Zülfikar DOĞAN
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilen 2018 seçimlerinin ardından yayınlanan 1 No’lu Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı değiştirildi. Kararnamede, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde farklı alanlarda faaliyet gösterecek özel ofisler yanında ‘politika kurulları’ oluşturulması yer aldı. Kurullarda görevlendirilecek kişilere, memur maaş katsayının 100.000 ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık ödeniyor. İşin özelliğine göre bu tutarın artırılacağı öngörülüyor.
2018’de Cumhurbaşkanlığı çatısı altında oluşturulan politika kurullarının sayısı 9 idi. O dönemde bu kurullara ilk olarak 76 kişi atanmıştı. Eski AKP’li vekiller, iktidara yakın bazı gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, asker-sivil bürokratlar, Cumhurbaşkanı danışmanlarının atandığı kurul üyelerine o dönemde memur maaş katsayısına göre ödenen aylık 11 bin 794 TL idi.
7 yılda üye sayısı ikiye, maaşlar 10’a katlandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta 10 ayrı politika kuruluna 140 üye atadı. 2018’deki ilk atamalarda kurul üyesi olan Orhan Gencebay, Yiğit Bulut gibi bazı isimler, Cumhurbaşkanı danışmanları yeni atamalarda yine kurullarda görev aldı. CHS ile geçilen yeni rejimde bakanlık sayısı ve bürokrasinin azalması, yönetim ve karar süreçlerinin hızlanması, kamu yönetiminin hantallıktan uzaklaşması önemli iddialardı. Oysa 16 bakanlıkla benzer alanlarda faaliyet yürüten 10 politika kurulu yanında, yatırım ve finanstan dijital dönüşüme, insan kaynaklarından siber güvenliğe kadar, özel bütçe ve tüzel kişiliğe sahip çok sayıda özel Cumhurbaşkanlığı ‘ofisi’ kuruldu. Politika kurulları, idari-mali özerkliğe sahip özel ofisler ile bakanlıklara paralel bürokrasi, görev alanlarının mükerrerliği ve kurumsal yapılanma söz konusu.
Kısa süre önce kurulan Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu ile sayısı 10’a çıkan politika kurullarının yanı sıra kurullara atanan üye sayısı da 2018’de 76 iken geçen hafta 140’a yükseldi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 6 Ocak 2025 tarihli genelgesine göre 1 Ocak-30 Haziran 2025 arasında uygulanacak memur aylık katsayısı 1,012556. Bu katsayının 100.000 ile çarpılması sonucu politika kurullarına atanan üyelere ödenecek en düşük aylık 2018’e göre yaklaşık 10 kat artışla 101 bin 255 TL. Atanan 140 üye diğer kurumlardan, üniversitelerden, şirketlerden elde ettiği maaş ve gelirleri almaya devam edecek.
19 Mart faturası kabarıyor, yabancı kaçışı hızlanıyor
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinden başlatılan siyasi operasyonlar ve buna tepki olarak ortaya çıkan protestoların, kitlesel gözaltı ve tutuklamalarla peş peşe açılan davaların siyasal-yargısal boyutunun ekonomiye faturası da giderek ağırlaşıyor.
19 Mart operasyonlarının ardından başlayan sıcak para kaçışıyla yabancıların portföy yatırımlarındaki satışları sonrasında bir haftada 4 milyar dolara varan yabancı sermaye çıkışı yaşandı. Operasyonları izleyen 21-28 Mart haftasında da yabancı portföy yatırımlarındaki çözülme ve sıcak para kaçışı devam etti. Merkez Bankası verilerine göre yabancıların Türk menkul kıymetleri, hisse senedi, DİBS ve tahvillere yaptıkları yatırımların piyasa değeri iki haftada 11 milyar 756 milyon dolar azalarak 45,6 milyar dolara indi. Merkez Bankası’nın 19 Mart sonrası iki haftalık rezerv kaybı ise 43 milyar dolara yaklaştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Merkez Bankası rezervinin olası krizlere ve şoklara karşı tampon amaçlı olduğunu dile getirse de iki haftada 43 milyar dolarlık rezerv kaybının nedeni dış kaynaklı bir kriz ya da şok değil. Aksine iktidarın içeride yürüttüğü, siyasilerin yanı sıra yüzlerce üniversiteli gencin hapse atıldığı bir siyasi operasyonun faturası. Üstelik bu fatura içeride ve dışarıda oluşan tepkiler ve kaygılarla her geçen gün kabarıyor. Yabancı sıcak para çıkışları, portföy satışları ve Merkez Bankası rezervlerindeki erimenin iki haftalık maliyeti 50 milyar dolara yaklaşıyor. Şimdi faturayı hafifletmek için mahkemeler art arda tahliye kararları verse de 19 Mart öncesine dönüş ve zar zor sağlanan güveni geri getirmek güç görünüyor.
Faizde kritik viraj 17 Nisan
Döviz, kur, sıcak para ve yabancı yatırımlarındaki maliyetin yanı sıra 19 Mart operasyonlarının bir başka negatif etkisi faizlere yansıdı. İki yıl boyunca yüksek faiz politikasıyla ağır bedeller ödenerek yürütülen enflasyonla mücadele programında, son 4 aydan bu yana faiz indirimi sürecine geçilmişti. Ancak 19 Mart operasyonlarının piyasalardaki şok dalgası ekonomi yönetimini tekrar faiz silahına sarılmaya mecbur etti.
Bu hafta 17 Nisan’da yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı iç ve dış piyasalara verilecek mesaj açısından kritik hale geldi. 19 Mart öncesi nisanda da faiz indirimi beklentisi ağırlıktayken operasyon sonrası bu beklenti tersine döndü. Dolayısıyla PPK’nın 17 Nisan’da faiz indirme ihtimali düşük görülüyor. Politika faizinin yüzde 42,5’ta sabit tutulup hazirana toplantısına kadar faize dokunulmaması öne çıkan beklenti. Eldeki son seçenek ise 19 Mart sonrası oluşan siyasi, hukuki, ekonomik güvensizlik atmosferini ve kötüleşen beklentileri aşmak için 100-150 puanlık faiz artışına gidilmesi. Şimşek ve ekibi bu açıdan oldukça kritik bir virajda.