Gündem

Özgür Özel: “Kürt sorununu çözmenin yolu ifade özgürlüğünün, inanç özgürlüğünün önünü açmaktır”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kürt sorununun çözümüne ilişkin olarak, "Bunu yapmanın yolu, Kürtler için de Türkler için de demokrasidir. Bunu yapmanın yolu, kayyumları tarihe gömmektir. Bunu yapmanın yolu, herkesin ifade özgürlüğünün, inanç özgürlüğünün önünü açmaktır. Devletin tarafsız ve yasakları yasaklayan bir çizgiye dönmesidir" ifadesini kullandı.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kürt sorununun çözümüne ilişkin olarak, "Bunu yapmanın yolu, Kürtler için de Türkler için de demokrasidir. Bunu yapmanın yolu, kayyumları tarihe gömmektir. Bunu yapmanın yolu, herkesin ifade özgürlüğünün, inanç özgürlüğünün önünü açmaktır. Devletin tarafsız ve yasakları yasaklayan bir çizgiye dönmesidir" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün TBMM’de partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Özel, şunları kaydetti:

“Dün, DEM Parti’nin değerli eş genel başkanlarını ve heyetini, genel merkezimizde ağırladık, verimli bir görüşme yaptık. Kürt meselesinde, tarihsel tutarlılığa sahip bir parti olarak durumunun, tutumumun en net olduğu, tutumundan herkesin emin olduğu ve tutarlı bulduğu siyasi parti CHP’dir. Yıllardır dediğimiz gibi, konjonktürel bakmayız. Kürtler, ‘Sorunum var’ diyorsa Kürt sorunu vardır. Çözülmelidir. Nasıl çözülmelidir? Demokratikleşmeyle çözülmelidir. Bu Meclis’in çatısı altında çözülmelidir. Kürt sorununu kapsayan, hatta Kürt sorununu da aşan hem Alevilerin hem Kürtlerin sorunlarını hem Türkiye’de ifade özgürlüğüne, kişisel hak ve özgürlüklere ilişkin, evrensel kazanımları bırakın Türkiye’nin 20 yıl önceki kazanmılarının fersah fersah gerisinde kalmış tüm sorunlarını çözecek bir demokratikleşme paketine ihtiyaç olduğunu söylüyoruz.

“Kürt sorununun tarihe gömülmesinin yolu, Kürtler için de Türkler için de demokrasidir”

Bir yandan belediyelere kayyum atayacaksın, Kürtlerin yoğun olduğu şehirlerde, ilçelerde. ‘Siz teröristsiniz. Biz yöneteceğiz’ diyeceksin. Hem de sonra bir başka taraftan bir başka müzakereyle bir başka açılım yapacaksın. İstanbul İttifakı, Kent Uzlaşıısı, o dönemlerde ‘DEM’leniyorusunuz. PKK’lıları belediyelere dolduracak’ diyorlardı; şimdi geçmişe dönük terör örgütü olan PKK, gelecekte terör örgütü olmaktan çıkacak anlaşılan, geleceğe dönük terör örgütü icat ediyorlar. O kişilerin gittiği bir kongre üzerinden terör tanımı yapıyorlar. Oranın üzerinden belediye meclis üyelerine saldırıyorlar. Sonra çıkmış, ‘Bir sihirli değnek değdi. Bütün sorunlar çözülecek. Türkiye’de terör sorunu da bitecek Kürt sorunu da tarihe gömülecek.’ Bunu yapmanın yolu, Kürtler için de Türkler için de demokrasidir. Bunu yapmanın yolu, kayyumları tarihe gömmektir. Bunu yapmanın yolu, herkesin ifade özgürlüğünün, inanç özgürlüğünün önünü açmaktır. Devletin tarafsız ve yasakları yasaklayan bir çizgiye dönmesidir.

“Erdoğan’ı bıraktım, hasta yatağındaki genel başkanla asla polemik yapmam ama bu Meclis’in bir başkanı var”

Yıllarca ‘Yasaklarla mücadele edeceğiz’ diye gelip Türkiye’yi, bırakın Avrupa’yı dünyadaki ülkelerin içinde yasakların en fazla olduğu bir ülkeye getirenlerin Türkiye’ye kazandıracak bir şeyi yoktur. O yüzden bıraktım Tayiyp Erdoğan’ı, hasta yatağındaki genel başkanla asla polemik yapmam. Ama bu Meclis’in bir başkanı var. Sayın Kurtulmuş‘a çağrıda bulunmuştum, dedim ki ‘İnisiyatif alın. Gelin, bu parlamentonun tüm partilerini Türkiye’nin tüm sorunlarını çözecek, önünü açacak ve Türkiye’nin zenginleşmesini sağlayacak bir büyük demokrasi yürüyüşünü, siyasi parti gruplarına yapacağınız çağrıyla başlatalım.’ Sayın Kurtulmuş’un her şeye rağmen ben hızla inisiyatif almasını beklerim ama günü gelince devreye gireceğini, Meclis’in inisiyatif alacağını ve bu konuda adımlar atacağını söyleyen ifadelerinden memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Süreci dikkatle takip edeceğiz.

