Gündem

CHP'li Bağcıoğlu: "Rant için imara açılan her askeri alan, deprem sonrası vatandaşın toplanma alanının kaybıdır"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yaptığı açıklamada, olası İstanbul depremine yönelik hazırlıkların yetersiz olduğunu belirterek, “2009 yılında İstanbul’da 15 bin 304 hektar alan ‘Askeri Statüde’ idi. 2023 yılı itibarıyla bu alanların yüzde 46’sı, yani yaklaşık yarısı, ‘Askeri Alan ve Askeri Güvenlik Bölgesi’ statüsünden çıkarıldı. Bu, yaklaşık 10 bin adet futbol sahasına ya da altı Gaziosmanpaşa ilçesi büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Rant için imara açılan her askeri alan, deprem sonrası vatandaşın toplanma alanının kaybıdır. Bu, sadece kent dokusunun değil, aynı zamanda insan hayatının da riske atılmasıdır” dedi.

Abone Ol

(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yaptığı açıklamada, olası İstanbul depremine yönelik hazırlıkların yetersiz olduğunu belirterek, “2009 yılında İstanbul’da 15 bin 304 hektar alan ‘Askeri Statüde’ idi. 2023 yılı itibarıyla bu alanların yüzde 46’sı, yani yaklaşık yarısı, ‘Askeri Alan ve Askeri Güvenlik Bölgesi’ statüsünden çıkarıldı. Bu, yaklaşık 10 bin adet futbol sahasına ya da altı Gaziosmanpaşa ilçesi büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Rant için imara açılan her askeri alan, deprem sonrası vatandaşın toplanma alanının kaybıdır. Bu, sadece kent dokusunun değil, aynı zamanda insan hayatının da riske atılmasıdır” dedi.

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yaptığı yazılı açıklamada, olası İstanbul depremine yönelik hazırlıkların eksik ve yetersiz olduğunu belirtti. Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) afet yönetiminde çözüm ortağı olarak konumlandırılması gerektiğini bildirerek şunları kaydetti:

Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Marmara Denizi’nde yaşanan 6,2’lik depremde can kaybı olmaması büyük bir teselli olmakla birlikte, İstanbul’u bekleyen büyük depreme dair hazırlıklarımızın durumunu sorgulamak için bu sarsıntı belki de son uyarıdır. Tüm ilgili kurumlar, afeti yönetmeye değil, felaketi önceden öngörerek hazır olmaya odaklanmalıdır. Bu noktada da en büyük görev Türk Silahlı Kuvvetleri’ne düşmektedir. Bu konuya dair defalarca söyledik, bir kez daha söylüyoruz: Türk Silahlı Kuvvetleri, afetlere müdahalede güçlü ve etkin bir şekilde devrede olmalıdır. Bu çağrımız kulağının üstüne yatanlara değil, milletin can güvenliğini düşünen herkese yöneliktir. Bu konu siyaset üstüdür. Göz ardı edilemez. Görmezden gelinemez. Ülkemizin her ferdi için bir güvenlik ve yaşam meselesidir. 2009 yılında İstanbul’da 15 bin 304 hektar alan ‘Askeri Statüde’ idi. 2023 yılı itibarıyla bu alanların yüzde 46’sı, yani yaklaşık yarısı, ‘Askeri Alan ve Askeri Güvenlik Bölgesi’ statüsünden çıkarıldı. Bu, yaklaşık 10 bin adet futbol sahasına ya da altı Gaziosmanpaşa ilçesi büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Rant için imara açılan her askeri alan, deprem sonrası vatandaşın toplanma alanının kaybıdır. Bu, sadece kent dokusunun değil, aynı zamanda insan hayatının da riske atılmasıdır.

