(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bu yıl büyük oranda depremin yaralarını saracağız. 2026’ya geldiğimizde bütçemizde yeni bir alan oluşmuş olacak. Bu alanı da iki amaçla kullanmak istiyoruz; birincisi sosyal refahı destekleme, ikincisi reel ekonomiyi, üretimi destekleme" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet  Yılmaz, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 4’üncü Tarım Orman Şurası kapsamında Ankara’da düzenlediği “Kırsalda Sürdürülebilir Yaşam Atölyesi” programına katıldı. Burada konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, şunları söyledi:

“Bölgemizde ve dünyada son yıllarda yaşanan gelişmelere bakıldığında, tarım ve gıdanın ne kadar kritik olduğunu anlıyoruz. Örneğin; pandemi dönemi boyunca uluslararası çatışmalar, göçler, doğal afetler... Biz tüm bunlara ‘yeni normal’ adını verdik. ‘Yeni normal’ en çok da gıda sektörünü etkiledi. Bugünlerde çözüm arayışları sıklaşan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlarında dünya bir de tahıl kriziyle yüzleşti.

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı trafik kazasında yaralandı CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı trafik kazasında yaralandı

"‘Yeni normal’de ne üretimden vazgeçtik, ne de herhangi bir ürünün yokluğunu yaşadık"

Küresel iklim değişikliği sebebiyle son 50 yılda doğal afetlerde meydana gelen artış 5 kat. Son 22 yılda nüfusumuzun yüzde 30, turist sayımızın 5 kat artması ve 2 yıl önce yaşadığımız asrın afeti... Bütün bunlar dünyadaki farklı ülkelerin kaldıramayacağı bu ağır yük, Türkiye tarafından omuzlandı ve belli bir aşamaya getirildi. ‘Yeni normal’ adını verdiğimiz bu tabloda ne üretimden vazgeçtik, ne de herhangi bir ürünün yokluğunu yaşadık.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise tarım alanında gerçekleştirilen politikalardan bahsederek, şöyle konuştu:

“Makro politikalar ile bütüncül politikalar, sektörel ve mikro politiklarla bütünleşmedikleri sürece eksik kalırlar. Bu anlamda bugün orta vadeli programlarımızla hayata geçirdiğimiz makro politikaların en önemli sektörel bileşenlerinden birinin tarım ve kırsal kalkınma olduğunu ifade etmek isterim. Dolayısıyla bu şurayı çok önemli görüyoruz.

Bu şurayı sadece bir toplantılar zinciri olarak değil, Türkiye’nin kırsal kalkınma vizyonunu inşa eden büyük bir ortak akıl hareketi olarak görüyorum. Cumhurbaşkanımızın bu sürece verdiği güçlü destek; kırsal kalkınmanın bir tercih değil, bir devlet politikası olarak ele alındığının en büyük göstergesidir.

"Tarım ve kırsal kalkınmayı, modası hiçbir zaman geçmeyecek bir alan olarak görüyoruz"

Tarım ve kırsal kalkınmayı, gıdayı stratejik bir alan olarak, modası hiçbir zaman geçmeyecek bir alan olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu alana köklü, uzun vadeli politikalarla yaklaşmak durumundayız. Geçmişteki kalkınma tarihimize baktığımızda şöyle bir hata yapıldığını görüyoruz; bir dönem tarım sanki eski toplumların sektörüymüş gibi bir bakış açısı hakim olmuş. Bu, hiçbir şekilde doğru değil. Tam aksine, dünyadaki kalkınmaya baktığımız zaman sanayi devriminden önce tarım devrimi olmuştur. Tarım devrimini başaran toplumlar sanayi devrimini gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla tarımdaki gelişme seviyesi, bir toplumun kalkınma seviyesini de ortaya koyar. Bir taraftan da gıda arz güvenliğini tarımla teminat altına aldığımızı vurgulamak istiyorum. Özellikle son dönemlerde iklim değişikliği, tedarik zincirlerinde kırılmalar, dünya nüfusunun geldiği nokta, afetler, birçok unsurla birlikte gıda arz güvenliğinin çok önemli olduğunu görüyoruz.

Bu yıl büyük oranda depremin yaralarını saracağız. 2026’ya geldiğimizde bütçemizde yeni bir alan oluşmuş olacak. Bu alanı da iki amaçla kullanmak istiyoruz; birincisi sosyal refahı destekleme, ikincisi reel ekonomiyi, üretimi destekleme.

"Türkiye, tarımsal üretimde son derece önemli bir konumdadır"

Tarım alanında 2023 yılında tarımsal hasılamızın 68,5 milyar dolara ulaştığını görüyoruz ve bu hasıla değeriyle üretim açısından Avrupa’da 1’inci, dünyada 9’uncu sıradayız. Türkiye, tarımsal üretimde son derece önemli bir konumdadır. Son 22 yılda gıda ve tarım ürünlerinde 107 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdik. Türkiye maalesef cari açık veren bir ülke. Bunu geçtiğimiz yıl 0,7 civarına indirdiğimizi tahmin ediyoruz. Tarımda fazlamız var. Dünyada sebze üretiminde 4’üncü, meyve üretiminde ise 6’ncı sıradayız.

"Sorunların bittiği bir dünya hiçbir zaman olmayacak"

Sorunların bittiği bir dünya hiçbir zaman olmayacak. Önemli olan, basit sorunları çözüp, daha karmaşık sorunlarla uğraşır bir konuma yükselmekti. Kalkınma dediğimiz sürecin de özü budur zaten. Dolayısıyla kırsal alanda biz bu süreç içindeyiz. Tarımsal verimlilikteki her artış, ekonominin genelinde de bereket demek, ekonomik büyüme demek."

"Biz su zengini bir ülke değiliz"

Yılmaz, neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan su sorununa ilişkin olarak, "Biz su zengini bir ülke değiliz. Bunun farkında olarak geleceğimizi planlamamız lazım. İklim değişikliği ve küresel ısınmayla birlikte, burada karşılaşabileceğimiz riskleri şimdiden görüp, çok ciddi tedbirlerle yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Burada da en kritik husus; suyun verimli kullanımı. İstatistiklere göre, Türkiye’de kullanılan suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin genel anlamda su verimliliğini sağlaması tarımsal su verimliliğinden geçiyor. Bunu mutlaka başarmak durumundayız" dedi.

Kaynak: anka