Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Sağlık Bakanlığı’nın “doğal doğum” kampanyasına tepki gösterdi. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasında, kampanyanın kadınların bedenleri üzerinden siyaset yürütmenin bir örneği olduğu belirtilerek, “Kadınlar ölüyor, siz doğum şeklini tartışıyorsunuz” denildi.

Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz haftalarda doğal doğumu teşvik etmek amacıyla bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında Sivassporlu futbolcular, maç öncesinde sahaya “Doğal olan beraber varız” yazılı pankartla çıktı. Uygulamaya tepkiler sürerken, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri İzmir’de İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi. 

"Daha önce kaç çocuk doğurmamız gerektiğini söylediler, şimdi de nasıl doğurmamız gerektiğini dikte ediyorlar"

Platform üyelerinden Şafak Yağmur Karadaş, şu ifadeleri kullandı:

"19 Mart’tan bu yana baskı politikasına, gözaltılara, hukuksuzluğa karşı alandaydık. Ancak siyasi iktidar, her zamanki gibi kadın bedeni üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz haftalarda Sivasspor futbolcularının eline “Doğal olan normal doğumdur” pankartı verildi ve bu pankartla sahaya çıkarıldılar. Bu pankartı o futbolcuların eline veren, Türkiye’nin sağlığından sorumlu Sağlık Bakanı’dır. Gelen tepkiler üzerine Sağlık Bakanı, özür dilemek bir yana, kadınların futbol maçlarını izlediğine dair açıklamalar yaparak pankartı savunmaya çalıştı. Bizler; maçları izleyen, izlemeyen, giden, gitmeyen, daha önce farklı doğum yöntemleriyle doğum yapmış ya da hiç doğum yapmamış kadınlar olarak diyoruz ki: Ne tribünde, ne sahada, ne de hayatın herhangi bir alanında bizim yerimize karar vermenizi istemiyoruz. İki gün önce ayakta teşhis ve tedavi yapılan sağlık kuruluşlarıyla ilgili bir yönetmelik gündeme geldi. Bu düzenlemeye göre, tıp merkezlerinde artık planlı sezaryen doğum yapılamayacak. Onların deyimiyle “normal doğum” yapılacak. Öncelikle, bunun bilimsel adının “vajinal doğum” olduğunu kabul edelim.

Peki neden “normal doğum” deniliyor? “Normal”, kurala uygun demektir. Yani doğal olan, kurala uygun doğum olarak tanımlanıyor. Peki kuralı kim koyuyor? Nasıl güleceğimizden, nasıl seveceğimize; nerede ne giyeceğimizden, ne ölçüde kahkaha atabileceğimize kadar her şeye karışıldı. Şimdi de nasıl doğuracağımızın kuralı mı konuluyor? Bu mu eksikti? Evlenmeyi tercih etmememiz bile sorun haline getiriliyor. Daha önce kaç çocuk doğurmamız gerektiğini söylediler, şimdi de nasıl doğurmamız gerektiğini dikte ediyorlar. Hiçbirine kimse bizim adımıza karar veremez.

Doğal olan, kadınların kararlarına karışmamanızdır

Malatya'da hastanede tedavi gören çocuklar için 23 Nisan etkinliği yapıldı Malatya'da hastanede tedavi gören çocuklar için 23 Nisan etkinliği yapıldı

