Ünlü filozof Nietzsche aslen bir filolog olduğundan neredeyse tüm Avrupa dillerine hakimdi. Yazdığı dildeki bazı kelimelerin çoğu zaman istediği anlamı veremediğini düşünürdü.Bu yüzden yazdığı cümlelerin içerdiği kelimeler bir çok dilden olabilirdi. Bazen hisleri tanımlayamayan ya da tanımlamakta yetersiz kalan kelimeler vardır. “Mutluluk” da sanırım böyle bir kelime.
Bir çok insan için ortak bir nokta varsa sanırım mutlu olmayı iyi hissetmekle eş tutmalarıdır. Yeni bir yıla başlarken, mutlulukla başlayalım istedim.Tanımımızı daha iyi hissettiren durumlar üzerinden yapacağız. Peki o zaman nedir bize iyi hissettiren şeyler? Sıradan bir soru olarak “nasılsın, mutlu musun?” sorusuna bir çok insanın “mutluyum, iyiyim” demesine rağmen psikolojik veya felsefik sorularla derine indiğinizde “aslında” ile başlayan kısmen olumsuz içerikli cevaplar almanız işten bile değildir. Kaçımız derinlemesine sorulan sorulara etrafımızda ve dünyada işlerin yolunda gittiği şeklinde cevaplar verebilir? Öyleyse hayat genel olarak mutluluk uğruna verilen bir savaş mıdır? Kesinlikle değildir; fakat bir çoğumuzun bu yanılgıya düştüğü bir gerçekliktir.
Burada başka bir sorun çıkar karşımıza. Tam olarak neler bize mutluluk verebilir? Bu soruya cevap ararken, hepinizin bildiği o ünlü yaşanmışlığı siz değerli okuyucularımızla paylaşmak isterim.
Abidin Dino, Nazım Hikmet Ran ve eşi Vera Tulyakova, Paris’te bir otel odasında kalmaktadır. Nazım Hikmet, gecenin bir yarısı eşi Vera’ya Saman Sarısı adlı şiirini yazmaktadır.
Eşi Vera uyumuştur.
Nazım ve Abidin Dino, otel odalarının penceresinden Seine Nehri’ni gören çatı katındaki otel odalarının pencerelerinin başında oturmuşlardır.
Abidin de bir yandan bir şeyler çizmektedir:
Abidin uçsuz bucaksız hızın renklerini döktürüyor.
Yüz elliye altmışın meydanlığında
suda balıkları nasıl görüp suda balıkları nasıl avlayabilirsem
öyle görüp öyle avlayabilirim kıvıl kıvıl akan vakıtları tuvalinde Abidin’in”
Nazım, Saman Sarısı adlı şiirinde eşine aşkını dile getirirken, Abidin Dino’ya şöyle der:
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Nazım'la, Abidin Dino sohbete devam ede dursunlar, hayat küçük sevinçlerden oluşur. Mutluluk ise bu küçük sevinçlerin toplamıdır. Büyük bir mutlulukla çok sık karşılaşmaz insanlar. Eğer bu küçük sevinçleri toparlayamazsanız, büyük olanı gelse de gerçekten de anlamsız olabilir. Elbette mutluluk üzerine söylenecek çok söz var fakat yazının başlığında Cemal Süreyya en güzel olanı söylemiş. Yine de yaşadığımız gerçekliğe bakınca hepinizin bu yaşam şartlarında, çok zor dediğinizi duyar gibi oluyorum. İşte tam da sizlerin serzenişlerinize karşı; Dalai Lama'nın bir sözüyle yazımı sonlandırmak isterim: '' Aslında herkes mutlu olmayı ister, kimse acı çekmek istemez. Ve mutluluk dış etkenlerden değil, kendi alışkanlıklarımızdan gelir. Eğer kendi zihinsel tutumlarınız doğru ise, düşmanca bir atmosferde olsanız bile kendinizi mutlu hissedersiniz.” Hepinize yeni yıl mutluluk getirsin, elbette başka şeylerde…