Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bizim önceliğimiz F16"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi için gittiği ABD dönüşü zirvede konuşulan konular hakında değerlendirmelerde bulundu.

Abone Ol

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi için gittiği ABD dönüşü zirvede konuşulan konular hakında değerlendirmelerde bulundu.

Zirvenin NATO ittifakının birlik ve insicamının sergilenmesi noktasında faydalı  olduğunu belirten Erdoğan, NATO’daki Müttefiklerden terörle mücadele konusunda  samimi dayanışma beklediklerini ve savunma sanayi ticaretinin önündeki kısıtlamaların  kaldırılası gerektiğini vurguladı. NATO müttefikleri arasında artık kısıtlamaları konuşmak istemediğini dile getiren Erdoğan, Ukrayna-Rusya savaşında ilk günden sergilenen dengeli politikanın devam ettiğini ve Ukrayna gibi Rusya Federasyonu'nun da Türkiye’nin komşusu olduğunu ifade etti.

Erdoğan açıklamasının devamında şu hususlara değindi:

"Her iki ülkeyle de çok boyutlu ilişkilerimiz mevcuttur. Savaşa rağmen bunların korunmasına da önem veriyoruz. Daha fazla kan dökülmeden diplomasiye dönülmesi ve müzakere zemini hazırlanması gerektiğine dikkati çektim. Bu doğrultuda İstanbul sürecini devam ettirmeye hazır olduğumuzu vurguladım." 

"Bu hızlı değişim içerisinde güçler özellikle büyük rol oynuyor" 

Uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Dünya süratle bir değişim yaşıyor. Bu hızlı değişim içerisinde güçler özellikle büyük rol oynuyor. Mesela Rusya, Çin ile dayanışma içinde. Bu durum Batı’yı ciddi manada rahatsız ediyor. Batı, Ukrayna’ya gerek parasal, gerekse ayni noktada bütün imkanlarıyla, silah, mühimmat dahil her türlü desteği veriyor. Bütün bu desteklere rağmen şu anda Ukrayna’da bekledikleri neticeyi henüz alabilmiş değiller. Bu noktada en büyük güvenceleri NATO’nun varlığı. NATO büyük bir güç ve onları biraz rahatlatıyor. Bu Batılı ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Amerika’nın yanında Almanya, Fransa, İngiltere gibi Batı ülkeleri yer alıyor. Böylece bu güç takviye oluyor. Bu takviyeye rağmen büyük güç rekabetinde arzu ettikleri neticeyi elde edemeyişleri bu ülkeleri ister istemez belli bir noktaya taşıyor" ifalerini kullandı.

"Tahıl koridorunu biz yeniden açalım"

Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya ile adilane bir iletişim içinde olduğunu belirten Erdoğan, şu hususlara değindi:

"Burada Türkiye olarak bizim konumumuz ise farklı. Biz, hem Rusya hem Ukrayna ile iletişim halindeyiz. Bunu yaparken de mümkün olduğunca adilane yaklaşmanın gayreti içerisindeyiz. Bu durum zaman zaman Rusya’yı da Ukrayna’yı da rahatsız edebiliyor. Ama biz diyoruz ki, “Her ikiniz hem bize komşusunuz, geçmişten bu yana aramızda ciddi münasebetlerimiz var. Örneğin Karadeniz Tahıl Koridorunda adil bir adım attık. Rusya’nın da Ukrayna’nın da taleplerini karşıladık. “Batı’ya bu tahıl koridorundan aldıklarınızdan verin ama bunun yanında Afrika’ya da verin, Türkiye olarak siz de alın” dediler. Biz de bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Şimdi diyoruz ki; tahıl koridorunu biz yeniden açalım. Şimdi bunun görüşmelerini hem Rusya hem Ukrayna’yla yapıyoruz. Henüz bu konuda bir netice alamadık." 

