Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile Yılı Tanıtım Programı'nda, yeni evleneceklere ve doğum yapanlara verilecek destek ve yardımları açıkladı. Erdoğan, "Yeni evlenecek gençlerimize aile ve gençlik fonu dahilinde verdiğimiz fazisiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Bu yıl doğum yardımlarımızı da önemli ölçüde artırıyoruz. Bu kapsamda yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca ikinci çocuk için her ay 1.500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. İkinci ve sonraki çocuklar için hiçbir bir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Aile Yılı Tanıtım Programı'nda konuştu. Erdoğan 2025 yılını Aile Yılı ilan ettiklerini hatırlatarak, ’’İlk anne olma yaşının, geçmişte görülmemiş biçimde 29’u aştığını", doğurganlık hızının düştüğünü belirtti.

’’En az üç çoçuk’’ çağrısını hatırlatan Erdoğan, gelinen noktada bu çağrının haklı bir çağrı olduğunun ortaya çıktığını söyledi.

"LGBT eleştirisi tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: 

’’Kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşıyoruz. Neoliberal kültür akımları sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ediyor, toplumsal yapıyı şekillendiriyor. Dijital platformlarda yer bulan yayınlar, pek çok içerik kültür erozyonuna sebep oluyor. Bilinçli servis edilen içerikler LGBT'nin alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekide görebiliyoruz; LGBT'nin 'koçbaşı' olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir.

İlk etapta kişisel tercih denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomali günümüzde faşizan bir dayatmaya dönüşmüştür. LGBT eleştirisi tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır.

Bunun siyasetteki örneklerini hepmiz biliyoruz. Bu zorbalık sadece siyasetle de mahdut değil. İş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha  baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu şenaate muhatap oluyor. Birkaç ay evvel tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime BM Genel Kurulu dahil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.

TÜİK: Ticaret ve perakende satış hacmi geçen yılın kasım ayında yıllık bazda arttı TÜİK: Ticaret ve perakende satış hacmi geçen yılın kasım ayında yıllık bazda arttı

Birleşmiş Milletler bünyesinde verdiğimiz mücadele zaten malumdur. Bu çabalarımızı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ediyoruz. Şunu bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim, küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür-sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, milli varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.

’’Doğurganlık oranı ve nüfus artış hızımız maalesef alarm vermektedir"

Bir diğer önemli husus, genç ve nitelikli nüfusumuzun devamıdır. Her şeyden önce bu, demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğindedir. Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş, bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamı, gelinen aşamada bizler için hayat-memat meselesine dönüşmüştür. Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hasılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum.

Doğurganlık oranı ve nüfus artış hızımız maalesef alarm vermektedir; 2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vehameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır. Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde; yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya, erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak, sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.

’’En az üç çocuk’’ 

Esasen karşımıza dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezmiştik. 2007 yılında doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına ‘en az üç çocuk’ çağrısı yapmıştık. Bu çağrımızdan dolayı hem şahsen, hem de hükümet olarak ciddi baskı gördük, itibar suikastlerine uğradık. Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazar-çizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahale ile suçladılar. Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı. Şimdi, geriye doğru baktığımızda ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor... Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü, yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum. Şahsi fikrim, nüfus planlaması kisvesi altında yürütülen çalışmaların kesinlikle art niyet taşıdığı şeklindedir.

Yeni evlenenlere kredi, çocuk sahibi olanlara doğum yardımı

Bu arka plan çerçevesinde 2025 yılını Aile Yılı ilan ettik. 2025 Aile Yılı kapsamında birçok yeni projeyi de hayata geçiriyoruz.

Milletimize söz verdiğimiz aile ve gençlik fonunu geçen sene deprem bölgemizde başlatmıştık. Biliyorsunuz bu fon ile evliliğe ilk adımını atan gençlerimize 48 ay vadeli 2 yıl geri ödemesiz 150 bin lira tutarında fazisiz kredi desteği sunuyoruz. Şimdi bunu bir adım daha öteye taşıyoruz. Yeni evlenecek gençlerimize aile ve gençlik fonu dahilinde verdiğimiz fazisiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz.

Bu yıl doğum yardımlarımızı da önemli ölçüde artırıyoruz. Bu kapsamda yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca ikinci çocuk için her ay 1.500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz.  İkinci ve sonraki çocuklar için hiçbir bir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

’’Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkanları hayata geçireceğiz’’

Tabii ailelerimize yönelik müjdelerimiz sadece bunlarla sınırlı değil. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkanları hayata geçireceğiz. Çalışan anne babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceğiz. Çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbî imkanları ailelerimizin istifadesine sunmayı da önemsiyoruz. Bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de inşallah yıl boyunca ailelerimizle paylaşacağız.

’’Sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle eski köye yeni adetlerin geldiğini görüyoruz...’’

Peygamber efendimiz aile kurarken bizlere ‘’En bereketli nikah külfeti en az olandır’’ buyuruyor. Dolayısıyla nikah merasimlerinin sade, gösteriş ve aşırılıktan uzak olması Efendimiz tarafından bize tavsiye ve telkin ediliyor. Ancak son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor. Özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle eski köye yeni adetlerin geldiğini görüyoruz. Öyle talepler öyle listeler öne sürülüyor ki açık söylüyorum gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor, ürküyor, çekiniyor, daha yolun başındayken umutları kırılıyor. Evlenenler ise ödemesi en az 4-5 yıl süren ağır faturalarla kaşılaşıyor.

İster kız tarafı ister erkek tarafı olsun her kim bunu zorlaştırıyorsa, gençlerin dünya evine girmesini engelliyorsa büyük bir vebal altındadır. Toplumun bilinçlendirilmesi konusunda Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza gerçekten önemli görevler düşmektedir.’’

Kaynak: anka