Neye, kime el fatiha.

Merhuma, merhumun ruhuna tabi.

Günah çıkarmanın.

Gıyabında özür dilemenin en kolay yolu.

Çok önceden.

Bir yerde okumuştum.

Dini bütün, Müslüman siyasetçi!

Yani anlayacağınız; kendi ifadesiyle dava adamı.

“Amacıma ulaşmak için gerekirse papaz kıyafeti bile giyerim.” diyordu.

Ha yaptı mı?

Yaptı tabi.

Amacına ulaştı mı?

Ulaştı.

Artık zengin mi zengin.

Ne büyük dava!

Ne büyük aşk değil mi!

El Hakka El Fatiha.

Bu siyasetin sağından bir siyasetçi.

Bir de solunda var,

Desem inanmayacaksınız.

Niye; sağda olur da, solda olmaz mı?

Olur olur bal gibi olur; derler ya.

İşte öyle.

Ama daha yolun başında.

Hem de canlı mı canlı.

Tek fark.

Sağdaki;

Hoca, alnı secdede.

O papaz kıyafeti dedi.

Soldaki;

Aileden miras solcu, sosyal demokrat, Atatürkçü.

Her nasılsa!!

Bu da demokrasi kıyafeti dedi.

Atatürk dedi.

Yaşayan, yaşanan bir örnek.

Adını yazsam herkes bilir ya.

Siz orayı boş verin.

Kendine demokrat.

Vallahi amacına ulaşmak için her şeyi yapıyor desem inanın.

Vallahi bir amacına ulaşsın.

On tane papaz kıyafeti giyeni cebinden çıkarır.

Bakın görün.

Adam uyanık.

Önce bir partiye girmek lazım dedi.

Girdi mi?

Girdi.

Gençlik kollarıyla başladı.

Başkanı oldu.

Tadı güzel, keyfi, havası başka.

Durdu mu?

Durmaz.

İl yönetimine geldi.

Yattı düşündü, kalktı düşündü.

Hayal büyük.

Başkan olması lazım dı.

Ama nasıl?

Önünde dağ gibi bir başkan var.

Başkanım benim.

Abi diyor, baba diyor, can diyor canan diyor.

Saygıda kusur yok.

EL etek öpmeler o biçim.

Lakin iş olacak gibi değil.

Birde demokrasi var ki.

Yok tüzük.

Yok kongre.

Yok üye.

Yok delege.

Yok seçim..

Of of.

Bu başkanın gideceği yok.

“Ama benim de başkan olmam lazım.”

“Acil ve ivedi olarak.”

Dedi.

Dediğini de yaptı tabi.

Nasıl mı?

Şeytan demokrasisiyle.

İlk adım.

İl yöneticilerinin çoğu istifa ettirilir.

Başkan abi düştü mü azınlığa.

Düştü ama ne düşme.

Madden, manen.

Tam tuş.

İnanamadı.

Yattı bastı küfürü, kalktı bastı.

“Ulan ta sizin....

Ulan ben size.

“Dost, evlat, bacı, kardeş”

Dedim.”

“Can dedim, yoldaş dedim.

Ama böyle ihaneti görmedim.

Yaşamadım.” dedi.

“Ama bizimki yaşattı.” dedi

Adam başkan olacak ya.

Ee siyaset bu!

Türkiye siyaseti.

Hep bana, rap bana.

Adamın maşallahı var.

O gün bu gündür hala başkan.

İl başkanı.

Şeytan demokrasisi sayesinde.

Ve şeytan koltuğuna oturdu.

İş bu, kader bu ya.

Baba başkan zamanla vefat eder.

Ve törenle, nurlar, ışıklarla uğurlanır.

Ve bizimki.

Demokrasi adına!

Ve o gün bu gündür her ölüm yıl dönümünde anmaya gider.

Eller semada.

Fatiha okur.

..Allah rızası için merhumun ruhuna El Fatiha..

Resim çeker,

Çektiği resimleri paylaşır.

Ve dua eder.

Pazar için.

Pişkince.

Mezarlıkta bile demokrasi pazarlıyor.

Etme bulma dünyası.

“Amaca ulaşmak için her yol ve yöntemi kullanmak mübahtır.”

Oda onu yapıyor

“Merhumun ruhuna El Fatiha.” diyor.

Demokrasi adına, demokrasinin ruhuna El Fatiha.

Daha yolun başında.

Birinci basamakta.

Sonra sırada vatandaş var.

Besmele, Fatiha Süpanallah amin.

Sizce.

Görünen köy kılavuz ister mi..?

Huylu huyundan vazgeçer mi?

Olan bu.

Yaşanmış bir aşk hikayesi!

Takdir sizin.