İran ile ABD arasındaki nükleer müzakerelerin İsrail'in ummadığı şekilde başlamasının ardından Tel Aviv yönetimi, Tahran'ın nükleer programının sonlandırılmasına yönelik "Libya modeli" önerisini ortaya attı.

İsrail basını, Umman arabuluculuğunda yürütülen nükleer müzakerelerin İran için daha ılımlı bir sonuç çıkması ihtimaline karşı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump'a Tahran'ın nükleer programının "kısa süre içinde tamamen ortadan kalkması" anlamına gelen, "Libya modelini" tavsiye ettiğini yazdı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ise Libya modelinin İran'a uygulayabileceğine inanan kimsenin ancak "rüya görüyor" olması gerektiğini söyledi.

Libya'nın vazgeçtiği nükleer programın ulaştığı aşama ile İran'ın nükleer programının mevcut durumu arasındaki fark dikkati çekiyor. Bu da İran'ın İsrail'in ortaya attığı bu teklifi kabul etmeme ihtimalini güçlendiriyor.

AA muhabiri, 5 soruda İsrail yönetiminin İran'ın nükleer programının sonlandırılmasına yönelik ABD'ye sunduğu "Libya modeli"ni inceledi.

Libya'nın nükleer programı nasıl başladı?

Libya'nın nükleer programı ülkenin devrik lideri Muammer Kaddafi'nin 1969’da yaptığı askeri darbeyle yönetimi devralmasından bir yıl sonra 1970'te nükleer reaktör inşa etme girişimiyle gün yüzüne çıktı.

Aynı yıl Libya, temel misyonu sanayi ve enerji alanlarında yerli teknolojiyi geliştirmek ve Libya nükleer programını desteklemek olan araştırma kurumu Endüstriyel Araştırma Merkezini kurdu.

Kütahya'da Yeşilayspor Kulübü gençleri futbolla bağımlılıktan uzak tutuyor Kütahya'da Yeşilayspor Kulübü gençleri futbolla bağımlılıktan uzak tutuyor

Kaddafi'nin Libya’nın nükleer programını geliştirme konusundaki kararlılığı Çad’ın kuzeyinde uranyum madenleri açısından zengin olan Ozo Şeridi'ni ele geçirmeye çalışmasıyla net bir şekilde bir kez daha tescillendi. Kaddafi'nin uranyum tutkusu 1980-1987 yılları arasında Toyoto Savaşı olarak anılan Çad'la girdiği ancak bir şey elde edemediği uzun savaşla sonuçlandı.

Libya'nın nükleer programı ne aşamadaydı?

Libya'nın nükleer programının teknolojik açıdan hangi aşamaya kadar ulaştığına ilişkin çok net bilgiler paylaşılmasa da Kaddafi, bu alanda çok sayıda uluslararası bağlantı ve girişimle çalışma yürüttü.

Kaddafi bir taraftan Çad'la savaşırken bir taraftan da nükleer araştırma uzmanları tarafından "sarı kek" olarak adlandırılan ham uranyum kaynaklarını ülkeye getirilmesi çalışmalarını sürdürerek, Afrika ülkelerinden ham uranyum satın almaya yöneldi. Fransa'nın nükleer programı için kullandığı Nijer'in kuzeyindeki madenlerden kaçakçılık şebekeleri aracılığıyla gizlice Libya'ya ham uranyum getirildi.

Libya ilk hafif nükleer reaktörünü Sovyetler Birliğinin desteğiyle 1979’da başkent Trablus'un doğusundaki Tacura bölgesinde kurdu. İkinci nükleer santral ise ABD'nin Arjantin ve Belçika'ya Libya'ya nükleer teknoloji transferi yapmamaları yönündeki baskısının ardından, yine Sovyet desteğiyle, Kaddafi'nin memleketi olan Sirte'de (Trablus'un 450 km doğusunda) inşa edildi.

