TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu'nda dijital dünyada çocuğun cinsel istismarına engel olmanın ve çocuğu korumanın yolları tartışılmaya devam ediyor. Süleyman Demirel Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Okcu ve Başkent Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Betül Orhan Kılıç, çocukların dijital ortamdaki tehditlerden korunmasına ilişkin sunum yaptılar. Prof. Dr. Okcu sunumunda, "Çocuğun çevrimiçi istismarı tıpkı AIDS gibi, Covid-19 gibi küresel ve acil müdahale gerektiren bir halk sağlığı konumuna ulaşmış durumda. Siber vatan aslında ciddi bir tehditle karşı karşıya, eğer düzenleme yapılmazsa büyük oranda savunmasız kalmaya devam edecek" dedi. 

TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu, AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu başkanlığında toplandı. Komisyonda Süleyman Demirel Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Okcu ve Başkent Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Betül Orhan Kılıç sunum yaptı.

Komisyon Başkanı Aydoğdu'nun dijital devrimin iyi organize edilmesinin önemine dikkat çektiği açılış konuşmasının ardından Süleyman Demirel Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Okcu tehdidin boyutlarını gözler önüne serdi. 

"Siber vatan ciddi bir tehditle karşı karşıya, düzenleme yapılmazsa savunmasız kalmaya devam edecek"

Çevrim içi istismarın halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Okçu şunları söyledi:

"Komisyonumuzun adında geçen çocukları her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korumak konusu bizi siber, dijital dünyaya getiriyor, çevrim içi ya da onların çocuk istismarı konusuna getiriyor. Eskiden cinsel istismar fotoğraf ve videolarla belgeleniyordu, fotoğraf ve videolar paylaşıldığında da zarar döngüsü devam ediyordu fakat şöyle bir olgu oldu: 1990'lı yıllara gelindiğinde bu çocukların cinsel istismar materyalleri ve bunların ticareti neredeyse tam ortadan kaldırılacakken bir şey gündeme geldi ve bu her şeyi değiştirdi, rakamlar bir anda patladı. Neredeyse ortadan kaldırılıyordu ki ‘internet’ dediğimiz olgu çıkageldi. İnternetle birlikte online istismar, çevrimiçi istismar rakamları da çok hızlı bir şekilde artmaya başladı. Bu, 2022 yılında 87 milyon görseli, 2023 yılında da 100 milyon görseli aşmış durumda. Çocuğun çevrimiçi istismarı tıpkı AIDS gibi, Covid-19 gibi küresel ve acil müdahale gerektiren bir halk sağlığı konumuna ulaşmış durumda. Siber vatan aslında ciddi bir tehditle karşı karşıya, eğer düzenleme yapılmazsa büyük oranda savunmasız kalmaya devam edecek. Siber vatanda en büyük risk altında olanlar, potansiyel olarak en büyük potansiyel olarak mağdurlar da maalesef çocuklar olacak."

"Güvenli bir dijital çevre oluşturmalıyız"

Gelecek, Saadet ve DEVA partileri yeni “çatı partiyi" kuruyor Gelecek, Saadet ve DEVA partileri yeni “çatı partiyi" kuruyor

Başkent Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Betül Orhan Kılıç da çocuğun dijital dünyadaki tehlikelerden korunmasına ilişkin önerilerini sıralayarak şöyle konuştu:

"Biz, çocuğu sosyoekolojik kuramda merkezde çocuk, çevresinde ebeveyni, okulu, arkadaşları ve toplumla birlikte değerlendiriyoruz. Peki, dijital dünya bunun neresinde? Aslında dijital dünya bu basamakların hepsinde, bunların her bir ilişkilerinde. Peki, bu dijital dünyanın çocuğa olumlu etkileri yok mu? Şüphesiz pandemide buna hepimiz yaşadık, birçoğumuz evinden eğitimini aldı çocuğu, gelişimine katkıda bulundu, keyifli zaman geçirdi, arkadaşlarıyla bir arada oldu, dil becerileri arttı, şüphesiz olumlu etkileri var fakat uygun ve yeterli kullanılmadığında biz biliyoruz ki birçok olumsuz etkisi de var. Özellikle erken çocukluk dönemi dediğimiz ilk 3 yaşta dil gelişimi, sosyal gelişimi azalttığı, çocuklarda birtakım fiziksel, psikolojik, ruhsal, davranışsal sorunlara vesile olduğu ve günümüzün en ciddi sorunu bağımlılığa neden olduğu ve bugün hepimizin burada bulunma sebebi bu dünyada çocuk istismarı açısından da risk altında olduğunu vurgulamak istiyorum.

Dijital dünyadaki çocuğun cinsel istismarı çocuğun bilmediği, anlamadığı, anlasa bile onay vermesi mümkün olmayan her türlü cinsel davranışla karşı karşıya kalması. Siber grooming âdeta dijital zeminin kaygan bir zemin gibi kullanılarak çocuğun kandırılarak manipüle edilerek dijital istismarı. Zorbalık, zorbalık hayatımızın her aşamasında özellikle güç dengesizliğine bağlı çocuğa zarar verme niyeti taşıyan her tür çevrimiçi duruma da biz siber zorbalık diyoruz. Evet, siber groomingde ilk başta istismarcı çocuğu tanıyor, hedef alıyor, ihtiyacını biliyor, ailede görmediği sevgiyi, ilgiyi, dijital yolla çocuğa veriyor, çocuğu çevresinden izole ederek bu ilişkiyi cinselleştirerek bunun devamını sağlıyor. Polisleri eğitmeliyiz, polisler açısından bizim görünürlüğümüzü arttırmalıyız, bir kere halkı uyandırmalıyız, halk bilmeli. Çocuğa demeliyiz ki: Sokakta yapmayacağın davranışı dijital dünyada yapma. Biz bunu yapmalıyız ama biz istediğimiz kadar yapalım, çocuğa güvenli bir çevre, bazı kategoriler oluşturmadıkça çocuk kendini koruyamaz, güvenli bir dijital çevre oluşturmalıyız."

Kaynak: anka