Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı taklit-tağşiş ürünler listesi, gıda güvenliği konusunda ciddi bir tartışma başlattı. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, listede yer alan 463 ürünün çoğunun tüketildiğine dikkat çekerek, hala raflarda bulunma ihtimali olan sağlığa zararlı ürünler konusunda kamuoyunu uyardı. Toprak, “Bizim okuduğumuz o 86 sayfalık listede sadece firmaları ve numunenin alım tarihini biliyoruz. Şu anda hala rafta olan ürünler var mı, bunu bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Tarım ve Orman Bakanlığı, geçen günlerde taklit-tağşiş yapılan ve sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesini yayımladı. 2022 yılından bu yana açıklanan tek listede ise kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş ve değiştirilmiş 56 farklı ürün tespit edilirken taklit-tağşiş yapıldığı kesinleşmiş 463 farklı ürün yer aldı.
Listede en çok baharatlar, et ile süt ve süt ürünleri gruplarındaki zararlı içerikler dikkat çekerken TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, listeye ilişkin konuştu. Toprak, caydırıcı cezaların uygulanmadığını belirtirken sağlığa zararlı ürünlere ve bu ürünlerin halen raflarda olabileceğine ilişkin şeffaf bilgilendirme yapılmadığına dikkat çekti.
“Üçüncüyü yaptığı zaman firmanın kapatılması gerekiyor”
Taklit ve tağşiş ürünlerin listelerini uzun aralıklarla açıklanmasının belirli bazı sorunları da beraberinde getirdiğini ifade eden Toprak, caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“31 ay oldu. Daha ondan 18 ay önceydi. Yani aslında çok uzun zamanda sadece iki liste yayınlandı. 460’ın üzerinde üründe problem olduğunu gözlemledik. 2022’nin Mart’ından bu yana yayımlanmıyordu. Sayın Bakan yeni bir sayfa açtıklarını, gıda güvenliğine dair bekleme yapılmayacağını direkt sonuçlara ulaşıldığı anda anlık paylaşımlarda bir site üzerinden bulunabileceğini söylüyor. Bunu çok olumlu bir durum olarak görüyoruz. Anlık olarak sitede yayınlanması şeffaflık açısından da yurttaşın doğru hızlı bilgilendirilmesi açısından da önemli. Bu kadar uzun süreden sonra yayınlanması bir takım handikaplara da yol açtı. Bir takım firmalarda el değiştirmeleri, ondan kaynaklanan işin zedelenmesi gibi bir sürü problemle de karşı karşıya kaldık. Bundan önceki hisselerde de belli olduğu gibi et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, zeytinyağları, bal gibi ve alkollü içkiler gibi birçok şeyde aslında taklit ve tağşişin devam ettiğini gördük. Aslında birçok firmayla tekrar ettiğini de gördük. Biz diyorduk ki sadece bu ifşalar yetmez. Cezai yaptırımlar arttırılmalı. İnsanlar bu cezayı ödüyor ve kaldığı yerden devam ediyor. Bunlar arttırılmalı diyorduk, hapis cezası, meslekten men gelmeli diyorduk. Bunlar geldi ama ifşa liseleri durmuşlar. Bizim aklımızdaki makul soru da şu oluyordu. Cezalar artırıldı, ifşalar rafa mı kalktı? Anlık olması da şu anlamda önemli. Birinci kez yakalandı ve bir ceza yedi. İkinci kez aynı üründe aynı hileyi yaptığı zaman cezai iki katına çıktı. Üçüncüyü yaptığı zaman artık savcılığa suç duyurusunda bulunup firmanın kapatılması gerekiyor.”
“Uygunsuz ürününün ve işletmenin kaç tanesi savcılığa suç duyurusunda bulundu?”
Açıklanan verilerin eksik olduğunu ve daha detaylı testlerin yapılması gerektiğini söyleyen Toprak, tespit edilen firmalara cezai işlem uygulanıp uygulanmadığını sorarak şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Bakan şu açıklamada yaptı. ‘Yılbaşından bu yana 940 bin denetim yaptık ve bu denetimlerde de 16 bin uygunsuz ürünü saptadık’ dedi. Ama bu 16 bin uygunsuz ürünün kaçı gıda güvenliğiyle alakalı? Bunun hakkında maalesef net bir bilgimiz yok. Biz şunu da talep ediyoruz. Sadece laboratuvar sonuçları sonucu hileli olduğu anlaşılan ürünleri değil, yüksek miktarda pestisit kalıntısı olan ürünleri, mikrotoksin oranı yüksek olan ürünleri, ilgili mevzuatlara göre olmaması gereken veya fazla miktarda mikroorganizma barındıran ürünlerin de bu ifşa listeleri içerisinde mutlaka yer alması gerekiyor. Bakanlık bu 16 bin uygunsuz ürününün ve işletmenin kaç tanesi savcılığa suç duyurusunda bulundu? Bu bulunduğu suçu savunduğu firmalar isimleri neler? Maalesef bunlar hakkında da bilgi yok. Şeffaflık açısından bunların da mutlaka dile getirilmesi gerekiyor.”