"Terörle mücadele konusunda NATO’dan henüz netice alabilmiş değiliz"

Türkiye NATO ilişkileri hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin NATO'ya fayda sağladığını ancak terörle mücadele konusunda NATO'dan yeterli desteği alamadığını ifade etti ve şunları ekledi:  

"Bir fayda-maliyet analizinde Türkiye olarak biz mütekabiliyet ilkesine aykırı bir konuma düşmedik. Sadece terörle mücadelede NATO’yu duruma müdahale etme noktasında henüz netice alabilmiş değiliz. Bundan rahatsız olduğumuzu da Sayın Stoltenberg’e de defalarca ifade ettim. Mesela terörle mücadelede ülkemizin, dolayısıyla NATO’nun sınırlarının korunması ve tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında çoğu zaman yalnız bırakıldık. Bunlar çok olumlu bir tablo olarak karşımıza çıkmıyor. Diğer taraftan Almanya’yla bizim şu anda Akkuyu Nükleer Santrali için gelmesi gereken türbinlerin Alman gümrüğünde bekliyor olması gibi bir sıkıntımız var. Bu, bizi ciddi manada rahatsız etmiştir. Bunu Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a ikili görüşmemde tekrar hatırlattım. Gerek Eurofighter Typhoon uçak alım talebimizin karşılanmaması, gerek türbin konusu, gerekse bizim firkateynlerimizde kullanılan bazı makinelerin alınması hususunda ortaya çıkan sıkıntıları aşmamız gerekiyor. Gelişmeleri takip edeceğiz." 

lkemizden bir ismin NATO Genel Sekreter Yardımcısı olması NATO’YA güç katar" 

Türkiye’den bir ismin de NATO Genel Sekreter Yardımcısı olmasının NATO için önemli olacağını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz NATO’nun en önemli ülkelerinden biriyiz. İttifakın bir arada olması ve etkinliğini muhafaza etmesi için çok değerli katkılar sunuyoruz. Genel Sekreterlik yapılanmasında Türkiye’nin de böylesi bir makamda temsil edilmesi olağandır.  Biz ülkemizden bir ismin Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirilmesini sadece ülkemizin o makamda temsil edilmesi için değil, bu nazik dönemlerde NATO’ya büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz için de istiyoruz."

"Bizim önceliğimiz F16, netice alabilmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz"

F35 ve F16 konularına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiyenin önceliğinin F16 olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bizim burada önceliğimiz F-16 talebimizin karşılanması.  Son görüşmede ABD Başkanı Biden “3-4 hafta içerisinde F-16 sorununu çözeceğim” dedi. Bizim için bu noktada önemli olan F-16 konusudur. Bu uçakların ve parçalarının bize gelmesi halinde zaten bizim şu anda teknik kadrolarımız yeterlidir. Bu alanda bütün atölyelerimiz F-16 modernizasyonu konusunda çok çok başarılı.  Bu süreci gerek biz, gerek ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız yakından takip ediyor ve kısa sürede netice alabilmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

"Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nde olumlu görüşmeler yaptık"

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nde Çin ve Rusya ile olumlu görüşmeler yaptıklarını belirten Erdoğan, "Türkiye'nin denge politikası yürüttüğünü" ifade ederek şöyle konuştu: "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısından sonra Çine bir ziyaret olabilir. Suriye ile ilişkilerde Beşşar Esed'e davet yapıldı ve barışın sağlanması gerekiyor. ABD ve İran'ın süreci desteklemesi gerekiyor. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımın da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz'' dedi.

"Biz Suriye’de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz"

Suriye ile ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında açıklamalarda bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz Suriye’de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Görevi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a verdim. Dışişleri Bakanım da şu anda muhataplarıyla görüşmek suretiyle işin bütün yol haritasını belirleyecekler. Ona göre de inşallah adımı atacağız. Biz Suriye’de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz. Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız. ABD ve İran’ın da bu müspet gelişmelerden memnuniyet duyması ve çekilen onca acının son bulması için süreci desteklemesi gerekir. Biz komşumuzdaki yangını söndürmek için yıllardır çaba sarf ediyoruz. Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız. Biz Suriye’de barış istiyoruz ve barışın yanında olan herkesi de bu tarihi çağrımıza desteğe bekliyoruz."

 "Irak'ta Savunma Bakanlığı ve İstihbarat ile iyi bir ilişkimiz var"

 Irak'ta PKK ile mücadelede somut adımlar atıldığını ve Erbil yönetimi ile işbirliğinin memnuniyet verici olduğunu dile getiren Erdoğan, Irak'ta hem Savunma Bakanlığıyla hem de istihbarat örgütleriyle iyi bir ilişki içinde olduklarını vurguladı.

