Demişler ki
fakirin;
Cennet hayali,
Umut ekmeğidir.
Kim der ya da demiş,
dünün ağaları, beyleri
Bugünün
Burjuva,
Kapitalist,
Siyasetçileri tabi.
Emekçi, bunlar.
Çiftçi bunlar.
Dün buğdayın, pancarın, fasulyenin.
Buün tütünün
emekçisi, çiftçisi.
Dün ağanın marabası,
bugün bankaların, kapitalistin.
Tam efendisi olacaktı ki kendinin
evinin, ocağının..
Kara çula oturtuldu.
Oturdu.
Farkında mı?
Ah keşke olaydı!
Çul uyandı!
O uyanmadı, uyanamadı.
Kiraya çıktı.
Kendi toprağında, evinde ocağında.
Konuştuğunda.
Saraydayım diyordu.
Çok katlı gecekonduda.
Modern maraba.
Kendince terfi etmişti!
Çağ atlamıştı!
Tarlada traktör.
Altında araba ikinci el.
Ford, Reno, Doblo, Caddy.
İtalyan, Alman, Amerkan, Fransız.
Cebinde bir koca dünya.
İthal telefon.
Hem de akıllısından.
BANKADA kredisi, (borç)
İtibarı olmuştu hiç yoktan!
Devlet katında.
O bildiğini yaptı.
Yasa bildiğini.
Ne de olsa koca hükümet bugüne bugün.
Bildiğin devlet yani.
Yine de bin şükür.
Ne âlâ ne âlâ.
Köylü milletin (bankanın marabası) efendisi olmuştu!
Geç oldu.
Farkına vardı varmasına da diyeceğim..
Ama nafile.
Ne çare; geçen zaman ömürdendi.
Dün bağırdılar.
İki, üç, beş yıldır bağırıyorlar.
Bir ara faydası olur diye,
tütününü, emeğini, kendisini yakmak istediyse de..
“Size oy verdik bizi mağdur etmeyin.” diye.
Ama nafile.
DOĞANŞEHİR’de.
ADIYAMAN’da.
Özellikle de iktidar partilerine.
Yasa koyuculara.
Duymadılar!
Duyuramadılar.
Soğuktan, yağmurdan galiba!
Kendilerine kaldı sesleri!
Olmadı.
Ankara'ya gidiyorlar.
“Ankara, Ankara güzel Ankara.
Seni görmek ister her bahtı kara.”
Gitti, gittiler bahtı kara-lar.
Muhtarı,
iktidarı, muhalefetiyle.
Ne güzel.
Göz göze bakmak için.
Hani.
“Gözler kalbin aynasıdır.” Ya,
aynada görmek için kendisini!
Ah bir görebilse keşke!
Anlayabilse!
Anlatmak için dertlerini.
Yolları açık olsun; olmasına da
Bir anlatılar.
Bir, iki, üç, beş dinlediler.
Ve umut aldılar umut.
Kucak dolusu ve sıcak.
Hatıra binaen seçimin.
Bir iki tatlı söz.
Bir hatır, bir gönül, bir umutla..
Kaldıkları yerden devam
dediler büyükleri,
seçtikleri.
“İnşallah, İnşallah”.
“Hallederiz yani.”
“Biz size hizmet için varız!!!”
diyerek yolcu ettiler
gerisin geriye memlekete.
Ehh umut bu umut!
Onsuz da olmuyor ki..
Tütüncünün ekmeği,
Hayali, cenneti!
O tarla senin, bu tarla benim.
Bir daha sür, bir daha.
Ana, avrat, çocuk.
Bir daha sürün.
Bir daha.
Bir daha deyince ye.
Tütün de uçup gidinceye,
“Zaten gitmiş te!!”
El ele el başa deyinceye...
Yeni seçim gelinceye..
Bir daha oy verinceye kadar.
“Alışmış kudurmuştan beterdir.” demişler.
Alışıncaya kadar.
Oy ver.
Umut al.
Nasıl olsa dilin kemiği,
Umudun sermayesi yok.
Doğru söze ne denir ki!
Seçim ola hayrola.