CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bu darbeciler, zaten zorda olan ekonomimizin belini kırdılar. Merkez Bankası’ndan bir günde tam 30 milyara yakın rezerv satmak zorunda kaldılar. Bugüne kadar yakılan toplam rezerv 50 milyar dolar ve borsayı 31,5 milyar değer kaybettirdiler. Yabancı yatırımcı kaçtı, Türkiye’nin risk birimi 371’e kadar yükseldi ve dün aslında işler normal gitse 2,5 baz puan düşmesi beklenen faiz, bırakın düşürülmeyi, üç buçuk puan artırılmak zorunda bırakıldı. Yani öyle bir iş oldu ki Ekrem İmamoğlu’na yaptıklarının karşılığı 6 puan faiz artışı oldu. Dünyada ekonomiler A’dan Z’ye sıralanıyor; en zengin ülkeleri, en müreffeh ülkeleri biliyoruz. İskandinav ülkelerini, Avrupa Birliği ülkelerini, Amerika’yı, Kanada’yı biliyoruz. A’dan Z’ye dizilince en sonda Zimbabve ve Venezuela var. Dünden itibaren dünyanın en yüksek faizi. Hani Erdoğan faize karşı ya, hani faiz sonuç değil sebep ya, hani 'nas' var ya. Erdoğan’ın Türkiye’si, Türkiye’yi yüzde 46 faize getirdi ve alfabenin son 3 harfi: V, Y, Z. Maalesef en yüksek faizde Venezuela, Yozgat ve Zimbabve var. Yozgat’ı Venezuela ve Zimbabve’nin arasına sokanlara yazıklar olsun" dedi.

Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim için düzenlenen ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitinglerinin ikinci adresi Yozgat oldu.

''Trump'tan izin aldılar, icazet aldılar''

Özgür Özel: "Bugün Erdoğan'ın hakemi, rakibine haksız kırmızı kart göstermiştir Özgür Özel: "Bugün Erdoğan'ın hakemi, rakibine haksız kırmızı kart göstermiştir

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları söyledi:  

"Tam bir ay önce, 19 Mart günü bir sivil darbe girişimi yaşadık. Ülkemiz adına üzülerek söylüyorum ki, bu darbe için okyanus ötesinden, bu darbe için Amerika Birleşik Devletleri'nde, bu darbe için Trump'tan izin aldılar, icazet aldılar. Daha önce Ekrem Başkan’ın İstanbul'un helal oylarıyla kazandığı seçimin mazbatasını bir iftar sofrasında iptal etmişlerdi. Onun üzerine Ekrem Başkanımız kolları sıvamış, ilk seçimde aldığı 13 bin oyun üzerine, 806 bin oy farkla İstanbul'u tekrar seçimde yeniden kazanmıştı. O gün haksızlığı yapanlar bugün de, bu sefer de yine bir Ramazan gününde, ben Ankara'da şehit ailelerimizle iftardayken, Ekrem Başkan İstanbul'da bir yoksul ailenin evinde iftar sofrasındayken, iftar vakti karar verip Ekrem Başkan’ın diplomasını iptal ettirdiler. Aslında 35 yıl önce ilanla öğrencileri çağıran ve ardından 31 yıl önce diploma veren üniversite, diplomayı iptal etsin diye fakülteye, esas diplomayı düzelten, düzenleyen İşletme Fakültesi’ne yolladı. Onlar bu diplomayı iptal edemeyeceklerini söylediler. Dekan istifa etti, onurunu korudu ama bu yanlışa girmedi. Zorladılar, 7 kişiden dördünün kararı gerekiyordu. İkisini zorla ikna ettiler, gerisi 'olmaz' dedi. Çarşamba günü bu toplantı yapılacak, yani salı akşamı iftar saatinde apar topar ilgisiz bir yönetim kurulunu toplayıp diplomayı başka yerden iptal ettirdiler.

''Erdoğan’a sesleniyorum: Sen görevin boyunca onlarca kez yargılandın. Peki, bir kez sabah evine polis geldi mi?''

