Osmanlı padişahları yüzyıllar boyunca denizlere sırtını dönmüştü. Peki, bu gizemli geleneğin ardında ne yatıyordu? Tarihçiler yıllardır bu sorunun cevabını arıyor ve farklı teoriler ortaya atıyor.
-İslam'da suyun temizleyici bir özelliği olmasına rağmen, denizde boğulma gibi kazalar kader olarak görülüyordu. Padişahlar, Allah'ın takdirine karşı gelmek istemedikleri için denizden uzak durmayı tercih ediyor olabilirlerdi.
-O dönemde denizlerin hijyeni bugünkü kadar iyi değildi. Padişahların deniz suyuna maruz kalarak hastalanmaktan çekindikleri düşünülüyor.
-Padişahlar sürekli suikast tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Denizde yüzerken veya kıyı kenarında dolaşırken savunmasız kalabilecekleri için bu riskten kaçınıyorlardı.
-Deniz, padişahlar için bilinmeyeni ve tehlikeyi temsil ediyordu. Padişahlar, karadaki gücünü denizde de göstermek isterlerdi ve bu nedenle deniz seferleri düzenleyerek hakimiyetlerini kurmayı tercih ediyorlardı.
-Her padişahın kişisel tercihleri farklı olabilirdi. Bazıları yüzmeyi sevmeyebilir veya denizden korkabilirdi.
Peki, bu gizemin çözümü ne? Aslında kesin bir cevap vermek zor. Bu gelenek, padişahların dini inançları, sağlık endişeleri, güvenlik kaygıları, sembolik düşünceleri ve kişisel tercihlerinin birleşimiyle ortaya çıkmış olabilir.