CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP tarafından başlatılan "Askıda 9 gülek buğday" kampanyasını eleştirerek, "Kampanyanın kendisi, ittifak ortağının diğerini afişe etmesi. Benim MHP grubuna, milletvekillerine önerim şudur. Bu askıda buğday işi tutarsa yürekten destekleyelim. Ama daha kolay bir yolu var. Askıda vicdan uygulamasını sona erdirin. Askıda vekil uygulamasını sona erdirin. Askıya koyduğunuz milletvekilliğini ve vicdanınızı alın, hep beraber bu ülkenin sorunlarını konuşalım. Askıya bırakılan vicdanı, Tayyip Erdoğan için askıda tutulan vicdanı oradan alıp, kuşanmaktan geçiyor. Eğer onu yaparlarsa, bu ülkenin önünü çok hızlı bir biçimde açabiliriz" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçtiğimiz hafta Erzincan'da olduğunu belirterek, "Erzincan’a ayağımı bastıktan bir saniye sonra Erzincan tulumu ile tanıştım. Ardından Erzincan sokaklarında dolaştık. Erzincan’ın o soğuk ikliminde, Erzincan’ın en büyük salonunu tıka basa doldurduk. Sığmadık, sokaklara taştık. Esnaf ziyaret ettik. Bir dokunduk, bin ah işittik. Bir kasap, 935 liradan kilosunu başladı, en son ‘420 liraya da bir şey var’ dedi. Ne var dedim, ‘eskiden insanların burun büktüğü, kenara ayırdığı kuyruk yağının kilosu 420 lira oldu’ dedi. ‘Eskiden koyun can derdinde, kasap et derdindeydi. Şimdi koyunun can derdi kalmadı, kasap can derdinde. Çünkü kasap da et alan kimse kalmadı’ dedi. Her dokunduğumuz ağladı, sızladı, şikayet ettik, yardım istedi. Ona rağmen Erzincan’dan umutsuzluğu değil, umudu büyüterek geldik. Can Erzincanlılara sandığın, iktidarın sözünü vererek geldik" ifadesini kullandı.
"Bu bilirkişilerin utanacak hiçbir şeyi yok. Bolu’da sokaklarda, başları dik, alınları açık geziyorlar"
Özel, Kartalkaya'daki otel yangını faciasında 36'sı çocuk 78 kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, "Bugün 35. gün. İlk gün Bolu’daydık. Her hafta hatırlatıyoruz. Her hafta rezaletin yeni bir perdesini aralıyoruz. ‘Ucu nereye giderse gitsin’ diyenler hep beraber dün kongreye gittiler. Ucu, başı birbirine değiyordu dün. 21 Ocak’ta bilirkişi heyeti oluşturmuşlardı. Bu bilirkişi heyetine görev vermişlerdi, bilirkişilere ‘korsan’ dediler. Bu raporu teslim almadılar. Sonra bilirkişi raporunu teslim almama meselesinin kanıtını bulamayacağımızı söylediler. Önce ‘bilirkişileri takviyelerle güçlendirdik’ dediler. Ama bu belgenin bize geleceğini tahmin etmediler. Bu bilirkişi raporunda sorumlu olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Bolu İl Özel İdaresi, otelin işletmecileri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı yazmışlardı. 'Bakanlığı çıkar oradan’ dediler. Bunlar çıkaramayız dediler. ‘Burada Bolu Belediyesi’ yok dediler. ‘Kanuna göre sorumlu değil, yazamayız’ dediler. Bunun üzerine bu bilirkişiye raporları almayız dediler. Ankara’dan gelen telefonu Bolu’da açanı, sonra savcılığa baskı yapanı söyledim. Bunları sanki iftira atıyormuşuz gibi susup, korsan deyip üstünü kapattılar. Korsan dedikleri, yedi kişilik bilirkişi heyetinin görevlendirme yazısı burada. Yazının tarihi 25 Ocak. Bu yedi kişiyi görevlendiriyorlar. ‘Üç gün süre veriyoruz, rapor hazırlayın’ diyorlar. Rapor yazılıyor ve teslim edilmeye çalışılıyor. Bu beyefendiler, mesleki ve kişisel namuslarına sahip çıkıyorlar. ‘O zaman affınızı isteyin’ diyorlar. Alın size azilname yazıları. Bu bilirkişilerin utanacak hiçbir şeyi yok. Bolu’da sokaklarda başları dik, alınları açık geziyorlar. Onlara ‘korsan’ diyenler, siyasi gerekçelerle yazdıkları raporu teslim almayanların insan içine çıkacak durumları yok. Bu işin peşini bırakmayacağız. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, korsan dediğin bilirkişilerin de korsan dediğin raporun da altında imzaları ile savcıların da onların yazdığı raporun da azil yazılarının hepsi elimizde duruyor. Bundan sonra mahkeme sürecinde, bu bilirkişiler, şahit olsun da her şeyi anlatsınlar da, şimdi anlatamazlarsa, yarın kurulacak mahkemelerde anlatsınlar da Adalet Bakanlığı eliyle korsan faaliyet neymiş sen de gör, kurtarmaya çalıştığın Turizm bakanı da görsün" ifadesini kullandı.
