(ANKARA) – İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım, "Serkan Temelci’nin ölümü, sistemin çürümüşlüğünün, güvencesiz çalışmanın, parası olmayana yaşam hakkı tanınmadığının göstergesidir. Serkan Temelci’nin ölümü; bir işçinin canının bir tahlil parası kadar kıymeti olmadığı Türkiye’de 'olağanlaştırılmış' iş cinayeti rejiminin özetidir" dedi.
İSİG Meclisi, vale olarak çalıştığı Güven Hastanesi'nde ilk iş gününde yaşamını yitiren işçi Serkan Temelci için "Sağlıkta özelleştirme öldürür" başlığıyla açıklama yaptı.
İSİG Meclisi üyeleri eylem sırasında, "Herkese sağlık güvenli gelecek", "İşçilerin birliği, sermayeyi yenecek","Serkan'ın katili, sermaye düzeni", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganı atarken "Boyun eğme" yazılı pankartları taşıdı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım, şunları kaydetti:
"Serkan Temelci’nin ölümü sistemin çürümüşlüğünün, güvencesiz çalışmanın, parası olmayana yaşam hakkı tanınmadığının göstergesidir. Serkan Temelci’nin ölümü, 'yenidoğan çetelerini' üreten sağlıkta özelleştirmenin 'ölüm' anlamına gelmesinin ifadesidir. Serkan Temelci’nin ölümü, bir işçinin canının bir tahlil parası kadar kıymeti olmadığı Türkiye’de 'olağanlaştırılmış' iş cinayeti rejiminin özetidir.
"AKP’li yıllarda en az 33 bin iş cinayeti gerçekleşti"
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre AKP’li yıllarda en az 33 bin iş cinayeti gerçekleşti. İş cinayetlerinin bu denli yaygınlaşmasının en önemli nedeni uygulanan politik-ekonomik modeldir.
AKP’nin büyüme modeli, Türkiye’yi, güvencesiz ve esnek çalışmanın normalleştirildiği, işçi hayatının değersizleştirildiği, ücretlerin sefalete endekslendiği, çocukların her gün işyerlerinde öldüğü bir emek cehennemine dönüştürdü.
Bu modelde patronlara, pazar paylarını ve kârlarını artırmaları için emek maliyetlerini azaltma yolları sunuldu. TÜİK’in istatistiklerine göre şirketlerin harcamalarında 2016’da yüzde 15'i bulan çalışan maliyetleri payı, bugün yüzde 10'ların altına inmiş durumda. İşçilerin sağlık ve sosyal güvenlik haklarından çaldıkları paylar şirketlere daha fazla kâr olarak dönüyor."
"Her gün ortalama 5 kadın, erkek, yaşlı, çocuk çalışırken ölüyor..."
Bu sistemde iktidar sahipleri ve patronlar dışında kimsenin güvende olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Çünkü bu model nüfusun tüm katmanlarının işgücü piyasasına en güvencesiz şekilde dâhil edilmesine dayanır. Göçmen emeğini de katarsak, saati yaklaşık 2 ila 5 dolara denk gelen ucuz emek cehennemi, patronların cennetidir.
Bu modeli daha da ölümcül hale getiren, sağlık hizmetlerini özel sektörün kontrolüne ve inisiyatifine terk eden neoliberal politikalardır. Güven Hastanesi’nin de parçası olduğu özel sağlık sektörü Türkiye sağlık sisteminin üçte birini kontrol eder durumdadır. İş cinayetleri, göstermelik tedbirlerle, geçici politikalarla çözülemeyecek bir boyuta ulaştı. Bir ülke düşünün, her yıl ortalama bin 800 işçi çalışırken ölüyor... Her gün ortalama 5 kadın, erkek, yaşlı, çocuk çalışırken ölüyor... İş cinayeti davalarında verilen cezalar ya göstermelik oluyor yahut cezasızlıkla sonuçlanıyor."
İş cinayetlerini sona erdirecek tek gücün, işçilerin işyerlerinde ve toplumsal alanda örgütlülüğünün olduğunu ve üretimden gelen gücün kullanılması olduğunu söyleyen Yıldırım, sağlık hizmetleri dahil tüm temel hizmetlerin kamu tarafından eşit, ücretsiz, nitelikli, erişilebilir şekilde sunulması gerektiğini vurguladı.
"Tetkikler için ücret istemeleri, sağlıkta kar hırsının bir göstergesidir"
Ankara Tabip Odası (ATO) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyon Başkanı Buket Gülhan, Serkan Temelci’nin hayatını kaybetmesinin iş cinayeti olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Neden iş cinayeti diyoruz? Çünkü önlenebilirdi ve Serkan Temelci yine çalışmaya sağlıklı bir şekilde devam edebilirdi. İş kazası adli bir olaydır ve her türlü iş kazasında ilk müdahalenin yapılıp adli raporun düzenlenmesi gerekmektedir. İş kazası geçiren çalışandan ücret istenerek, tetkiklerinin yapılmasının istenmesi kabul edilemez.
AKP iktidarı tarafından sağlıkta dönüşüm olarak uygulanan ve sağlığın ticarileşmesinin amaçlandığı ve hastanın müşteri olarak algılanmasının sağladığı bu program buna sebep olmuştur. İşçi sağlığın açısından baktığımızda, Serkan Temelci’nin işe giriş muayenesi yapılmış mıdır? Bu muayene sırasında işçinin ek hastalıkları var mıdır? Sağlık kısıtı var mıdır? Varsa bu işverene bildirilmiş midir? İş kazası sonrası işveren ya da işveren temsilcisi Serkan’ın yanında neden olmamıştır? Güven Hastanesi yetkililerinin iş kazası geçiren Serkan Temelci’nin kaza sonrası hastalığını saptamaya yarayan tetkikler için ücret istemeleri, sağlıkta kar hırsının bir göstergesidir. Sağlık hizmetlerinin paralı olması, Serkan arkadaşımızın kaybında da gördüğümüz gibi bir işçi sağlığı sorunudur ama aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur."
"Hepinize lanet olsun"
Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da şunları söyledi:
"Atılacak çok basit adımlar, bu cinayetleri en aza indirebilir. Bütünüyle ortadan kaldırma şansı yok, bu sömürü düzeni içerisinde ama en aza indirecek tedbirler alınabilir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki denetimler, özel sağlık kuruluşlarının denetimleri bu ülkenin işçilerini, emekçilerinin seçtiği temsilciler, onların emek örgütleri, sendikalardaki meslek örgütleri temsilcileri tarafından, onların oluşturacağı bağımsız kurullar tarafından yapılsa belki de daha aza inebilir bu cinayetler. Bunun için bu ülkenin bütün emek örgütleri, meslek örgütleri mücadele ediyorlar ve sorumluluk üstlenip çaba sarf ediyorlar ama buna bile kör, sağır ve dilsiz durumda bu ülkeyi yönetenler. Onun için büyük bir sermaye terörüyle karşı karşıyayız. Sermaye terörünün yarattığı bir sömürü, baskı düzeniyle karşı karşıyayız. Ancak bunun zincirlerini parçalarsak bu işi değiştirebiliriz. İnanıyorum ki bu ülkede gerçekten umutlu yarınlara inanan işçi ve emekçiler bunu başaracak. Bizim partimiz bunun için var, bu ülkede mücadele bunun için var. Serkan’ın şahsında onu kurban eden bu düzenin sorumlularını A’dan Z’ye bir kez daha lanetliyorum. Lanet olsun. Hepinize lanet olsun diyorum."