nin mimarı olan Deng Xiaopink dedi ki;
" Kedinin siyah ya da beyaz olması önemli değildir; önemli olan fareyi yakalayabilmesidir."(×). Eğer fareyi tutma yeteneği (liyakatı) yoksa kedinin ırkının, cinsiyetinin ya da renginin hiç bir önemi yoktur.Çin ekonomisi, din ya da ideoloji ile değil liyakat üzerine bina edildikten sonra büyük atak yaptı.
Kıssadan hisse şudur: bir iş için görev vereceğiniz insanın ideolojisi, siyasi partisi, inancı, dini, mezhebi, ırkı, derisinin rengi, hatta cinsiyeti önemli değildir. Önemli olan o kişinin vereceğiniz işi en iyi şekilde yapabilme yeteneğine sahip olup olamadığıdır.
Halkımız " iş bilenin, kılıç kuşananın " demiş. Ancak buradaki iş bilmek;; hinlik, kurnazlık, birilerini aldatmak değil, verilen işi en iyi şekilde yapma ve başarıya ulaştırma yeteneği olarak anlaşılmalıdır.
Gerçi İslam teolojisi temel öğreti (nas) olarak" Emaneti ehline veriniz" diyor. Fakat her ne hikmetse, İslam ülkelerindeki bu emanet ehilleri(!) önce KANDAŞLAR sonra da YANDAŞLAR oluyorlar...halkın içindeki üstün liyakatlı olanlar hep gözardı ediliyor.
Kendi ülkenizdeki siyasi iktidarlar acaba bu liyakat ya da emaneti ehline verme işine ne kadar uyuyorlar? Yoksa kandaş ve yandaş olmayanlar için liyakat yerine sadakat, itaat, sabır ve kanat mı telkin ediyorlar? Elinizi vicdanınıza koyarak karar verme işini sizlere bırakıyorum.
(×)- Soner Yalçın; TAĞUT-Kutsal Aldanışın Soyağacı. Kırmızıkedi Yayınlar, İstanbul 2024.ss.237-239.