CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer, ''verileri gizlediği, kararttığı ve kamu görevini kötüye kullandığı'' gerekçesiyle TÜİK yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. "Bilgilerin eksik ve yanıltıcı şekilde sunulması, ekonomik verilerin şeffaf olmamasına neden olmaktadır" diyen CHP'li Taşçıer, " TÜİK Başkanı başta olmak üzere kamu görevini kötüye kullanan, ihmal eden sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer, Ankara Adliyesi'nde TÜİK yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Taşçıer, "TÜİK başkanı başta olmak üzere verileri gizleyen, karartan, halkı yanıltan, enflasyonu yanlış hesaplayan ve milyonlarca kişiyi mağdur eden kişiler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını ve kamu görevini kötüye kullanan, ihmal eden sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını yüce Türk milleti adına talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"22 yılın sonunda AKP tüm Türkiye'yi TÜİKZEDE haline getirdi" diyen Taşçıer, şu açıklamalarda bulundu:
"Çünkü modern demokrasilerde eşine rastlanmayacak şekilde milyonlarca yurttaşımızın emeğinin karşılığını adliye koridorlarında aramak zorundayız. Üzgünüz ama kararlıyız. Çünkü 85 milyonun aklıyla alay edercesine, gözümüzün içine baka baka gerçekleştirilen bir hak gaspıyla karşı karşıyayız. Alın teriyle geçinen emekçinin, sabit gelirlinin ve emeklinin helal kazancının göz göre göre çalındığına şahit oluyoruz. Milyonlarca kişi evine ekmek götürebilmek, sağlık yaşamak, ailesiyle vakit geçirebilmek kısacası insan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmek için ücretlerinin artırılmasını istiyorlar. Ailesine, çocuklarına, torunlarına onurlu bir yaşam bırakmak için haklarını arıyorlar. Bakınız Türkiye’de daha önce de insan yaşamının sudan ucuz olduğu dönemlere şahit olduk. Örneğin; 24 Ocak kararları Bankerzedeleri getirdi. Yolsuzluk ekonomisi Dövizzedeleri getirdi. Rant lobisi Depremzedeleri getirdi. Talan siyaseti Afetzedeleri getirdi. 22 yılın sonunda ise AKP tüm Türkiye'yi TÜİKZEDE haline getirdi. Bugün geldiğimiz noktada açıkladığı enflasyon verileriyle milyonlarca emekli ve çalışanın düşük zam almasına yol açan, asgari ücretliyi ise yok sayan Türkiye İstatistik Kurumu böylece tarihe geçti."
"Asgari olan en düşük ücret, temel ücret haline getirildi"
Meydan meydan gezen Erdoğan’ın dediği gibi hayaldi gerçek oldu. 2002’de, ortalama bir emekli maaşının kişi başına düşen milli servete oranı yüzde 46’ydı. 2024’te bu oran yüzde 27’ye geriledi. Bugün Avrupa’da avro cinsinden Türkiye’den daha düşük emekli aylığına sahip ülke kalmadı. Geldiğimiz noktada 16 milyon emekli yüksek faiz-yüksek enflasyon-düşük emekli maaşından oluşan sefalet formülüne hapsedildi. Öte taraftan adı 'asgari' olan en düşük ücret, 'temel' ücret haline getirildi. Yıllar içinde tüm çalışanların neredeyse yarısı asgari ücrete mahkum edildi. Memur ve memur emeklisinin maaşı da her geçen yıl asgari ücret karşısında eridi. Devlette; liyakate bağlı yönetim esası terkedildi. Şahsım devletini üzmeyen yöneticilerin göreve gelmesiyle milyonlarca emekli, emekçi ve sabit gelirlinin de kaderi belli oldu. Bugün milyonları sefalette buluşturan tablo AKP’nin dayattığı ekonomik düzeninin gayri nizami savaş aparatına dönüşen TÜİK’in eseridir. TÜİK bu senaryoda kendine biçilen role uygun davranmaktadır. Memur ve emekli aylıkları ile ortalama ücret haline gelen asgari ücreti budayarak tüm gelirleri dipte yani sefalette eşitlemek için üstüne düşe vazifeyi tam da şahsım devletinin istediği şekilde yerine getirmektedir."
