Malatya'nın altın meyvesi kayısı, ülkenin en önemli tarımsal ürünlerinden biri olmasına rağmen, son yıllarda üreticisi için tam bir kabusa dönüşmüş durumda. Türkiye’de artan enflasyon ve hükümetin ekonomi politikalarındaki istikrarsızlık, birçok sektörü olduğu gibi kayısı üretimini de olumsuz etkiliyor. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) kayısı için taban fiyat belirlememesi ve alım yapmaması ise bu olumsuz tabloyu daha da derinleştiriyor.
TMO'nun Rolü ve Kayısı Üreticisinin Sıkıntıları
TMO, Türkiye’de tarımsal ürünlerin taban fiyatlarını belirleyen ve gerektiğinde bu ürünleri alarak piyasada dengeyi sağlamayı amaçlayan bir kurumdur. Ancak, TMO'nun bu yıl kayısı için herhangi bir taban fiyat belirlememesi ve alım yapmaması, kayısı üreticisini ciddi bir ekonomik sıkıntıya soktu. Türkiye genelinde gıda fiyatları hızla artarken, kayısı fiyatlarının düşmesi, bu durumu daha da çarpıcı hale getiriyor.
Veli Ağbaba’nın Hekimhan'daki " Büyük Kayısı Mitingi"nde belirttiği gibi, geçtiğimiz yıl 10 kilo kayısı ile 100 litre mazot alınabilirken, bu yıl sadece 20 litre mazot alınabiliyor. Mazot, gübre, ilaç gibi üretim maliyetlerinin katlanarak arttığı bir dönemde, kayısı fiyatlarının yarı yarıya düşmesi, üreticinin emeğinin değersizleştirilmesi anlamına geliyor. TMO'nun piyasaya müdahale etmemesi, bu fiyat düşüşünü engelleyememesi, çiftçiyi adeta kaderine terk etmiş durumda.
Hükümetin Ekonomi Politikaları ve Enflasyonun Etkileri
Türkiye’de son yıllarda uygulanan ekonomi politikaları, enflasyonun kontrol altına alınamaması ve döviz kurundaki dalgalanmalar, tarım sektörünü derinden etkiledi. Girdi maliyetlerinin sürekli artması, üreticiyi her geçen gün daha fazla zorladı. Mazot, gübre, ilaç gibi temel girdilerdeki fiyat artışları, çiftçinin kar marjını eritmekle kalmadı, aynı zamanda üretimi sürdürülebilir olmaktan çıkardı.
Bu olumsuzluklara rağmen, TMO gibi kurumların kayısı gibi stratejik öneme sahip ürünlerde devreye girmemesi, hükümetin tarım politikalarındaki başarısızlığın bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Kayısı üreticisi, bu süreçte yalnız bırakılmış ve piyasa koşullarına terk edilmiştir. Halbuki, TMO'nun piyasaya müdahale ederek taban fiyat belirlemesi, üreticinin elini güçlendirebilir ve kayısının hak ettiği değeri görmesini sağlayabilirdi.
Artan Maliyetler, Düşen Fiyatlar: Çelişki ve Çöküş
Malatya’da kayısı üreticisi, enflasyonun etkisiyle artan maliyetlere rağmen, ürününün değer kazanmasını değil, tam aksine değer kaybetmesini izlemek zorunda kalıyor. Bu durum, çiftçiyi adeta köşeye sıkıştırıyor. Veli Ağbaba’nın konuşmasında dile getirdiği gibi, geçen yıl 200-280 TL arasında satılan kuru kayısı, bu yıl 110-120 TL arasında satılıyor. Buna karşın, gübre, ilaç, mazot gibi üretim maliyetleri neredeyse iki katına çıkmış durumda.
Bu çelişki, hükümetin ekonomi politikalarındaki başarısızlıkların bir yansıması olarak görülmeli. Tarım sektörüne yönelik desteklerin yetersiz kalması, çiftçiyi üretimden vazgeçme noktasına getiriyor. Eğer bu gidişat durdurulamazsa, sadece kayısı değil, Türkiye’nin diğer tarımsal ürünleri de benzer bir akıbetle karşı karşıya kalabilir.
Çiftçinin Dayanma Gücü Tükeniyor
Malatya kayısısı, sadece bir tarımsal ürün değil, aynı zamanda bir kültürel mirastır. Ancak bu miras, yanlış ekonomi politikaları ve TMO gibi kurumların devreye girmemesi nedeniyle hızla değer kaybediyor. Türkiye’de artan enflasyon, kayısı üreticisinin sırtındaki yükü ağırlaştırıyor ve bu durum sürdürülemez hale geliyor.
Bu tablo, kayısı üreticisinin yalnız bırakıldığını, emeğinin karşılığını alamadığını ve hükümetin tarım politikalarındaki yetersizliklerin bir bedeli olarak karşısına çıktığını gösteriyor. Eğer gerekli adımlar atılmazsa, kayısı üreticisi daha da zora girecek ve Türkiye’nin bu önemli tarımsal değeri hızla eriyip gidecek. TMO’nun devreye girmesi, kayısı fiyatlarının stabilize edilmesi ve hükümetin tarım politikalarını yeniden gözden geçirmesi, üreticinin ayakta kalabilmesi için artık bir zorunluluk haline gelmiştir.