Korku, hayatımızda fazlası ile etkisi olan ve büyük ya da küçük kararlarımızın çoğunu etkileyen bir duygudur. Korku duygusu aslında kararında olursa yani uygun bir miktarda hissedildiğinde faydalı olabilir. Korku gereğinden fazla bir şekilde hissedilirse bir takım psikolojik bozukluklara dönüşebilmektedir.
Bir Hint masalından örneklendirirsek:
Bir fare, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşamaktadır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Ama fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de, köpekten korkmaya başlar. Büyücü onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde, bu kez de avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yoktur. Böylece onu tekrar eski haline dönüştürür ve der ki;
"Sana yardım edemem,çünkü senin korkun cinsinden değil,yüreğinin küçüklüğünden kaynaklanıyor..”
Dünyaya ve tarihe mal olan, İngiliz asıllı oyun yazarı William Shakspeare bir şiirinde şöyle seslenir;
‘’İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.’’
Korku hata yaptırır. Doğrudan saptırır. Kısacası korku, bilinci kilitler...
İnsanların da çoğu, “büyük bir yürek” taşımadığı için korkar...
O zaman şöyle diyebilir miyiz? Korku yüreğin küçüklüğünden kaynaklanır. Yüreğin küçükse korkarsın kardeşim. Onun için halk arasında ‘’mangal yürekli’’ deyimi yerini bulmuştur. Sanatta da, sinemada da, yaşamda da, siyasette de kısacası hayatın her alanında mangal yürekli olmak lazım. Yaşam mangal yürekli insanların varlığıyla güzelleşecektir.
Geçmişin ve geleceğin mangal yürekli insanlarına selamlar olsun…
Saygılarımla…