Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015'te düzenlenen terör saldırısında yakınlarını kaybeden aileler, saldırının düzenlendiği yerde yaptırılan 10 Ekim Annelerin Çığlığı Anıtı'nın açılışına geldi. Kars'tan gelen anne Türkan Arpaçay, “Geldim burada balamı aramaya, sormaya. Gören var mı? Buradan bir yiğit geçti. Bir çınar geçti. Balamı gören oldu mu” diye ağıt yaktı.
Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015'te Barış Mitingi'ne katılanlara yönelik yapılan terör saldırının üzerinden 9 yıl geçti. 104 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce insanın yaralı kurtulduğu katliamın 9'uncu yılında, yaşamını yitirenler anısına Ankara Garı önüne, “10 Ekim Annelerinin Çığlığı Anıtı” açıldı. Anıtın açılışına gelen aileler, Ankara Garı önünde kayıplarının yasını tutmaya devam etti.
Ankara'da 10 Ekim 2015’te saat 10.04’te düzenlenen "canlı bomba" saldırısı, İstanbul’dan mitinge katılmak için gelen Büro Emekçileri Sendikası üyesi, 32 yaşındaki Özver Gökhan Arpaçay’ı da yaşamdan kopardı.
Arpaçay’ın Kars'ta yaşayan annesi Türkan Arpaçay, 9 yıl sonra oğlunun katledildiği yerde ağıt yaktı. 10 Ekim Annelerin Çığlığı Anıtı'nın açılışına katılan Türkan Arpaçay, anıtın açılışı için Gar önüne gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşması sırasında göz yaşlarını tutamadı.
Oğlunun fotoğrafının olduğu yere giderek fotoğrafı okşayan Türkan Arpaçay, “Balamı arıyorum. Her gün arıyorum ama hiç bulamıyorum. Geldim burada balamı aramaya, sormaya. Gören var mı? Buradan bir yiğit geçti, bir çınar geçti. Balamı gören oldu mu? Sana bu yakışmazdı balam” diye ağıt yaktı.
Kardeşi için şiir okudu: "Bedenlerin toprağa düştüğü bu yerde, belki bir gün bir anıt yükselecek”
10 Ekim günü İskenderun’dan Ankara’ya miting için gelen ve burada hayatını kaybeden 45 yaşındaki Fevzi Sert’in ağabeyi Muhammet Sert de kardeşi için Ankara Garı önündeydi. Kardeşinin ölümü ardından yazdığı, katıldığı tüm anmalarda ve hakim karşısında okuduğunu söylediği şiiri, 10 Ekim Anıtı önünde okudu. Muhammet Sert’in şiiri şöyle:
“Geldik Ankara’nın garına. Baktık işin oluruna. ‘Barış’ dedik. ‘Kardeşlik’ dedik. ‘Çocuklarımız, torunlarımız ölmesin’ diye el ele tutuştuk, halaylar çektik. Caniler canlı bombayla kıydılar canlara. Parçalandı bedenler. Yüreği yananlar, akan kanlar, giden canlar... Yürekler ateş içinde, kan içinde. Ateş düştüğü yeri yakar. Gözler pınar oldu, kan doldu akar. Giden canlar geri gelmez. Ama bu dava asla bitmez, bitmeyecek. Kerbela’dır bu dava sürecek. Bedenlerin toprağa düştüğü bu yerde, belki bir gün bir anıt yükselecek o anıt sizleri ve barışı sonsuzluğa değin yaşatacak.”