“Kernek’e çözüm, engelliye gelince sürün!” başlıklı yazımın 30 Temmuz günü gazetede ve internet haber sitelerinde yayınlanmasından bir gün sonra ofisime gitmek üzere evden çıkmış ve her zamanki güzergâhımı kullanıyordum.

Milli Egemenlik Caddesinde bulunan Ata Taksi Durağının oraya yaklaştığımda MASKİ’nin araçlarını görünce merak ettim. Yaklaştığımda görevlilerinin mazgalları sökerek yenilerini taktıklarını gördüm. Durdum ve yeni taktıkları mazgallarla ilgili fotoğraf çekimi yaptım.

Yanıma gelen görevlilere çalışmadan dolayı “Ellerinize sağlık, teşekkür ediyorum.” dedim. Görevli de mazgalların olup olmadığını sorduğunda “Eski halinden çok daha iyi oldu.” dedim ve evimin oradaki yerinde yapılıp yapılmayacağını sordum.

Görevli sadece bu yapılan yerden bilgisi olduğunu ancak evin oraya gidip bakabileceğimizi söyleyince beraber gidip baktık. Baktıktan sonra da orayı en geç Pazartesi günü yapacağını belirtti. Konuştuğumuz görevli sağ olsun dediği günden önce de orayı da yaparak sorunu gidermiş oldu… Yeni takılan mazgallarda bulunan ara boşluklarda standart ölçülere uymuyordu. Ancak öncekilere göre sorunu geçicide olsa en aza indirmiş oldu.

Buradan öncelikler MASKİ Genel Müdürü olan dostum M. Yaşar Karataş’a ve görevlerinin hakkını vererek yapan diğer görevlilere ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum.

Ancak hemen belirteyim ki yapılan bu çalışma ile sadece benim evden çıktıktan sonra 200-300 metrelik bir alanda yaşadığım iki yerdeki sorun çözüme kavuşturdu.

Bu nedenle iki yerde yapılan bu düzenleme ile yaşadığımız mazgal sorunun bittiği sanılmasın. En basitinden kendi oturduğum Paşaköşkü Mahallesinde onlarca daha değiştirilmesi gereken mazgallar bulunuyor. Bir de bunu tüm Malatya geneli için düşünecek olursanız daha değiştirilmesi gereken yüzlerce yer bulunuyor.

İki yıldan fazla bir süredir bu mazgal sorunlarının giderilmesi için mücadele ediyordum. Sözlü olarak ilettiğim gibi Whatsapp şikâyet hattına yazmış ve bunun dışında ise dilekçe ile bildirmiştim.

En son 18 Şubat günü görüştüğüm Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’a anlatmış ve engellilerin yaşamış olduğu sorunlarla ilgili hazırladığım bir dosyayı takdim etmiştim.

Bu kadar girişimime rağmen herhangi bir gelişme olmaması ve her gün sorun yaşamamın devam etmesi üzerine gazetede ve internet haber sitelerinde konuyu ele yazarak yazmıştım.

Yazımın yayınlanması üzerine yapılmış olmasına doğal olarak sevindim elbette. Ancak bir o kadarda üzüldüğümü belirteyim. Çünkü yazıyı yayınlamadan sorunu bildirdiğim ilk andan sonra yapmış olsalardı daha iyi olmayacak mıydı? İlla ki teşhir etmek mi gerekiyordu?

Beni uzaktan veya yakından tanıyanlar ya da mücadelemi takip edenler çok iyi bilirler ki dernek başkanlığı yaptığım 21 yıllık sürede dâhil olmak üzere bugüne kadar var olmayan, yaşanmayan ve yasal dayanağı olmayan herhangi bir sorunu ne dile getirdim ne de yazdım…

Her gün bir veya bir kaçının üzerinden geçmek zorunda kalıyor ve sorun yaşıyordum. Bu mazgalların tamamı da TSE’ye göre standart dışı yapılmış olduğu için sorun teşkil ediyordu. “Şehir İçi Yollar–Kaldırım ve Yaya Geçitlerinde Ulaşılabilirlik İçin Yapısal Önlemler ve İşaretlemelerin Tasarım Kuralları” başlıklı TS 12576 sayılı TSE Standartlarında Kavşak ve yaya geçitlerinde drenaj oluğu yayalar için engel oluşturmayacak ve yüzey suları oluk içinde göllenme yapmayacak şekilde tasarlanmalıdır. Drenaj ızgaralarındaki paralel demirler arasındaki açıklık, tekerlekli sandalye kullanıcılarına, beyaz baston ve koltuk değneği kullanıcılarına ve bebek arabalı yayalara tehlike oluşturmayacak şekilde azami 13mm olmalıdır.” denilmektedir.

Kamu görevlilerinin tamamı yaptığı iş ve işlemleri mevzuatlara ve standartlara uygun olarak yapmakla sorumludur. Düşünce engelli olan ve liyakat sahibi olmayan sorumsuz insanlardan bir veya bir kaçının yaptığı hataların ceremesini bizler çekmek zorunda mıyız? Hiç kimse kusura bakmasın bir vatandaş olarak yetkili ya da yetkisiz hangi makamda, hangi mevkide olursa olsun işgüzar kendini bilmez insanların yaptığı hataları bizler çekmek zorunda değiliz.

Unutmayın ki Türkiye’nin yüzölçümü 783.562 km², Malatya’nın yüzölçümü ise 12.313 km²dir. Engelsiz bir Türkiye ile engelsiz bir Malatya yaratılması için tüm alanların erişilebilir ve ulaşılabilir olması gerekmektedir.

Engelsiz bir Türkiye ile engelsiz bir Malatya yaratılmasının yolu gerek kamunun gerekse de özel sektörün kapalı ve açık alanlarda yapacağı tüm hizmetlerin insan onuruna yaraşır evrensel standartlarda erişilebilir ve ulaşılabilir olması sağlanmalıdır.

Bununla birlikte yapılacak olan tüm bu hizmetlerin ise bir bütünlük kapsamında planlanarak uygulamaya konulması sağlanmalıdır.

Aksi halde herhangi bir ilde herhangi bir kurumun yapacağı lokal anlamdaki çözümler ise tabir yerindeyse devede bir tüy gibi olacaktır.

Sözün özü olarak, bu son dile getirdiklerimin gerçekleşmesi ise lokal çözümlerle sağlanamayacağı bilinmelidir. Erişilebilirlik konusunda neden bir arpa boyu yol alamadığımızın altında yatan nedenlerden bir tanesi de işte budur…