Yaşanılan zamandan kaynaklı günümüz dünyasında, hayatın temposu çok daha hızlı ve karmaşıktır. Az zamanda çok çabuk ve hızlı düşünüp doğru kararlar almak zorundayız.

Yaşam koşullarının gittikçe zorladığı bir süreçte daha Minimalist bir yaşamı seçmek zorundayız.

Minimalizm, sanat dünyasının yanı sıra teknoloji çağının sıradan insanının da ilgisini çekmiş ve hızla bir yaşam felsefesini içermeye başlamıştır. Alman düşünür Hegel tarafından “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Şatafatlı ve pırıltılı yaşamı istemeyen insanlar için vazgeçilmez bir yaşam tarzı olmuştur.

Minimalizm sadeliği ve faydacılığı öne çıkaran bir felsefedir. Yani minimalist düşünce olabildiğince az şeyden, olabildiğince fazla faydayı almayı ve bunu yaparken de sadeliği korumayı amaçlamaktadır.

Günümüz, tüketim çağının bizlere dayattığı fikirlerin tam zıttı olan bu felsefe, insanları tüketme ve satın alma konusunda çeşitli tuzaklardan korumaktadır. İhtiyaç dışı şeyleri satın almaktan kaçınıp daha fazla fayda sağlayacak ürünleri satın almayı ve tüketmeyi içermektedir. Bütün bunları yapmak için zihinsel olarak minimalist felsefeyi benimsemenin ve yeri geldiğinde “hayır” diyebilmenin çok önemli olduğunu da eklememiz gerekir.

Minimalist felsefe düşünce tarzını hayatın her anında uygulamak için yaşam amacımızı keşfedip, tutkularımızın peşinden gitmemizi, zamanımızı daha verimli kullanarak kendi gelişmemizi sürdürmemizi, gereksiz eşya çokluğunun üzerimize bindirdiği yükten kurtulmamızı ve tüm bunları yaparak gerçek özgürlüğü deneyimlememiz gerekir.

Minimalist bir yaşam daha az yorucudur. Önemsiz olanı önemli olanla değiştirmiş olduğumuz hayatımızda artık istediklerimizi yerine getirmek çok daha kolay hale gelebilir. Ayrıca minimalist bir yaşam bize daha fazla özgürlük sunacaktır. Bu düşünüş, kolaylığı ve özgürlüğü günlük hayatımızda da hissettirir. Daha az eşyaya sahip olmak bizi maddi değerlere daha az değer vermeye ve daha huzurlu bir hayat sürmeye götürür de diyebiliriz. Yaşamımızın yoğun ve yorgun sürecini bir yana bırakıp sadelikte, sakinlikte huzur bulabiliriz. İşte bu yüzden kökü Budist rahiplere dek uzanan minimalist felsefenin ve minimalist yaşamın kapılarını aralamanın artık zamanı gelmişte geçiyor.

Saygılarımla…