Kartalkaya'daki otel yangınında yaralananlardan 46'sı taburcu edildi Kartalkaya'daki otel yangınında yaralananlardan 46'sı taburcu edildi

İSTANBUL (AA) - YEŞİM YÜKSEL - Plastik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonlarının, 2040 yılında toplam emisyonların yüzde 5'ini oluşturacağı öngörülürken uzmanlar plastik kirliliği ile mücadelede geri dönüşümün önemli olduğunu ve Türkiye'nin Sıfır Atık Projesi ile geri dönüşüm oranını yüzde 11'den yüzde 35'e kadar çıkardığını belirtiyor.

Plastik kullanımı, sağlık sorunlarından sosyal, ekonomik ve çevresel krizlere kadar ciddi ve geniş kapsamlı problemlere yol açarken Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) verilerine göre, dünyada her dakikada bir milyon plastik şişe satın alınıyor ve her yıl 5 trilyon plastik poşet kullanılıyor. Plastik üretimi 1970'lerden bu yana diğer materyallerden daha hızlı artış gösterirken, tarihsel büyüme eğilimlerinin devam etmesi halinde halihazırda ortalama yıllık 460 milyon ton olan küresel plastik üretiminin 2050'ye kadar 1,1 milyar tona ulaşması bekleniyor.

Tüm plastiklerin yaklaşık yüzde 36'sı gıda ve içecek kapları için tek kullanımlık plastikler de dahil ambalajlamada kullanılıyor ve bunların yaklaşık yüzde 85'i çöplüklere gidiyor veya geri dönüşüme uğramadan atık haline geliyor. Tek kullanımlık plastik ürünlerin yaklaşık yüzde 98'inin fosil yakıt ve benzeri ham maddelerden üretildiği göz önüne alındığında, fosil yakıt bazlı plastik üretimi, kullanımı ve bertarafıyla ilişkili sera gazı emisyonları seviyesinin 2040'a kadar küresel karbon bütçesinin yüzde 19'una çıkması öngörülüyor.

Dünya genelinde ortaya çıkan milyonlarca ton plastik atık geri dönüştürülemiyor. Bunların bir kısmı çevreye yayılırken diğer kısmı ise yakılarak bertaraf ediliyor. Bugüne kadar üretilen 7 milyar ton plastik atığın yalnızca yüzde 10'unun geri dönüştürüldüğü tahmin edilirken, filtreleri minik plastik lifler içeren sigara izmaritleri, en yaygın plastik atık olarak biliniyor. Gıda ambalajları, plastik şişeler, şişe kapakları, poşetler ve pipetler de yaygın karşılaşılan plastik atıklar arasında yer alıyor.

Araştırmalar, okyanuslarda en az 75 milyon, en çok 199 milyon ton plastik bulunduğunu gösteriyor. Plastik atık üretimi, kullanımı ve bertarafının aynı şekilde devam etmesi halinde 2016'da yılda 9 milyon ila 14 milyon ton olan su ekosistemlerine karışan plastik miktarının, 2040'a kadar 3 kat artış göstererek yılda 23 milyon ila 37 milyon tona çıkması bekleniyor.

- "Toprakta, denizde hatta havada bile plastik poşetlere rastlanıyor"

Plastik üretimi, kullanımı ve geri dönüşümü hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ece Ümmü Deveci, her alanda farklı şekillerde kullanılan plastiğin petrokimyasal bir ürün olduğunu söyledi.

Plastiğin 1900'lerin başında üretildiğini ancak plastik poşetin 1950'lerde kağıt keselerin aksine daha dayanıklı ve uzun ömürlü olduğu gerekçesiyle kullanılmaya başladığını aktaran Deveci, son yıllarda ise toprakta, denizde hatta havada bile plastik poşetlere rastlandığını ve bunun önüne geçilemediğini ifade etti.