Özel’den Erdoğan’a; “Kimsin sen insanların yaşam biçimini sorguluyorsun”
Özel, İstanbul’da 70, Ankara’da 66 kişinin sahte alkol nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirterek, "Bu sorunu bir komisyon kuralım, inceleyelim diye teklif ettik, reddettiler. Yine teklif ettik, yine reddettiler. Kartalkaya’da ölenlerin iki katı kişi öldü burada. Soma faciasında ölenlerin yarısı öldü. Geçen sene 500 kişi ölmüştü sahte alkolden. Kurmak istemiyorlar. Niye? Siyasi sebeplerle. Kurduğunda biliyor ki gittiğimiz hastanede yatanların yakınları, ölenlerin yakınları… ‘Niye içti’ dediğimizde, ‘Yüzde 80 parasızlıktan, alkolün pahalılığından’ diyor. Ben çıkıp, bunu araştıralım diyorum. Buradan 100 liralık içkinin 62 lirası vergi diyorum. Grup toplantısında kesiyor, ‘rakı hesabı yapıyor’ diyor. Ben burada canın hesabını yapıyorum. Ayrıca rakı, alkol meselesi dokunulmaz değildir. Senden, ondan, bundan gizlenecek bir şey değildir. Utanılacak bir şey değildir. Bu insanlardan aldığın fahiş vergiler, hayat tercihi vergileri ve yaptığın bu vergilerin tamamının ideolojik olması tamamen ayıptır. Ne içki içen suçludur ne de sen onu yargılayacak makamdasın. Bunların hepsinin hesabını sen vereceksin. Sen kimsenin tercihini, yediğini, içtiğini, giydiğini, giymediğini sorgulayacak makamda değilsin. Sorgulamak haddin değil. Sana sorulacak soru şudur, kimsin sen, kimsin sen bunu sorguluyorsun? İnsanların yaşam biçimini sorguluyorsun. Sen esas vereceksen, OECD ülkeleri içinde Türkiye’nın gıda enflasyonu içinde birinci olduğunun, gıda enflasyonun yüzde 44 olmasının, 38 OECD ülkesindeki ortalamanın yüzde 4 olmasının hesabını ver" ifadesini kullandı.
"Askıda vicdan uygulamasını sona erdiri"
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı "Askıda 9 gülek buğday" kampanyasına ilişkin olarak, "Bizim arkadaşlar, sordular, sordurdular. Çünkü faydalı bir iş yapılıyorsa destek olalım, görünür kılalım. İç Anadolu’da aradığımız MHP İl yönetimlerinin, ilçe yönetimlerinin hiçbirinin kampanyadan haberi yoktu. ‘Genel merkeze soracağız’ dediler. Soruldu, ‘Bilgi yok, biz size dönelim’ dediler. Kampanya şundan ibaret. Elinde buğday kaldıysa çiftçinin bu tarihte, gidecek çiftçiden 9 gülek yani 2 kova buğday alınacak, askıya asılacak. Yoksul birisi de askıdan buğdayı alacak. Kendine bir değirmen bulacak. Buğdayı değirmende öğütecek. Un yapıp, eve gidecek, ekmek yapacak. Kampanyanın kendisi, ittifak ortağının diğerini afişe etmesi. İnsanların olmayan buğdaya, alınıp da asılacak 2 kova buğdaya, onu alıp da öğütüp, un yapmaya, unu ekmek yapmaya muhtaç hala geldiğinin itirafından başka bir şey değildir. MHP grubuna, milletvekillerine önerim şudur. Bu askıda buğday işi tutarsa biz de yürekten destekleyelim. Ama daha kolay bir yolu var. Askıda vicdan uygulamasını sona erdirin. Askıda vekil uygulamasını sona erdirin. Askıya koyduğunuz milletvekilliğini ve vicdanınızı alın, hep beraber bu ülkenin sorunlarını konuşalım. Gerçekten çiftçinin sorunlarını çözeceklerse, bu hafta verilecek önergelere destek versinler. O günden sonra seçim bölgelerine rahat giderler. Tarımla ilgili MHP’nin milletvekillerinin seçmenlerinin yanına varamadığı, yüzüne bakamadığı bir süreci yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Onun için yapılacak şey, askıdaki milletvekilliğini alıp, sırta geçirmek. Askıya bırakılan vicdanı, Tayyip Erdoğan için askıda tutulan vicdanı oradan alıp, kuşanmaktan geçiyor. Eğer onu yaparlarsa, bu ülkenin önünü çok hızlı bir biçimde açabiliriz."
(SÜRECEK)