TÜİK sepet fiyatının 2022 yılından bu yana açıklanmadığını hatırlatan Taşçıer, TÜİK'in veri kararttığını vurguladı. Durumu "tırnakçılık" olarak niteleyen Taşçıer, şöyle devam etti:
"Ülke aynı ülke. Sokak aynı sokak. Pazar aynı pazar, çarşı aynı çarşı. Manav aynı, sebze ve meyve aynı. Kasap aynı et ve tavuk fiyatları etiketlerde yazılı. Yaşadığımız kentlerdeki kiralar emlakçılarda asılı. Taksilerin, dolmuşların, otobüslerin tarifeleri belediyelerde kayıtlı. Doğalgaza, elektriğe yapılan zam gelen faturalarda yazılı. Ancak halkın algıladığı enflasyonla, TÜİK’in açıkladığı farklı. Çünkü TÜİK’in fiyatıyla gerçek fiyat farklı! TÜİK milyonlarca çalışanın refah düzeyini belirleyecek enflasyon sepetini oluştururken hangi maddeleri, ürün ve hizmetleri temel aldığını, sepetteki hangi maddenin nasıl bir fiyat değişikliğine uğradığını 2022’den beri açıklamıyor. Oysa verilerin ayrıntılı açıklanması kamu düzeni açısından vazgeçilmezken, TÜİK yıllardır veri karartarak deyim yerindeyse 'tırnakçılık' yaparak, halkın cebinden parasını biner biner çalıyor. Bu aleni biçimde yapılan bir hırsızlıktır. Biliyorum ki; bir kişi eğer vicdan sahibiyse şu bilgilere “hayır bunlar doğru değildir” diyemez. Bakın Temmuz başında en düşük emekli maaşı 10 bin, en düşük memur emeklisi maaşı 14 bin 741 ve en düşük memur maaşı 32 bin 881 liraydı. Eğer TÜİK madde sepeti ve ortalama madde fiyatlarını yayından kaldırmasaydı bugün tüm ürünlerin aylık fiyatları ve fiyat artışlarını takip edebilecek ve tüm maaş artışlarını etkileyen enflasyonu doğru ölçebilecektik! Dolayısıyla 6 aylık gerçek enflasyonun yüzde 24,73 değil de en az yüzde 41,6 olduğunu görecektik. Böylece en düşük emekli maaşı müjdeler eşliğinde, lütufla 12 bin 500 lira değil de 14 bin 160 lira olacaktı. Yani emeklinin cebinden en az 1.660 lira TÜİK marifetiyle çalınmamış olacaktı. Dahası; TÜİK emeklinin sofrasından daha eve girmeden her ay 166 adet ekmeğe, 17 kilo tavuk etine, 4 kilo kıymaya, 34 kilo şekere ve 26 litre süte el koyamayacaktı. Aslında bugün emeklinin, emekçinin aşına, parasına değil de yaşam hakkına göz koyan bir TÜİK var! Bakın en düşük memur emeklisi maaşı TÜİK cinsinden zamla 17 bin 586 lira oldu. Ama olmamalıyd. Çünkü verileri gizlenmeseydi memur emeklisinin cebinden 3 bin 287 lira hile hurda ile alınmayacak, maaşı da 20 bin 873 lira olacaktı. Gelelim memur maaşlarına! En düşük memur maaşı 39 bin 203 lira oldu değil mi? Oysa 46 bin 531 lira olmalıydı. Böylece memurlar evine 7 bin 328 lira daha fazla ücret götürmeliydi. Oysa TÜİK Yönetim Kurulu, ücretli enflasyonunu hesaplayacak kabiliyete sahip olmasına rağmen bu hesabı yapmayarak, ülkemizde yaşayan tüm işçiler, memurlar ve emeklileri bilerek ve isteyerek zarara uğratmaktadır.''
"Sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını talep ediyoruz"
Taşçıer, " TÜİK veri karartarak sadece resmi belgede sahtecilik yapmıyor. Aynı zamanda eli milyonların cebine girdiği için aslında hırsızlık da yapıyor" diyerek, sözlerin şöyle tamamladı:
"Bakın karşınızdaki insanın cebinden resmi belgede sahtecilik yaparak para çalarsanız TCK’daki karşılığı 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, TÜİK Yönetim Kurulu, TCK 257. maddede yer alan görevin kötüye kullanılması suçunu işlemektedir. Bilgilerin eksik ve yanıltıcı şekilde sunulması, ekonomik verilerin şeffaf olmamasına neden olmaktadır. TÜİK veri karartarak sadece resmi belgede sahtecilik yapmıyor. Aynı zamanda eli milyonların cebine girdiği için aslında hırsızlık da yapıyor. Adaletsizlik de buradan doğuyor. Gelirde adaletsizlik var. Vergide adaletsizlik var. Emeğin bölüşümünde adaletsizlik var. Ama TÜİK'in yüzü bile kızarmıyor. Çünkü burası şahsım devleti. Şahsım isterse işleyen bir düzen var. Dolayısıyla şahsım iktidarı sebep, TÜİK aparat, yoksulluk ise sonuçtur. İşte bu sebeplerle, TÜİK başkanı başta olmak üzere verileri gizleyen, karartan, halkı yanıltan, enflasyonu yanlış hesaplayan ve milyonlarca kişiyi mağdur eden kişiler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını ve kamu görevini kötüye kullanan, ihmal eden sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını yüce Türk milleti adına talep ediyoruz."