Kamuoyu tanır.

Malatya büyükşehir belediye Başkanı.

Hizmet ettikçe mutlu oluyorum demiş.

Başta belirteyim.

Biz Elmaderesi halkı olarak zerre hizmet görmedik.

Ne büyük şehirden.

Ne küçük şehirden.

Su ve elektrik hizmetini kendi imkanlarımız ile getirdik.

Sonra hiç itirazsız

Büyük şehre devrettik.

Belki iyi olur dedik.

Yanıldık.

Bir mahallenin yolu yok.

Defalarca rica etmemize rağmen yok yok yok.

Her seferinde bir bahane.

Rahmetli Vahap Küçük (Nur içinde yatsın) söz verdi adım da attı ama hakkını teslim edelim sağlığından dolayı olmadı.

Sonrakiler; ne diyelim oyalama taktiği.

Bugün git yarın gel!

Hani ayrımcılık yapıyorlar demek içimden gelmiyor.

Ama başka şey de akla gelmiyor.

Bir yönetici için

Ne büyük onur ve gurur. Değil mi?

Ayrım gözetmeksizin.

Hizmet etmek.

Sonra mutlu olmak.

Ama gel gör.

Diyesim geliyor.

Bir büyük şehrin sorunlarına vatandaşın talebi olmadan o vatandaşın sorunlarını görmek ve onlara toplumsal duyarlılık ölçüsünde çözüm üretmek ileri görüşlülüktür.

Sosyal duyarlılık,

Sosyal sorumluluktur.

İleri görüşlülüktür.

Saygı duyulur.

Ne yapalım!

Ben oldum olası böyle bir yönetici

ile böyle bir belediye başkanı ile karşılaşmadım.

Görmedim.

Ne sağdan ne soldan.

Hemen hemen hepsi vatandaşın ısrarları, rica nimetleri ile ite kaka.

Zoraki.

Rica minnetle.

Hatır gönülle.

Torpil, adam kayırmayla.

Toplumu verdiği oya göre

Sınıflandırarak hizmet kategorisine koymayla.

Sen

Ben.

O.

Bu.

Sizin.

Bizim diyerek.

Mutlu olunuyorsa!

Acaba diyorum

Haritaya baksalar böyle bir yer, mahalle, sokak neyse yani.

Gerçekten var mı? Yok mu?

İstenilen basit bir yol.

Öyle asfalt falan değil.

En azında kendileri için.

Baktıkları zaman buranın yolu da varmış diyebilsinler.

Desinler ki daha çok mutlu olsunlar.

Ah bir de vatandaşı mutlu görebilsek...