"Kimse endişe etmesin, 100 yıllık CHP var”

Kimse endişe etmesin. 100 yıllık, Sivas Kongresi’nden beri gelen 106 yıllık CHP burada. Kökü sağlam, temelleri sağlam, gövde sağlam. Ne kolonomuzda kırık var ne kirişimize bir şey çaktırmışız. Dimdik ayakta duruyoruz. O yüzden, ‘Kişisel pazarlıklar olur mu? Al-ver işleri yaparlar mı? Bu işin sonu bir Anayasa bilmem nesi olur mu? Oradan birileri kanar, birileri kandırılır mı?’ Bunların hepsi bir yana. Biz Türkiye’nin hem önümüzdeki seçimlere gidip de bu millet, bu parlamentoya gerçek, sivil, demokratik bir Anayasa yapma yetkisi verene kadar mevcut Anayasa’ya bile uymayanlarla Anayasa masasına oturmayız, nokta. Hiçbir pazarlığın tarafı olmayız. Olanların olduğunu görürsek de onlardan onlardan yana olmayız, onlarla aynı yerde olmayız.

“CHP’nin kendine ait bir planı vardır”

Süreci dikkatle, hassasiyetle, şehit ailelerinin ve gazilerin teminatı olarak onların da mutlaka rızalarının alınmasını gözeterek parlamento zemininde takip etmeye devam ediyoruz. Kimse bizden ne kanın akmasının, şehit gelmesinin durmasının, teörürün bitmesinin ve insanların Türkiye’nin demokratikleşip özgürleşmesinin önünde engel olmamızı beklesin ne de başkasının planına alet olmamızı beklesin. CHP’nin kendine ait bir planı vardır. O da bu ülkeyi gerçek bir demokrasiye kavuşturmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayallerini gerçekleştirmektir.

“230 bin yeni üyeyle 1 milyon 750 bine ulaştık”

Son olarak bir teşekkürle bitirmek isterim. Şubat ayı içinde, kısa şubatta dedik ki ‘Baba evinin kapılarını açıyoruz.’ O gün 1 milyon 530 bin üyemiz vardı. Dedik ki ‘Hadi bakalım gençler gelsin, milliyetçi demokratlar, muhafazakar demokratlar, Kürt demokratlar gelsin. CHP’ye kaydolanlar şubat sonuna kadar şubat ayının sonunda kesinleşecek listelerle 23 Mart tarihinde oy kullanacaklar.’ Hedefimizi, ‘1 milyon 600 bin üyeyle sandığa gideceğiz’ demiştik. 28 Şubat geldi, bitti. Kayıtlar artık devam ediyor ama o güne kadar katılanlar Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayını ilk ön seçimle belirleyecek o tarihi seçimde seçmen oldular. 70 bin gelsin diye beklerken tam 230 bin yeni üyeyle 1 milyon 750 bine ulaştık. Bir yanda, ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ lafı. Recep Tayyip Erdoğan’ın bence hayatında söylediği en doğru laf. ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’ lafı. Bu ondan da doğru. Bu yüzden İstanbul’u kazanana, kendisini dört kez yenene bir kez daha bu şansı vermemek için onu kuşatmaya çalışan, onu kuşatmak için masum belediye başkanlarımızı içeri atan, suçsuz insanlara terör yaftası sürmeye çalışan ve kendi belediyelerindeki akıl almaz yolsuzluklar ağı bir yana, kir tutmaz CHP’ye elindeki kiri bulaştırmaya çalışan anlayışa inat; biz sinmedik, geri adım atmadık, eğilmedik, susmadık. Hep birlikte ayağa kalktık. Meydana okuduk.

"23 Mart sabahı uyanın, ayağa kalkın ve sandık başına koşun. Bir sonraki cumhurbaşkanını seçmeye gidiyorsunuz"

23 Mart Türkiye’nin baharıdır. Dünyada diktatoryal rejimler, örneğin Arap Baharı’nda milyonların meydanlara çıkmasıyla değiştiler. O işleri BOP’a ve BOP’un eş başkanına soracaksınız. Bizim Gazi’den aldığımız miras sandıktır. Sandığa inanırız, sandığa güveniriz. Seçimsiz hiçbir şeye tevessül etmeyiz. Şimdi o esas sandığı getirebilmek için ön seçim sandığı var. 23 Mart, Türkiye Cumhuriyeti’nin Türkiye baharının tarihidir. 1 milyon 750 bin üyemize sesleniyorum: 23 Mart sabahı uyanın, ayağa kalkın ve sandık başına koşun. Bir sonraki cumhurbaşkanını seçmeye gidiyorsunuz. Gelin, seçin, tarihe geçin. 230 bin genç üyemize, 1 milyon 750 bin üyemize sesleniyorum: Gel, seç ve tarihe geç. Hepinize güveniyorum, hepinize inanıyorum. Gençler sizi yürekten selamlıyorum. Gelin, seçin, tarihe geçin.”

(SON)