“Yurttaşın kısabileceği tek şey gıda”
Taklit ve tağşişi ürünlerin önüne geçilebilmesi için gelirde adalet ve denetim vurgusu tapan Toprak, şunları kaydetti:
“Taklit ve tağşişin önüne geçilebilmesi için iki yol var. Bir tanesi, yurttaşın alım gücünü artırmamız gerekiyor. Biz gıda enflasyonunu düşürmeniz gerekiyor. Çünkü maalesef ki bir arz talep meselesi. Asgari ücret 17 bin lira. Açlık sınırı 21 binin üzerine çıktı. Yoksulluk sınırı, 62-63 binin üzerine çıktı. Dolayısıyla her dört kişilik ailenin dört çalışsa dahi yoksul diyebileceğimiz bir durumdayız. Barınmada artışlar var. Ulaşımda, ısınmaya da ciddi anlamda bütçe ayrılıyor. Dolayısıyla yurttaşın kısabileceği tek şey gıda. Dolayısıyla bu türlü kriminal insanların ürettiği ürünlere mecburen kendisinin ve çocuğunun nefsini kırmak için bunlara yöneliyor. O yüzden alım gücü arttırmalı. İkincisi… Denetimleri düzgün bir şekilde, etkin bir şekilde yapılması lazım. Yaklaşık 7 bin 800 gıda kontrol görevlisiyle yılda ortalama 1 milyon 330 bin kez denetliyoruz diyor Sayın Bakan. Ama bunu ortalamaya vurduğumuzda zaman yılda iki kere bile bir denetleme olmamış oluyor. Yılda yaptığınız ortama bir denetimle ne gıda güvenliğini ne halk sağlığını sağlayamazsınız. O yüzden mutlaka sayıları arttırılmalı. Başta gıda mühendisi olmak üzere gıda kontrol görevlisi sayısı mutlaka arttırılmalı ve denetimler etkin bir şekilde yapılmalı.”
“Şu anda biz tüketiyor muyuz, tüketmiyor muyuz?”
Sağlığa zararlı ürünlere ilişkin detaylı bilgi, marka ve firma isimlerinin verilmesi gerektiğinin altını çizen toprak, taklit ve tağşiş ürünlerin haşa raflarda olma riski olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Sayın Bakan diyor ki yaklaşık 7 bin 800 gıda kontrol ediliyorsa... Sayısal olarak çok güzel veriler. Ama bunların etkinlikleri nitel olarak baktığımızda maalesef aynı şeyleri söyleyemiyoruz. Bunun yapılabilmesi için mutlaka denetimin etkinleştirilmesi gerekiyor. Yurttaşa da şunun söylenmesi lazım. ‘Bu firmayı birinci sefer yakaladık. Bu cezayı kestik. İkincisinde iki kat ceza kestik. Üçüncüde men ettik’ demesi lazım. Ama maalesef ki bizim okuduğumuz o 86 sayfalık 463 ürünün bulunduğu listede sadece firmaları biliyoruz ve numunenin ne zaman aldığını biliyoruz. O ürünlerin büyük bir çoğunluğu zaten tüketildi gitti. Şu anda hala rafta olan var mıdır bilmiyoruz. Olsa bile bunlar toplatılmasıyla veya imhasıyla ilgili herhangi bir şey söylenmiyor. O yüzden bunların mutlaka dile getirilmesi gerekiyor. Bunların mutlaka dile getirilmesi gerekiyor. Son alınan numune hangi üründeydi? Ve o ürün şu anda tüketimde mi? Bunlar geri çağrıldı mı? Toplatıldı mı imha edildi mi? Bakanlık bununla ilgili bir açıklama yapmadığı için bu konuda şeffaf davranmadığı için şu anda biz tüketiyor muyuz, tüketmiyor muyuz? Bunun için net bir şey söylememiz maalesef mümkün değil.”