Sovyetler Birliğinin, ileride nükleer silah sahibi olmasını sağlayacak ileri teknolojiyi Libya'ya tam olarak aktarmayı reddetmesi üzerine Kaddafi, bu teknolojiyi farklı yollarla elde etme yoluna giderek, Pakistan’ın "nükleer programının babası" olarak bilinen Abdulkadir Han ile gizli bir çalışma yürüttü.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına (UAEA) göre, Abdulkadir Han, Ocak 1984'te üst düzey bir Libyalı yetkiliyle buluşarak, nükleer materyaller elde etmek için gereken teknolojiler, temel kaynaklar ve yetenekler hakkında görüşüp, Trablus'a uranyum zenginleştirme için santrifüj teknolojisi satmayı teklif etti.

Libya'da askeri amaçlı nükleer program geliştirmek için uzun yıllar milyarlarca dolar harcamasına rağmen UAEA, Kaddafi'nin girişimlerini atom bombası üretmekten çok uzak olması nedeniyle "başarısız" bir proje olarak niteledi.

Libya nükleer programı nasıl ortaya çıktı?

Libya'nın yürüttüğü gizli nükleer program Ekim 2023'te ABD öncülüğünde İtalya'nın Taranto Limanı'nda düzenlediği istihbarat operasyonu ile resmen gün yüzüne çıktı. Limandaki bir Alman kargo gemisinde Libya'ya gitmek üzere gelişmiş santrifüj bileşenleri ele geçirildi.

İncelemelerde Libya'ya uranyum zenginleştirmek amacıyla gönderilen ekipmanın, Pakistanlı bilim adamı Abdulkadir Han'ın şebekesiyle yapılan gizli anlaşmanın parçası olduğu ve Scomi Precision Engineering adlı Malezyalı bir şirket aracılığıyla gönderildiği ortaya çıktı.

Dünyanın en büyük nükleer teknoloji kaçakçılığı operasyonu olarak anılan bu operasyonla Libya'nın nükleer programı resmen gün yüzüne çıkmış oldu.

Libya nükleer programından niçin kısa sürede vazgeçti?

Taranto Limanı'ndaki operasyonun ardından Libya üzerinde kısa süre içinde uluslararası bir baskı oluştu. Kaddafi sadece söz konusu operasyondan 2 ay sonra; 19 Aralık 2003’te Libya'nın nükleer programını gönüllü olarak tamamıyla sonlandıracağını duyurdu.

Libya, Ocak 2004'te UAEA'nın denetimi altında tüm nükleer ekipman ve belgeleri Washington'a teslim etti ve böylece Libya'da otuz yıldır gizlice yürütülen nükleer silah geliştirme çabaları sona erdi.

Kaddafi'in ülkesinin nükleer programdan bu kadar kısa sürede vazgeçmesi o dönem iki temel nedene bağlandı. İlki; Kaddafi'nin ülkesinin uzun yıllar maruz kaldığı uluslararası ambargodan kurtaran bir figür olarak Libya'daki iktidarını pekiştirmek ve ABD, İngiltere gibi ülkelerle yaptığı müzakerelerle diplomatik tanınırlığını temin etmek istemesi şeklinde değerlendirildi.

Kaddafi'nin nükleer programdan bu kadar çabuk vazgeçmesi ikinci olarak da o dönem birkaç ay önce ABD’nin Irak'ı işgal etmesinin ardından devrilen Irak lideri Saddam Hüseyin'in kaderinden kurtulma çabası olarak yorumlandı.

İsrail niçin Libya modelini istiyor?

İsrail'in Libya modeli olarak ortaya attığı teklifin İran için uygulanmasını istemesinin temel nedeni olarak Tahran'ın "bütünüyle" nükleer programından vazgeçmesini temin etmek istemesi olarak görülüyor.

ABD, İran'a Libya modelini dayatırsa bu durum Tahran'ı İsrail için nükleer bir tehdit olmaktan çıkaracak ve bir daha nükleer çalışma sürdüremeyecek şekilde tüm programın ortadan kaldırılması anlamına geliyor. İsrail bu modelle aslında İran için daha ılımlı bir sonuç ortaya çıkması ihtimalini ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

İsrail'in "Libya modeli"ni istemesindeki ikinci temel nedenin ise bu sürecin Libya'da olduğu gibi kısa sürede sonlandırılmasını istemesi olduğu değerlendiriliyor.

Muhabir: Muhammed Semiz

Kaynak: AA