Normal olanı, doğal olanı biz söyleyelim: Doğal olan, kadınların kararlarına karışmamanızdır. Ne yazık ki bu ülkede en doğal olan şey, genç yaşta ölebilmektir. Eğer bir kadın anne olmayı seçmişse, nasıl doğum yapacağına da kendisi karar verir. Tıbbi bilgilendirmeyi ise hekimi yapar. Gelelim şimdi Bakanlığın neden bu konuyla ilgilendiğine… Evleneceğiz, doğuracağız, bir de acılar içinde doğuracağız. Çünkü kutsal annelik… Kadın olmak bunu gerektiriyor(!) Çocukların nasıl doğacağını düşüneceğinize, nasıl yaşayacaklarını biraz düşünebilir misiniz acaba? Yeni doğan bebekler öldürülüyor. Kız çocukları öldürülüyor. Dün “yeni doğan çetesi”nin davası vardı. Cinayetleri engelleyin! Türkiye’deki enflasyon, savaş halindeki ülkelerin düzeyinin bile üzerinde. Aileler açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Çocuklar yeterince beslenemiyor, çalışmak zorunda kalıyor. Çocuk işçiliği gündemdeyken, iktidar hâlâ kadınların nasıl doğum yapacağını tartışıyor. Vatandaşlar özel hastane kapılarında can veriyor, ilaç alamıyor. Sağlık Bakanı önce bunlarla ilgilensin. İki gün önce Ankara’da özel bir hastanede çalışan Serkan Temelci hastane önünde fenalaştı. Çalıştığı hastanenin acil servisinde tetkikler pahalı olduğu için kontrol ettirilemedi, tedavi olamadı, evine gönderildi. Beyin kanamasından hayatını kaybetti. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, öncelikle bununla ilgilenmeli, nasıl doğum yapacağımızla değil."

"Arkadaşlarımız hâlâ tutuklu"

Karadaş, "Seçtiğimiz belediye başkanları ya tutuklu ya görevden alınmış durumda. Yerlerine kayyum atandı. Her sabah yeni bir gözaltı, tutuklama haberiyle uyanıyoruz. Arkadaşlarımız hâlâ tutuklu. Sermaye düzeni çocuk işçileri öldürüyor, kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor. Ölümleri bile şüpheli bırakılıyor. Sadece mart ayında 18 kadın cinayeti, 30 şüpheli kadın ölümü var. Bunlar mı normal değil? Bizim doğumumuz mu normal değil?Yıllarca bizim adımıza karar verdiniz. En temel haklarımızı ihlal ettiniz. İnsanların kimi seveceğine bile karışma cüretini gösterdiniz. En son Meclis’e sunulan kanun teklifi ortada: Bu teklif LGBTİ+’lara ve kadınlara açık bir saldırıdır. Bu yobaz ve gerici zihniyet şimdi de çağ dışı fikirlerini yasalaştırmak istiyor. Bu yobazlığa, bu gericiliğe karşı mücadele edeceğiz. Kadınların ve LGBTİ+’ların eşit ve özgür yaşamını kazanacağız" ifadelerini kullandı.

"Bu yıl kadın yılıdır"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi İdil Başoğlu ise şu açıklamalarda bulundu:

"Bugün burada gerici zihniyetlerin sezaryen doğumunu özel hastanelerde yasaklama girişimleri ve LGBTİQ+’lara karşı Meclis’e sundukları nefret içerikli yasa teklifine karşı durmak için toplandık. Bu zihniyet; kadınların ve LGBTİQ+’ların yaşamını, bedenini ve geleceğini kendi ellerinde şekillendirmek isteyen ataerkil devlet aklıdır. “Senin bedenin hakkında sen değil, biz karar alırız” deme cesaretinde bulunanlar, geçtiğimiz haftalarda doğal olan normal doğum pankartı yazıp meydanlara çıkma cüretinde bulunan herkes iyi bilsin ki; Genç kadınlar sizin dayattığınız cinsiyetçi rolleri de, kutsal aile yapınızı da yerle bir edecek. Çünkü biz örgütlü mücadelemizi kampüslerden meydanlara taşımaya devam edeceğiz.

Siyasi iktidar şu anda üniversitelerimizde, yurtlarımızda genç kadınlara yönelik baskıyı açıkça artırmış durumda. Normal doğum sempozyumlar, aileyi güçlendirme adı altında yürütülen etkinlikler, yurtlarda verilen evlilik öncesi eğitim seminerleri, tüm bunlar kadınların yaşamına açık müdahaledir. Yurtlarda kadınları denetim altında tutmak istedikleri açıktır. Ancak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak açıkladığımız veriler de çok net: Kadınlar en çok, o kutsal ilan ettiğiniz aile evlerinde, en yakınları tarafından öldürülüyor. Ama iktidar, utanmadan bu yılı “Aile Yılı” ilan etti. Biz ise buradan hep birlikte haykırıyoruz; Bu yıl aile yılı değil, mücadele yılıdır! Bu yıl kadın yılıdır."

Kaynak: ANKA