Akçadağ Ziraat Odası’nda onlarca çiftçiyle bir araya gelen Malatya Ziraat Odası Başkanı Yunus Kılınç, basın açıklaması yaptı. Başkan Kılınç, işçilik, mazot, gübre gibi ana gider kalemleri karşısında düşen kayısı fiyatına sert sözlerle eleştirdi. Kılınç,
“Benim çiftçime 80 lirayı reva gören insanlara buradan sesleniyorum: Sabrımızı taşıtmayın, taşırmayın. Bu ülkede isyan koparsa çiftçiden kopar.”
dedi.
Türkiye’de her şeyin fiyatı kat kat arterken kayısının 2023 yılı fiyatının altına düşmesinin çiftçinin sabrını zorladığını belirten Kılınç, Malatya’nın dünyada rakibi olmayan bir ürün üretirken içinde düştüğü durumu içler acısı olarak nitelendirdi.
ÇİFTÇİDEN KURU ALIP, NEMLENDİRİP SATMIŞLAR!
Başkan Kılınç, dünyada 5 milyon ton kayısının üretildiğini, Türkiye’nin 750 bin tonuyla birinci olduğuna ve bunun da 650 bin tonunun Malatya’dan çıktığına dikkat çekti. Kılınç, dünya kuru kayısının yüzde 85’nin Malatya çiftçisinin elinden çıktığını belirterek, şöyle devam etti:
“Ünümüze sahip çıkılmıyor. Bakın yıllardır Toprak Mahsulleri Ofisi, şu ürünü alıyor, şunu alıyor. Fındığı alıyor, tahılı alıyor, inciri alıyor, niçin kayısı almıyor diye fevvaren ettik ve en sonunda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım listesine kayısı zor bela koydurduk. Akabinde devletimiz Malatya’mıza 11 bin tonluk lisanslı kayısı alım deposu yaptı. Bu depolar yapıldığı günden beri, listeye alındığımız günden beri sadece 2020 yılında Dr. Bekir Pakdemirli bakanımızın döneminde bir taban fiyat açıklandı; 21 lira ve 23 lira olarak. Ama 1 kilogram kayısı dahi TMO tarafından lisanlı depolardan alınmadı. Neden alınmadı, bu ticaretçi, ihracatçı doymak bilmeyen insanlar oraya malı kaptırmadı. 30 liraya kadar fiyat verdi. Bu çiftçinin elindeki kupkuru malı alarak, nemlendirerek yüzde 30 da arttırarak bunu ranta çevirdiler. Öğünden bu yana ne TMO alıp yaptı ne de depolarımız.”
“BU ÜLKEDE İSYAN KOPARSA ÇİFTÇİDEN KOPAR”
Malatya üreticisi olarak başta küresel ısınma olmak üzere olumsuz etkilendiklerini ifade eden Kılınç,
“Çok zorluk yaşıyoruz. Suda sıkıntı yaşıyoruz, ilaçlamalarda sıkıntı yaşıyoruz, afetlerle karşı karşıya kalıyoruz. Yetmedi 6 Şubat depreminde şehrimizi kaybediyoruz ve bugün toplamış olduğumuz kayısılarımızı götürüp saç olan konteynerlerin içinde saklıyoruz. Peki bu lisanslı depolar neye yarıyor? Neiçin yaptı devlet bunu? Çiftçi için mi yaptı, Ticaret Borsası için mi? Alım yapmıyor Toprak Mahsulleri Ofisi. Yapmıyor, değil açık konuşuyorum. Aldırtmıyorlar, aldırtmıyorlar. Siyasetçilerimize sesleniyoruz. Eğer vicdanınız varsa 6 milletvekilimiz, 6’sı da sayın Cumhurbaşkanımızın huzuruna çıksın. Desin ki; ‘Biz aft yaşadık, şehrimizi kaybettik. Biz kayısı koyacak yer bulamıyoruz. Sıcak konteynerlerde bu kayısıların hepsi bozulacak. Hepsi çöpe gidecek. Ondan sonrada Malatya çiftçisi kayısısını çöpe atarken vatan haini ilan edilecekler. Nerde, ne zaman sahip çıkılacak bize? Bugün 4 tane ticaretçinin, 4 tane ihracatçının elinde çocuk oyuncağı olmuş bu üretici. Temmuz’un, ağustosun sıcağı sırtında geçiyor, maliyetlerin altından çıkamıyor. Bir işçi yevmiyesi geçen yıl 500 liraya mal olurken bu yıl 1000 liraya mal oluyor. Ama geçen yıl 180 lira hatta 200 liraya sattığımız kayısıya utanmadan 80 lira teklif ediyorlar. Bu çiftçi ne yapsın? Üretmesin mi? Terk mi etsin? 11 milyon kayısı ağacını söksün atsın mı? Ne yapmak istiyorlar? Kim sahip çıkacak? Herkes lafta. Biz hangi günleri özledik, biliyor musunuz? O maliyecilerin bakkal esnafına gelip ‘sen bu domatesi halden 10 liraya 10 kuruşa almışsın, 12 kuruştan fazlaya satamazsın, sana ceza yazarım’ dedikleri günleri bugün arar olmuşuz. Nerde denetim? Niye denetlenmiyor? Bugün benim kayısım Avrupa’da 20 Avroya tüketici alıyor. 20 avro 660 lira. Bugün Ankara İstanbul’a gittiğinde 1 kilo kuru kayısının 500-600 lira. Malatya’daki kayısı ticaretinin elindeki 300 lira, 350 lira. Benim çiftçime 80 lirayı reva gören insanlara buradan sesleniyorum: Sabrımızı taşıtmayın, taşırmayın. Bu ülkede isyan koparsa çiftçiden kopar." dedi.