Biz bu haksızlığa, bu adaletsizliğe isyan ederken, bu sefer aynı gecenin sahurunda binlerce polis otomobili, polis otobüsüyle yolları kesip Ekrem Başkan’ın evine gidip onu evinden gözaltına alıp Vatan Emniyet’e götürdüler. Buradan Sayın Erdoğan'a bir kez daha hatırlatıyorum: Yozgat Meydanı’ndan, sen de İBB Başkanıyken çeşit çeşit suçlamalarla yargılandın, defalarca ifadene başvuruldu. Ne rüşvet kaldı, ne intikam, ne ihaleye fesat karıştırma kaldı, ne terör örgütlerine destek. O günlerde bile biz bu yapılanları yanlış buluyorken, bugün kendisine o gün yapılanları teker teker Ekrem Başkan’a yaptırtan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen görevin boyunca onlarca kez yargılandın. Peki, bir kez sabah evine polis geldi mi? Sabaha karşı şafak vakti kapını sarıp da seni, eşinin çocuklarının önünde alıp da koluna girip de Emniyet’e götürdüler mi? Sen yargılandın, ceza aldın ama kimse seni görevinin başından, cezan Yargıtay’da onaylanana kadar, ellemedi. O gün bile cezanı çekmeye Saraçhane'de miting yaparak, böyle bir otobüsün üstünden konuşma yaparak, davulla zurnayla uğurlandın. Üç ay yattın, çıktın, partini kurdun. Millet, sana yapılanları bile haksızlık ve mağduriyet gördü, seni iktidara getirdi. Bugün sen, sana yapılanların bin katını yapıyorsun.

"Biz bir düzen kurduk, düzen gidiyor, bu düzenin tekerine çomak sokmayın' diyorlar"

İstinafı bırak, Yargıtay’da onaylanma. Hepsi sende beklendi, daha iddianame yokken tutuklanma. Kayyum atama yerine seçilmemiş birini getirmeye çalışıyorsun. Sen geçmişin mağdurusun, bugünün zalimisin Erdoğan. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum, gözünün içine baka baka söylüyorum. Bu yaptığın yiğitlik değildir. Bu yaptığın mertlik değildir. Bu yaptığın korkaklıktır. AK Parti'nin içerisinde de bu tutuklamanın partiyi erittiğini, bu tutuklamanın milletin takdirini değil, tepkisini topladığını, bu tutuklamanın Türkiye’ye hiçbir faydası olmadığını, ekonomiyi de bozduğunu, Türkiye’yi de çok daha kötü günlere götüreceğini söyleyen aklıselim insanlar var. Ümit ederim onların sesi duyulur, ümit ederim onların aklı egemen olur. Yoksa bugün yapılanlar, Türkiye’yi bir felakete götürmekle karşı karşıyadır. Bu yüzden bu meydan kıymetlidir. Bu yüzden 31 Mart seçimlerinde Erdoğan’ı uyarmış, Yozgat’ın 19 Mart darbesine direnmesi kıymetlidir. Bu darbeyi milletimiz meydanlarda püskürtmüştür. Milletin vicdanı bu yapılanlara razı gelmemiştir, gelmeyecektir. Şimdi karşımızda başarısız darbe girişiminin geriye bıraktığı bir cunta vardır. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan, huzurumuzu kaçırmaya çalışan bu anlayışa karşı hep birlikte en sert cevabı vermeliyiz.

Ekonomimize kurşun sıkıp milletin lokmasına göz dikiyorlar. Emekliyi, çiftçiyi, işçiyi, memuru zor durumda bırakıp gençlerimizin gelecek kaygısını daha da artırıyorlar. Bize de diyorlar ki: 'Biz bir düzen kurduk, düzen gidiyor, bu düzenin tekerine çomak sokmayın' diyorlar.

Sizin düzeninizde adaletsizlik varsa, sizin düzeninizde haksızlık varsa, yolsuzluk varsa, iktidardan gitmemek için her şeyi göze almak varsa, o düzenin tekerine vallahi de billahi de çomak sokacağız.

