En ulvi duygulardan biri bana göre utanabilme duygusudur. Bu duygunun kaybolmasındandır ki bu günlerde yaşanlılardan hoşnut değil ve de onaylamıyoruz.
Yalanın, iftiranın, hırsızlığın, pişkinliğin, arsızlığın önündeki en büyük engel utanma duygusudur. Utanma duygusunu kaybetmiş insandan her türlü kötülük beklenir. Toplumsal huzursuzluğun temelinde de bu duygunun kaybolması yatar. Hani derler ya ‘’Ar damarı çatlamış adamdan korkacaksın’’ boşa söylenmemiştir. Utanç duyulacak şeyleri sıkılmadan yapan, toplumsal kurallardan nasiplenmemiş kişiler için söylenmiştir.
Günümüz insanı mutsuz, bunun da temelinde; ekonomik sebepler olduğu gibi bencillik, yalan, birlikte yaşayamama, paylaşamama gibi duygular yatmaktadır. Bu duyguların yok olabilmesi de utanma duygusuyla doğru orantılıdır. Utanan insanda toplumsallık ve saygı en üst seviyededir. Yapılan ve yapılacaklar toplumsal normlara uygun olmalıdır.
İngrid Bergman'a sormuşlar; "Gidişat çok kötü, dünya nasıl kurtulacak?"
"Utanç demiş Bergman, dünyayı bir tek utanan insanlar kurtarabilir."
Çünkü utanmak "kibir" denilen en büyük günahın panzehiridir. Utanmak egoyu, yalanı, dolanı, hırsızlığı, kalleşliği kısacası kötülükleri frenler. Sevmek, iyi olmak nasıl bir toplumsal ortak payda ise utanmak da toplumsal ortak bir paydadır.
İstiklâl Marşımızın ölümsüz şairi M. Akif Ersoy günümüzü özetlercesine bir dizesinde şöyle ifade etmiştir:
“Hayâ sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde;
Ne çirkin yüzler örtermiş, meğer o incecik perde.”
Sevgili dostlar, başını öne eğebilen, yüzü kızaran, özür dileyebilen insanları görmeye ne çok ihtiyacımız var değil mi?
Kalın Sağlıcakla….