"TSK’nın ‘destek çözüm ortağı’ değil, doğrudan ‘esas çözüm ortağı’ olarak görevlendirilmesi, bir tercih değil, zorunluluktur"

Türk Silahlı Kuvvetleri, savaş meydanlarında gösterdiği kararlılık ve disiplinin aynısını doğal afetlerde de göstermeye muktedirdir. Ancak var olan mevzuat ve uygulamalar, bu potansiyeli tam anlamıyla harekete geçirmesine engel oluyor. Bu yüzden diyoruz ki, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) mutlaka revize edilmelidir. TSK’nın ‘destek çözüm ortağı’ değil, doğrudan ‘esas çözüm ortağı’ olarak görevlendirilmesi, bir tercih değil, zorunluluktur. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcileri, Afet ve Acil Durum Kurulu’nda artık ‘davetli misafir’ değil, daimi üyeler olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazırladığımız Milli Güvenlik Politikaları Belgesi’nde de bu yaklaşımı açık biçimde ortaya koyduk. TSK’nın afet müdahalesindeki rolü, kurumsal çerçevede tanımlanmış ve çözüm önerileriyle birlikte bu belgeye yansıtılmıştır. CHP iktidarında bu düzenlemeler derhâl hayata geçirilecektir."

"TSK’nın hazır gücünden ilk andan itibaren yararlanılmalıdır"

Bağcıoğlu, afet yönetiminde TSK'nın neler yapması gerektiğini şu ifadeler ile aktardı: 

"TSK, Türkiye Afet Müdahale Planı’nda yeniden ‘Ana Çözüm Ortağı’ olmalıdır. Kurumların sahaya inmesini beklemek yerine, TSK’nın hazır gücünden ilk andan itibaren yararlanılmalıdır. Öncelikle Sahra hastaneleri de dahil tüm imkan ve kabiliyetleri ile Askeri Sağlık Sistemi yeniden tesis edilmelidir. Depremlerde veya büyük afetlerde, bölge valilerinin ve kaymakamların etkisiz hale geldiği durumlar olabilir. Böyle anlarda TSK birlik komutanları, kanunla tanımlanmış şekilde, talimat beklemeksizin inisiyatif alarak müdahale yetkisine sahip olmalıdır. TSK İnsani Yardım Tugayı önceki işlevine kavuşturulmalı, ayrıca Tugay’a ilave olarak yurdun değişik bölgelerinde, afetlere müdahale konusunda özel eğitim almış, lojistik kabiliyeti yüksek, araç ve teçhizatı eksiksiz İstihkâm Alayları teşkil edilmelidir. Bu birlikle sadece savaşta değil, barış zamanında da milletin sigortasıdır. TSK’nın Arama Kurtarma Birlikleri modernize edilmeli; tüm personel temel, belirlenecekler ileri seviye afet müdahale eğitimlerinden geçirilmelidir. Deniz, hava ve kara ulaşımı afet lojistiği için hazır beklemelidir. THY kargo uçakları, Hava Kuvvetleri ile entegre çalışmalı; Deniz Kuvvetleri, destek ve tahliye görevleri için hazır olmalı, limanlar, kullanılacak rampa ve iskeleler kontrol edilmeli ve sürekli kullanıma hazır olmalıdır. Devletin tüm kurumlarını içine alan, afet anında ortak karar ve veri paylaşımı yapabilecek dijital bir bilgi yönetim sistemi hayata geçirilmelidir. Bu sistem, dinamik ve anında karar almayı mümkün kılmalıdır. Seferberlik veri tabanlarının benzeri, afetler için de kurulmalıdır. Nerede kaç iş makinesi var? Kaç personel eğitilmiş? Hangi birlik ne kadar sürede intikal edebilir? Bunların hepsi önceden bilinmeli ve test edilmelidir. Nasıl savaş hazırlıkları yıllık seferberlik tatbikatları ile test ediliyorsa, afet müdahalesi de aynı ciddiyetle, aynı çapta ve gerçekçi tatbikatlarla sınanmalıdır."

"İnsan hayatını merkeze alan bir çağrıdır"

Bağcıoğlu, yapmış olduğu yazılı açıklamanın partiler üstü olduğunu vurgulayarak şu şekilde devam etti:

"Bu çağrı, partiler üstü, insan hayatını merkeze alan bir çağrıdır. TSK’nın bu ülke insanı için ne anlam ifade ettiğini herkes biliyor. Sadece savaşta değil, felakette de milletin yanındadır. Ancak bunun için irade gerekir, vizyon gerekir, cesaret gerekir. Biz bu çağrıyı yine yapıyoruz. Daha fazla can yitirmemek, aynı acıları tekrar tekrar yaşamamak için artık gereği yapılmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarında bu düzenlemeyi vakit kaybetmeden gerçekleştirecektir.”