"Adaletli bir vergi sistemi ile kazanılan para bölüştürülecek"

Buradan sesleniyorum, bu ülkenin iş adamlarına, zenginlerine, sermayedarlarına sesleniyorum. Asla ve asla şöyle düşünmeyin; 'Cumhuriyet Halk Partisi gelecek, CHP işçinin dostudur, CHP emeklinin dostudur, CHP zenginin, sermayenin düşmanıdır.' İşçi dostu olduğumuz doğrudur, emekli dostu olduğumuz doğrudur, garibandan, yoksuldan yana olduğumuz, çiftçiyi milletin efendisi gördüğümüz doğrudur. Ancak bu iktidar gibi hukuku ayaklar altına almayıp baş tacı edeceğimiz için kuvvetler ayrılığını yeniden tesis edeceğimiz için Atatürk'ün gösterdiği yolda Avrupa Birliği'ne doğru yürüyüp Türkiye'yi gerçek bir demokrasiyle buluşturacağımız için, bugün kaçan sermaye de gelecek, gelmeyen yatırımlar da gelecek. Türkiye'nin risk birimi bugünkü gibi 300’lerde, 400’lerde değil, olması gerektiği gibi 50’lerin altına inecek. Borç alırken de ortak bulurken de sıkıntı çekmeyeceksin. Ve CHP iktidarında sermaye daha çok kazanacak, üretim daha fazla olacak, şirketler daha çok kazanacak.

Ama bugünden farkı, adaletli bir vergi sistemi ile kazanılan para bölüştürülecek. Yoksulluk bitecek, işçinin de patronun da aynı anda yüzü gülecek. Avrupa’da hukukun üstün olduğu dünya ülkelerinde yoksul işçi yoktur. Açlık sınırının altında olmayı bırak, bugün açlık sınırı 25, asgari ücret 22. Aksine, yoksulluk sınırının altında asgari ücret yoktur. Bugün yoksulluk sınırı 70 bin lira. O yüzden hem iş adamının kazanacağı, hem asgari ücretlinin kazanacağı, yüzünün güleceği, hem de emeklinin en az bir asgari ücret kadar emekli maaşı alacağı yarınlar iktidarımızdadır. O günler çok yakında.

''Bu darbeciler, zaten zorda olan ekonomimizin belini kırdılar''

Bu darbeciler, zaten zorda olan ekonomimizin belini kırdılar. Merkez Bankası’ndan bir günde tam 30 milyara yakın rezerv satmak zorunda kaldılar. Bugüne kadar yakılan toplam rezerv 50 milyar dolar ve borsayı 31,5 milyar değer kaybettirdiler. Yabancı yatırımcı kaçtı, Türkiye’nin risk birimi 371’e kadar yükseldi ve dün aslında işler normal gitse 2,5 baz puan düşmesi beklenen faiz, bırakın düşürülmeyi, üç buçuk puan artırılmak zorunda bırakıldı. Yani öyle bir iş oldu ki Ekrem İmamoğlu’na yaptıklarının karşılığı 6 puan faiz artışı oldu. Dünyada ekonomiler A’dan Z’ye sıralanıyor; en zengin ülkeleri, en müreffeh ülkeleri biliyoruz. İskandinav ülkelerini, Avrupa Birliği ülkelerini, Amerika’yı, Kanada’yı biliyoruz. A’dan Z’ye dizilince en sonda Zimbabve ve Venezuela var. Dünden itibaren dünyanın en yüksek faizi. Hani Erdoğan faize karşı ya, hani faiz sonuç değil sebep ya, hani 'nas' var ya. Erdoğan’ın Türkiye’si, Türkiye’yi yüzde 46 faize getirdi ve alfabenin son 3 harfi: V, Y, Z.

Maalesef en yüksek faizde Venezuela, Yozgat ve Zimbabve var. Yozgat’ı Venezuela ve Zimbabve’nin arasına sokanlara yazıklar olsun.