Dünyada plastik üretiminin 1950'den itibaren hızlı bir artış gösterdiği bilgisini veren Deveci, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de 2022'de yaklaşık 10 milyon ton plastik üretimi yapılmış. Biz bunun sadece yüzde 10'luk kısmını geri dönüşümde kullanabiliyoruz ve genel olarak bundan dolayı büyük sıkıntı yaşıyoruz. Türkiye'de Sıfır Atık uygulamaları veya depozito iade sisteminin gelmesi plastiklerin yeniden kullanılabilirliği ya da tekrar temiz olarak geri dönüşümünde önemli yere sahip. Bunlar, Türkiye'nin atık yönetiminde, plastiğin kontrolünde atabileceği en önemli adımlar. Bir de plastiklerin ithalatı konusu var. Avrupa'daki plastiklerin ithalatı önümüzdeki yıllarda sınırlanacak. Çünkü Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ambalajlarda yüzde 15 ila 35 oranında geri dönüştürebilir malzeme kullanım zorunluluğu geliyor. Yani siz eğer bunu kullanamazsanız ürününüzü İtalya'ya ihraç edemeyeceksiniz. İşte o zaman ne oluyor, depozito iade sistemi ya da Sıfır Atık sistemi içerisinde kaynağında ayrı toplanan atıklar temiz atıklar olarak geçecek ve bunlar sistemin içerisine dahil olacaklar."

Geri dönüşüm sürecinin genel olarak kaynağında ayrı toplamayla gerçekleştiğini, ambalajlı ürünlerde de tehlikeli atık içermeyen materyallerin ayrı toplanarak geri dönüşüm sürecine dahil edildiğini anlatan Deveci, çöp depolama sahasına karışık gönderilen ürünlerde ayrım yapıldığında ise ancak yüzde 5 ila 10'luk kısmın ayrılabildiğinin, bunların da oldukça kirli ve tekrar kullanımı zor olan malzemeler olduğunun altını çizdi.

- "Atığın henüz farkına varmayan ülkeler var"

Küresel plastik geri dönüşüm oranının yüzde 9 ila 14 olduğunu hatırlatan Deveci, "Dönüşüm oranını iyi yapan İsveç, Almanya, İsviçre, Norveç gibi ülkeler var. Bunlar kaynağında ayrım yaparak oranları artırıyor ama küresel çapta baktığımız zaman oran düşük çünkü kaynağında ayrım yapamayan, atığın henüz farkına varmayan ülkeler var. Ülkemizde genel olarak açık alanda depolama neredeyse yok. Genel olarak atıklar hep düzenli depolama sahalarına gönderiliyor. Geri dönüşüm oranımız plastiklerde yaklaşık yüzde 60'lara kadar çıktı. Çünkü ambalajları kaynağında ayırıyoruz ve çöpe gönderilen ambalaj miktarımız azalıyor. Türkiye'de atıktan yakıt üretim tesisleri de yaygınlaşıyor bu da çöp depolama sahasına giden atık miktarımızı azaltmaya başladı. Sıfır Atık Projesi başlamadan önce yüzde 11'lerde olan geri dönüşüm oranı şu an yüzde 30-35'lere kadar çıktı. Hedefimiz geri dönüşüm oranımızı 2030'a kadar yüzde 60'a çıkarabilmek." diye konuştu.

İnsanların, çöpü, evden uzaklaştırıp kurtulmaları gereken madde olarak gördüğü tespitini paylaşan Deveci, geri dönüşüm sektörü tarafından ham madde olarak kullanılan çöplerden, kaynağında doğru ayrıldığı zaman, farklı alanlarda yararlanılabileceğini ve bunun sağlanması için de halk, belediye ve geri dönüşüm sektörünün bir arada hareket etmesi gerektiğini kaydetti.

Plastik kullanımının arttığı bir senaryoda çevresel krizlerle karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunan Deveci, sözlerini şöyle tamamladı:

"Plastik hayatımızın her yerinde. Hastaneye gidiyorsunuz, size serum takıyorlar, plastik. O yüzden bundan hemen vazgeçemeyiz ama başka bir şekle getirmemiz gerekiyor. Bu durum turizme de ket vuracak. Hiç kimse plastiklerle dolu denize girmek istemez. Ekosistem tahrip olduğu için artık son zamanlarda da söyleniyor 'Balık mı yiyorsun, plastik mi?' Bunlar da işin içine girecek. Rekreasyon bölgeleri değersizleşecek. Plastik kullanımı artarak devam edecek olursa bizi zorlu günler bekliyor."

Kaynak: aa