"Terör örgütleri ile Türkiye gibi bir müttefiki terazinin iki kefesine koyma düşüncesi bile sakat bir yaklaşımdır”

Terör konusan da dikkati çeken Cumhurbaşkanı, şu ifadeleri kullandı:

"FETÖ'yle şöyle hesap var, böyle hesap var, bu konulara girmedik. Şu anda zaten FETÖ ortada yok. Ne olduğu belli değil. Bir de üç buçuk ay sonra ABD’de bir seçim var. Bizim ajandamızda da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu var. Genel Kurul'da da dünya ne konuşuyor? Bunları göreceğiz. Biz de orada mesajlarımızı tekrar vereceğiz. İnşallah bu mesajlarla birlikte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan hayırlı neticeleri elde ederiz diye düşünüyorum. Terör örgütleri ile Türkiye gibi bir müttefiki terazinin iki kefesine koyma düşüncesi bile baştan sakat bir yaklaşımdır. FETÖ, PKK gibi kuklalara desteğin, onları öyle ya da böyle kullanmanın bir bahanesi olamaz. FETÖ de PKK da komşunun tarlasına zarar vermek için ekilen zararlı otlara benzer. Komşunuz onlarla mücadelenin bir yolunu muhakkak bulur, tarlasından o zararlı otları temizler, ama o tohumlar bir şekilde sizin arazinize de sıçrar ve emin olun size de zarar verir. Yıllardır terörün bumerang özelliğini vurguluyorum. Çeşitli vesilelerle haklılığımız zaman içerisinde ortaya çıktı".

"Tarihin doğru tarafında durmak isteyenlerin yapması gereken, Filistin’i devlet olarak tanımaktır"

Filistin konusu ve Fransa'da hükümet çalışmalarına da değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı olarak şu anda kim hükümeti kiminle kuracak bunun kararını Fransa Cumhurbaşkanı Macron verecek. Şu anda koalisyon güçleri hangileriyse bunların hepsi de parlamentoda gereken çalışmaları yapacaklar ve bu konuda da nihai söz Macron'a ait. Diğer yandan tarihin doğru tarafında durmak isteyenlerin yapması gereken, Filistin’i devlet olarak tanımaktır. Hakkaniyetli, adaletli yaklaşım bunu gerektirir. Avrupa’da zaten Filistin’in haklılığının ve Filistin Devleti’nin tanınması sürecinin fitili ateşlenmiştir. En son İspanya’nın, Norveç’in, İrlanda’nın, Slovenya’nın aldıkları isabetli kararlar o kapıyı aralamıştır. Fransa’nın böylesi bir karar alması bizi memnun eder. Filistin’i tanıma kararı dünya barışına, huzura katkı sağlar. Bugün itibariyle Filistin’i devlet olarak tanımayan bütün ülkeler, vakit geçirmeden bu doğru kararı almalıdır. Hem bölgesel hem küresel barışın yolu, 1967 sınırlarında iki devletli çözümden geçmektedir."

"Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz"

Azerbaycan-Ermenistan sorunu ile ilgili değerlendirmede de bulunan Erdoğan, "Paşinyan'a her şeyi söyledik. Artık bütün yelkenleri barışa açmamız lazım. Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz. Bu barışı Türkiye olarak yürekten destekliyoruz. Zengezur Koridoru’nun açılması da bu barış anlaşmasını taçlandıracak ve tamamlayacak adımdır. Azerbaycan’ın da Ermenistan’ın da Türkiye’nin de bölgedeki diğer ülkelerin de refah ve huzuruna bu adımlar olumlu katkı sağlar. Bu kadar olumlu yönü bulunan kararların geciktirilmeden alınması ve gereğinin yapılmasını arzu ederiz. Bölgeden olumlu sinyaller geliyor, bunların müjdeli haberlere dönüşmesini temenni ediyoruz. Türkiye-İran münasebetlerini çok daha farklı bir noktaya taşıyalım istiyoruz. Zengezur Koridoru özellikle Azerbaycan, Ermenistan ve İran herkesin çıkarına olacak stratejik koridordur ve bu koridor devreye girdiği anda İran da rahatlayacak, Azerbaycan da rahatlayacak. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev için o koridor çok önemli. İnşallah oradaki raylı sistem devreye girdiği anda burada Azerbaycan çok çok rahatlayacak" diye konuştu

" Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız"

Üçüncü dünya savaşı ihtimalini değerlendiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Dünyayı bundan önce savaşa sürükleyen gerekçeleri ve alınmayan önlemleri düşündüğümüzde bugün o hatalara düşmemeye özen göstermenin gerektiği ortadadır. Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız. Attığımız her adımı gerilim değil barış için atmalı, planlarımızı barışı sağlamak ve kalıcı hale getirmek üzere yapmalıyız. Bütün ülkelerin gerilim değil, barış ve huzur iklimini inşa edecek çabaları hayata geçirmesi gerekiyor."