Yurt

Deprem bölgesinde kadın olmak... Psikolog Ezgi Harbelioğlu: "Kadınların asıl şimdi ruh sağlığı desteğine ihtiyacı var"

Kahramaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin depremzedeler üzerinde yarattığı travma hala devam ediyor. Afet Psikolojisi Platformu Gönüllüsü Psikolog Ezgi Harbelioğlu, afetlerin en çok kadınları etkilediğini belirterek, "Afet herkesi etkiler ama en çok kadınları etkiler çünkü 'afette kadın olmak' diye de bir kavram var. Afette kadın olmak adet dönemindeyseniz ped bulamamak demek, afette kadın olmak çadır kentte yaşıyorsanız gecenin bir yarısını tuvalete gitme ihtiyacınız varsa metrelerce yolu karanlıkta yürüyüp tuvalete gidebilmek demek. Kadınlar afet sürecinde tüm bunları yaşarken sosyal destek mekanizmalarında da yoksun kaldılar" dedi.

Abone Ol

Haber: Burcu Özkaya GÜNAYDIN

(HATAY) - Kahramaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin depremzedeler üzerinde yarattığı travma hala devam ediyor. Afet Psikolojisi Platformu Gönüllüsü Psikolog Ezgi Harbelioğlu, afetlerin en çok kadınları etkilediğini belirterek, "Afet herkesi etkiler ama en çok kadınları etkiler çünkü 'afette kadın olmak' diye de bir kavram var. Afette kadın olmak adet dönemindeyseniz ped bulamamak demek, afette kadın olmak çadır kentte yaşıyorsanız gecenin bir yarısını tuvalete gitme ihtiyacınız varsa metrelerce yolu karanlıkta yürüyüp tuvalete gidebilmek demek. Kadınlar afet sürecinde tüm bunları yaşarken sosyal destek mekanizmalarında da yoksun kaldılar" dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yerle bir olan Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kentte hala normal bir hayat olmayışı, 225 bin kişinin 21 metrekare konteyner kentlerde kalması kentte yaşayanları psikolojik olarak da derinden etkiledi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Hatay’da afetin yükünü kaldıran kadınlar psikolojik olarak ne durumdalar sorusuna yanıt veren Hatay’da sahada çalışma yapan Afet Psikolojisi Platformu Gönüllüsü Psikolog Ezgi Harbelioğlu, şunları söyledi:

"Afet en çok kadınları etkiliyor"

"Afet herkesi etkiler ama en çok kadınları etkiler çünkü 'afette kadın olmak' diye de bir kavram var. Afette kadın olmak adet dönemindeyseniz ped bulamamak demek, afette kadın olmak çadırkentte yaşıyorsanız gecenin bir yarısını tuvalete gitme ihtiyacınız varsa metrelerce yolu karanlıkta yürüyüp tuvalete gidebilmek demek. Bunu yapamadığınızda ciddi üreme sağlığı sorunlarına yol açması demek. Dolayısıyla hem ihtiyaca erişim olarak kadınlar daha zor durumda hem de sonrasındaki önce çadırlarda sonra konteynerlerde mahremiyet alanlarının olmadığı yerlerde bir yanda güvenlik sorunu diğer yanda sağlığa erişim, başka bir yanda ise çocukların hayatı. Bunların hepsinden kadınlar sorumlu ve hepsi kadınların dünyasında delik açan şeyler.

"Kadın çemberleri kadınlara sorunların ortak olduğunu gösteriyor"

Kadınlar afet sürecinde tüm bunları yaşarken sosyal destek mekanizmalarında da yoksun kaldılar. Birçoğunun evi yıkıldı, mahallelerinden uzaklaştı. Kadınların başkalarıyla iletişim kurması çok kolay olan bir durum değil. Kadınlar konteyner kentlere hapsolmuş durumda. Erkekler biraz çıkabiliyor. İş yerlerini açıp, esnaf arkadaşlarının yanına oturmaya gidiyor. Kadınlar ise 21 metrekare yerde herkesin ve her şeyin düzenini sağlamakla mükellef kişi olarak orada kalıyor. Özellikle konteyner kentlerde kadın çemberleri yapıldığında kadınlar buraları gelip, kendilerini anlatmak istiyor. Yalnız olmadıklarını hissetmek, sorunlarının ortak olduğunu görmek iyi geliyor. Her şeyde öte kendileri için bir şey yapmış oluyorlar."

"Deprem bölgesinde travma belirsizlik boyutuyla devam ediyor"

Psikolog Ezgi Harbelioğlu, iki yıl geçse de travmanın hala devam ettiğini, hatta şu an daha derin bir belirsizliğe evrildiğini söyledi. Travmanın devam etmesinin en temel nedenlerinden birinin sorunların devam ediyor olması olduğuna dikkate çeken Harbelioğlu, şöyle devam etti:

"Bir sabah kalkıyorsunuz çocuğunuzun yüzünü yıkacaksınız ama konteyner kentte su yok. Biz sabah uyanıyoruz yağmur yüzünden yollar çamur olmuş çocuğunuz ya da siz çamurlara bata çıka o yollardan yürümek zorundasınız. Bir sabah uyanıyoruz işe gitmek için evden çıktığımızda hala binaların yıkılmasına şahit oluyoruz. Bunlar da bir şeylerin duygusal anlamda düzelemeyeceğinin göstergesi. 225 bin kişi hala konteyner kentlerde yaşıyor. Ne zaman eve geçecekleri belli değil. Bir sabah uyandıklarında evleri rezerve alana girebilir ya da evleri rezerv alandan çıkmış olabilir. TOKİ'ye girseler ne ödeyecekleri belli değil. O kadar çok her şey belirsiz ki bu belirsizliğin içinde kadınlar bir karar alıcı noktada yok. Bu kadar çok belirsizlik hali psikolojik olarak da çok zorlayıcı bir yerde duruyor."

Depremin ilk zamanlarında ciddi anlamda koordinasyon problemi yaşandığını, ilk zamanlar psikolojik olarak çok fazla müdahale edilmemesi gereken yerlerde müdahale edildiğini, herkes çekilmiş ve insanlar sorunlarla baş başa kalmışken ruh sağlığı desteğine ihtiyaç olduğunun altını çizen Ezgi Harbelioğlu, asıl şimdi sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız derneklerin, psikologların, ruh sağlığı uzmanlarının burada olması gerektiğinin altınız çizdi.