"Tüm Türkiye'nin 7 yılda yaktığı toplam elektriğin parasını bir günde yaktılar bunlar"

Son 10 yılın en yüksek işsizlik verisi geldi. Geniş tabanlı işsizlik büyüklerde yüzde 30, gençlerde yüzde 40. Merkez Bankası’ndan satılan 50 milyar dolar, yani 1.9 trilyon lira. Tam Yozgat Belediyesi'nin 2025 bütçesinin 680 katı. Yozgatlılar, bu belediyenin 365 gün size yaptığı bütün hizmetleri toplayın, bütün yaptığı işleri toplayın. 680 katını, Ekrem Başkanı içeri attıkları için Hazine’den yaktılar. Yaktıkları paranın bir diğer karşılığı şu. Değil Yozgat, 81 vilayet... Elektrik yakıyoruz ya; bir gece değil, bir hafta değil, bir ay değil, bir yıl değil... Tüm Türkiye'nin 7 yılda yaktığı toplam elektriğin parasını bir günde yaktılar bunlar. Bir yanlış kararla yaktılar. Emekliler, size 14bin 500 lira emekli maaşı veriyor ya. Biz de bunu asgari ücrete çıkar diyoruz ya. Asgari ücrete emekli maaşını çıkarmanın bedeli 100 milyar lira dediler ve 'Biz bu parayı veremeyiz' dediler. Ekrem Başkan’a yaptıkları işin yarattığı toplam tutar, emekliye verilecek paranın, asgari ücret verilse verilecek olan paranın tam 19 katı. Yani emekliye 100 milyarı bulamayanlar, Ekrem Başkanı içeri atmak ve bunun yarattığı hasarı telafi etmek için bu paranın 19 katını, 1.9 trilyon lirayı bulmuş. Bu paranın nasıl bir para olduğu için... Biz hepimiz 86 milyon kişiyiz ya. Bu parayı 86 milyona bölsen, çıksan teker teker dağıtsan, şu Ziraat Bankası’ndan, Halk Bankası’ndan, Vakıfbank’tan herkese dağıtsan, kişi başına 24 bin lira para yapıyor. Her birinizin cebine 24 bin lira girebilirdi. Bir başka deyişle bu operasyonla her birimizin cebinden 24 bin lira aldılar. Çaldılar. Yazıklar olsun bunlara.

"Aklınızı başınıza alın, Ekrem Başkanı, arkadaşlarımızı bırakın"

Bugün, bugün en büyük sıkıntı çiftçilerin değil mi? Tarımla uğraşanların değil mi? Türkiye’deki meydandaki çiftçiler bir elini kaldırsın, göreyim. Çiftçilerin, Türkiye’deki bütün çiftçilerin bankalara olan bütün borcu faiziyle birlikte yarın sabah gidip kapatsan, 1 trilyon lira.

Ve bugün çiftçilere 1 trilyon lira versen, yakılan paranın yarısı bile değil. Yani, bütün çiftçilerin bütün borçlarını 1 trilyonla kapatıp kalan parayı bölüştürsen, her çiftçiye 412 bin lira para veriyorsun. Çiftçilerin tamamının borcunu bitirip, üstüne 400 bin lira verebilecek kadar parayı, sırf rakibini elemek için, rakibini karalamak için, Ekrem İmamoğlu’ndan kurtulmak için harcadı. Bugüne kadar olan bu. Bundan sonrasında da Allah memleketi korusun. Bir kez daha sesleniyorum. Aklınızı başınıza alın. Ekrem Başkanı, arkadaşlarımızı bırakın. Tutuksuz yargılama yapın. Yargılamayı da TRT’den canlı yayınlayın. Bunu niye istiyorum? Bunu Ekrem Başkan niye istiyor? Şunun için. Yozgatlı abim, Yozgatlı annem, şöyle düşün. 'Eşine iftira atmışlar, evladına iftira atmışlar, senin kendine, namusuna iftira atmışlar.' Ve etrafta bir laf dolanıyor. Sen sesini duyurabildiğini duyurabiliyorsun, o yalanı TRT’den anlatıyor. O yalanı Anadolu Ajansı’ndan servis ettiriyor, iftirayı bütün yandaş kanallarına konuşturuyor. Bunun için, Ekrem Başkandan, bütün belediye başkanlarımız da, bütün tutuklu arkadaşlarımız da diyorlar ki 'Yalan bunlar. İftira bunlar. Cevabı burada. Namusum burada. Namusumu temizlemek, iftirayı püskürtmek, kendimi aklamak istiyorum.' Yalanı da televizyonda sorsunlar, cevabı da TRT’den alsınlar. Kendimize güveniyoruz. Ekrem Başkanın namusuna, kendi namusumuz kadar kefiliz."

(Sürecek)

Kaynak: ANKA