Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’ndaki 29 Ekim Özel Programı’nda; “85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hale gelmiştir. Bunun için de ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların bu geniş arka plan ışığında ön yargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyim” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sergi Salonu'nda düzenlenen 29 Ekim Özel Programı’na katıldı. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıkları şöyle:
“Daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz”
“Biz milletçe birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça ne terör örgütleri ne de onları besleyip üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır.
Nevzuhur devletlerin, köksüz toplumların kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen küresel teröristlerin anlamadıkları bir hakikat var. Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin, bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahip. Halbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl önce yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur. Ordumuz başta olmak üzere devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce, hatta binlerce yıl ötesine uzanması bu hakikatin en açık ifadesidir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimiz'in elbette kimi eksiklikleri olmuştur. Kimi zaafları olmuştur. Hatta kimi hatalı tercihleri de olmuştur. Ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir. Bugün küllerimizin değil sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz. Allah’ın izniyle yokluklar içinde yürüttüğümüz Milli Mücadele’yi nasıl zaferle taçlandırdıysak bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız.
Cumhuriyetimizi kurduktan sonra devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir. Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaştırma anlayışını geride bırakıp hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılı’na çevirmemiz gerektiğine inanıyorum.
“Yeni şeyler söylememiz gereken bir iklime girdik”
Dünyada ve bölgemizde tarihi gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemdeyiz. Böyle bir dönemde, 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hale gelmiştir. Bunun için de ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların bu geniş arka plan ışığında ön yargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Bu yaklaşım kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hz. Mevlana’nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik. Aksi halde nevzuhur devletlerden ve toplumlardan bir farkımız kalmaz.
“Sinsi oyunlara gelmeyeceğiz”
Milletçe ve devletçe dünyada ve bölgemizde oynanan oyunlar karşısında kaçmayacak, geri adım atmayacak, karanlık senaryolara teslim olmayacak, sinsi oyunlara yenilmeyeceğiz. Tam tersine, onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden kendimize yakışır bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle Türkiye Yüzyılı’nı mutlaka ama mutlaka hayata geçireceğiz. Cumhuriyetimizin 101’inci yıl dönümünde bu ahde 85 milyon vatandaşımızın her birinin canı gönülden katıldığına inanıyorum. Buradan köken, inanç, mezhep, siyasi ve ideolojik farklılık ayırt etmeksizin yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum: gelin Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim.”