Depremzedeler yeni konutların kurasının çekilmesini sabırsızlıkla beklerken, ilk kurada konutlarını teslim alanlar, evlerindeki eksikliklerin tamamlanmasını bekliyor.

Deprem konutlarını teslim alırken, eğer dairenizde eksiklikler var ise tespit ediyorsunuz, evin anahtarının biri size veriliyor, diğer iki anahtar eksikliklerin giderilmesi için TOKİ’de kalıyor.

Gelin görün ki eksiklikler teslimden aylar geçmesine rağmen, bir türlü giderilip anahtarlar ev sahiplerine tam olarak teslim edilmiyor.

Ev sahipleri evin eksikliklerini gidermek için gidip gelmekten usanmış durumdalar.

Sözde evler boyanmış, baktığınızda boyada bir sorun yok gibi görünüyor... Nasıl bir boya kullanılmışsa elinizi sürseniz boyanın tozu elinize sürülüyor...

Bu yüzden, maddi imkânı olan birçok hak sahibi konutlarına yeniden boya yaptırıyor.

İmkânı olmayan da çaresizlikten öylece taşınıyor.

Yazıktır...

Günahtır...

Devlet yükleniciye boya için ücret ödüyor. Yaptırıyorsunuz, bari kaliteli bir boya yaptırın, devletin kaliteli boya yaptırmaya imkânı yoksa boya yaptırıp da hazinenin parasını boşa harcamayın...

Boyasız teslim edin...

Hak sahipleri nasıl olsa yeniden boya yaptırıyor.

Yapılan boyanın depremzedeye bir faydası yok!

Yani sizin anlayacağınız Deprem evlerindeki, eksiliklerin giderilmesi konut sahipleri için bir çileye dönmüş durumda...

Dairesinin önünde bekleyen Batmanlı olduğunu söyleyen bir gençle karşılaşıyorum...

Gence bir dokunuyorum bin ah işitiyorum.

“Bu güne kadar dairemin eksikliklerini giderip, anahtarları teslim etmediler, eksikliklerin giderilmesi için gelip- gidiyorum. Yine gittim söyledim geleceğiz dediler saatlerdir bekliyorum gelmediler. Bir daha gideceğim...

Geldim ki kapı açık, içeride eşyam var, gittim niye kapıyı açık koydunuz dedim?

Kapıyı açtık eşyanız olduğu için içeri girmedik dediler...

Eşyayı gördünüz o zaman kapıyı kapatsaydınız, ben gelmezsem kapı açık kalacaktı dedim...

Eşyalı evin kapısı açık bırakılır mı?..

Anahtarlarımı istedim.

Anahtarları alırsanız evi eksiksiz teslim almış olursunuz, dediler.

Hadi ne yaparsanız yapın, sözde evimizi teslim aldık, eşyamızı taşıdık, anahtarın biri bizde ikisi onlarda...

Kapıyı yine açık bırakırlar diye endişeliyim...

Bir boya yapmışlar ki, yaslandın mı üzerine sürülüyor, elini sürdün mü tozu eline çıkıyor. Evi yeniden kendim boyadım” diyor ve devam ediyor:

“Evim Bostanbaşı’nda müstakil bir evdi, ilk depremde çöktü evden bir eşya kurtaramadık. Eşyaları yeni aldım buraya göre ama odalar küçük olduğu için kımıldayacak bir yer kalmadı... Ailem Batman’da çocuklar okula gidiyor, okullar kapandığında gelecekler” diyor.

Evin içini görmek için bizi içeri davet ediyor...

Evin eşyalı halini görünce, odaların küçüklüğü daha belirgin hale geliyor. Kalabalık bir ailenin burada yaşaması neredeyse imkânsız görünüyor.

Elazığ depreminde 2+1 bir olarak tasarlanmış evler, buralarda odalar küçültülerek, 3+1 olarak tasarlanmış...

Bu yüzden depremzedeler, yerleşmede büyük sıkıntı yaşıyor, eşyalarının bir kısmından vazgeçip, buraya uygun yeni eşya almak zorunda kalıyorlar. Buda depremzedeye ek maliyet yüklüyor.

Oysa TOKİ Elazığ depremindeki 3+1 projesini uygulamaya devam etseydi, depremzedeler bu günkü yerleşim sıkıntısını çekmezdi.

İleride daha büyük ev arayışına yönelmezdi.