Arpaçbahşiş’e 1994 yılında özlemimiz olan bir yazlık almak için gelmiştik. O yıllar ev almak bugün ki gibi hayal değildi. Emekli, emekli ikramiyesiyle, çalışan borçlanarak rahatlıkla bir ev alabiliyordu. Şimdi ise nerdeyse emekli ikramiyesi ile evin bir odasını alabilirsiniz.

O yıllar Arpaçbahşiş, Mersin Erdemli ilçesine bağlı şirin bir sahil kasabasıydı, sahile pareler iki sıra site şeklinde evler yapılmış, arkası limon bahçeleriydi. Limon çiçeği  kokusundan insan mest oluyordu. Denizin mavisiyle limon ağaçlarının yeşili arasında yaşamanın keyfini çıkartıyorduk.

Ne yazık ki rant hırsı buraları da hızla betonlaştırdı, Karayolunun alt tarafı sahile kadar bir beton yığınına döndü.

Önceden denize açılır, denizin engin mavilikleri içinden, yeşil Toros dağlarını seyre dalardım... Şimdi beton bloklardan dağı görmek ne mümkün.  Ancak sokak aralarından bakasın ki göresin.

Beton bloklar dikiliyor ama kanalizasyon yok, posektif çukurları yetersiz, bazı yerlerde taşıp sokaklara akıyor. Kimi direk dereye veriyor oradan da denize karışıyor. Halk sağlığı için tehdit oluşturuyor!

Sahilde halka açık ne bir duş yeri var nede bir tuvalet. Yaklaşık 20 km.lik sahil şeridinde, bir Tömük Meydanında, halka açık tuvalet var oraya da pislikten girilmiyor... İnsan buranın acaba yerel yönetimi var mı diye düşünmeden edemiyor.

Madem buranın imar rantına müsaade ettiniz, bari altyapısın da buna göre yapın. Yapılan inşaatlar tamamlanıp bu binalarda yaşam başladığında düşünün buranın halini!...

Buranın bu halini görünce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ İstanbul’a ihanet ettik” sözünü hatırladım.

Ülkemin ihanete uğramayan bir köşesi kaldı mı acaba?..

Burayı birkaç yıl önce Ruslar keşif etti, Rusların mülkiyet aldığını gören müteahhitler, inşaata tam gaz verdiler, zemin sıvılaşmasına bakmadan on beş, yirmi kat beton blokları diktiler.

Bugünlerde buralara Rus akını durdu, gelenlerin bir kısmı da geri döndü. Kimi yaşam buralarda da pahalandı, emlak fiyatları çok arttı Rusların da alım gücünü aştı diyor. Kimi Putin Ruısya’dan sermaye çıkışına sınır getirdi. Belli sürede Rusya’ya dönmeyenlerin Rusya’daki malvarlıklarına el konulacağını söyleyince geri döndüler diyor.

Anlayacağınız, hatırı sayılır Rus müşteri kalmadığı için, daireler, elde şişmiş durumda. Bu durum daire almak isteyenler içinde alım fırsatı sunuyor... Tabii parası olan için.

Limonu para etmeyen bahçe sahipleri, imar rantına yöneldiler. Bahçesine yıllarca gözü gibi bakan bir üretici; “şimdiye kadar çok müteahhit inşaat teklifi getirdi, elimin tersiyle geri ittim, üretmekten mutlu oluyordum. Artık ürettiğimizin karşılığını alamamak, limonu dalında çürümeye bırakmak, acı vermeye başladı. Bir yıl emek veriyorsunuz, bütün hayallerinizi, limondan gelecek gelir üzerine kuruyorsunuz; sonu hüsran oluyor! Hayalleriniz yıkılıyor, borç batağına batıyorsunuz.

Baktım bu ülkede üretmenin değeri yok. Limon bu senede dalında kalacak, etraftakilere para istemiyorum limonu toplayın, dalında kalmasın dedim. Limonlar toplandıktan sonra limon ağaçlarını kesip odun yaptım ve imar rantına teslim oldum. Yüzde elliyle verdim, 50 daire düşüyor.  “ Sen olsan limon yetiştirir misin bu ülkede? diyor.

Maalesef ülke gerçeği bu.

Üreten ürettiğini karşılığını alamıyor.

Yurdumun her yerinde üreticinin feryadı var!”

Hangi üreticiye bir dokunsan bin ah işitiyorsun...

 Teklif edilen fiyat üretim maliyetini karşılamıyor,” bir daha ekmeyeceğiz diyorlar.

Hükümet ise, iki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerini, devlet eliyle ihaleye çıkartılması için yasa hazırlıyor. Sanki üretici keyfinden ekmiyor.

Üretici, “ürünüm para etmiyor” diye yakınıyor. Tüketici, pazarda “fiyatlar cep yakıyor” diye feryat ediyor. Dün kilo kilo aldığını bugün nerdeyse tane tane alıyor.

 Aracı hem üreticiyi hem de tüketiciyi sömürüyor.

Kim zarar ettiği bir şeyi bir daha eker ki...

Böyle giderse tarımsal kıtlık yolumuzu gözlüyor.

Koca ülke bir felakette doğru yol alıyor.

AKP İktidarı ise ne yapacağını bilmeden saraydan olan bitene seyirci...

Sonunda bula bula çareyi, iki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerini ihaleyle kiraya vermeyi düşünüyor.

AKP tarım politikası yüzünden, tarlasını ekemez duruma getirdiği, çiftçinin durumuna çözüm getireceğine, iki yıl üst üste ekmezsen kiraya veririm diye tehdit ediyor.

Bu İktidarın yanlış tarım politikası, üreticinin tarlasına ateş düşürdü, bu ateşten herkes nasibini alacak!