İTO, ENAG ve TÜİK’in mart ayı enflasyon verilerindeki fark iki kata ulaşırken, asıl büyük sıçrama nisan ve sonraki aylarda görülecek. Yaz aylarında bollaşıp ucuzlaması beklenen sebze-meyvede yaşanan sert üretim düşüşü, fiyat artışlarının süreceğine ve gıda enflasyonunun artmaya devam edeceğine işaret ediyor.

Martta tüketici enflasyonunu (TÜFE) aylık yüzde 2,46, yıllık yüzde 38,10 oranında açıklayan TÜİK’e karşılık bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) hesabı aylık yüzde 3,91, yıllık yüzde 75,20 oldu. Yılbaşında endeksini yenileyip güncelleyen İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) açıkladığı mart rakamları ise aylık yüzde 3,79, yıllık yüzde 46,23.

19 Mart siyasal-yargısal operasyonlarının ekonomide, para, döviz, menkul kıymet piyasalarıyla faizlerde yarattığı sarsıntıların martın son haftasına denk gelmesi nedeniyle enflasyondaki asıl etki, nisan ve izleyen aylarda görülecek. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Piyasalardaki dalgalanmalar geçici" dese de dalgalanmaların nedeni konusunda susmayı tercih ediyor. Önde gelen küresel bankalar ve finans kurumları, değerlendirmelerini güncelleyip değiştirirken ‘siyasi risklerin’ arttığına dikkat çekiyor. Enflasyon ve kur beklentileri yukarı yönlü değiştiriliyor. Yeni faiz indirimi beklentileri ise rafa kalktı. Temmuza kadar yeni bir faiz indirimi ihtimalinin olmadığı görüşü ağırlık kazanmış durumda.

TÜİK: Yurt içi üretici fiyat endeksi yıllık yüzde 23,50, aylık yüzde 1,88 arttı TÜİK: Yurt içi üretici fiyat endeksi yıllık yüzde 23,50, aylık yüzde 1,88 arttı

Antalya Hal Endeksi alarm veriyor, sebze-meyvede yaz bereketi hayal oluyor

Siyaset ve yargı operasyonlarının ekonomideki güven erozyonuyla, kur ve faizdeki yansımalarının girdi maliyetlerine etkisi, gıda enflasyonunun ve fahiş fiyat sorununun önümüzdeki aylarda büyüyeceğini gösteriyor. Türkiye’nin yaş sebze-meyve üretimi ve ihracında başı çeken Antalya’dan gelen sinyaller iç açıcı değil. Antalya Ticaret Borsası’nın 2 Nisan’da yayınladığı mart ayı Antalya Hal Endeksi verilerinde domates fiyat endeksi yıllık yüzde 41,31 artarken, miktar endeksi yüzde 10 düşmüş. meyve fiyat endeksi yıllık yüzde 54 artarken, miktar endeksi yüzde 62 düşüş göstermiş. Sebze fiyat endeksi mart sonu itibarıyla yıllık yüzde 53 artarken, miktar endeksi yüzde 37 gerilemiş.

Özetle Antalya haline gelen domates, biber, sebze, meyve fiyatlarında yüzde 50’ye varan artışlar yaşanırken, hale getirilen ürün miktarında ciddi azalma söz konusu. Ürün arzı azalınca fiyatlar daha hızlı artıyor. Üretim maliyetlerindeki artışın altında ezilen üretici üretemiyor.

Önümüzdeki aylarda pazar tezgahlarında, marketlerin manav reyonlarında gıda, sebze-meyvelerin azaldığını, rafların boşaldığını ancak fiyatların fahiş düzeylere yükseldiğini görebiliriz. Bu da gıda enflasyonunun daha da yükselmesi, bol ve ucuz sebze-meyveye erişimin, sağlıklı beslenmenin geniş kitleler için hayal olması demek.

Şimşek programının son kullanma tarihi doldu

Siyasi ve toplumsal gerilimi tırmandıran yargı kararlarıyla, siyasilere, gençlere, sanatçılara uzayan kitlesel gözaltı ve tutuklamalarla yaygınlaşan kaygı atmosferi en yakıcı etkisini ekonomide gösteriyor. Güven arayışlarıyla hızlanan TL’den kaçış, döviz ve altına yöneliş, peş peşe alınan kararlarla el konulan şirketler, mal varlıkları vb. atmosferin sonucunda iki yıl önceki başlangıç noktasına dönen Dezenflasyon Programının son kullanma tarihi doldu.

Sadece şubat sonunda 196 milyar dolar olan bankalardaki döviz mevduatının mart sonunda 214 milyar dolara ulaşması bile Şimşek programının başarısızlığının somut göstergesi. Oysa iki yıldır uygulanan yüksek faiz politikasının hedefi TL yatırım araçlarını cazip kılmak, döviz talebini ve kur artışını dizginlemekti. Büyük kısmı 19 Mart siyasi operasyonu sonrasında gerçekleşen döviz mevduatındaki artışın iki haftada 18 milyar dolara ulaşması Şimşek ve ekibinin kontrolü kaybetmeye başladığını gösteriyor.

Siyasi muhalefetin toplumsal muhalefete dönüşmesi ve 2 Nisan boykotu iktidarı panikletti

Şimşek ve ekibi 19 Mart siyasal-yargısal operasyonlarının ekonomik hasarını onarmaya çalışırken, kitlesel gözaltı ve tutuklama kararları tepkilerin niteliğini hızla değiştirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ani bir kararla 9 güne uzattığı bayram tatilinde süreci soğutmayı hedeflese de üniversiteli gençlerin başlattığı 2 Nisan’daki bir günlük alım satım yapmama boykotu iktidarı panikletti.

Ocak ayındaki AKP grup toplantısında fahiş fiyat artışlarına karşı boykot ve "satın almama özgürlüğünü kullanma" çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar sözcüleri, bakanlar, 2 Nisan boykotunu "halkı kin ve nefrete tahrik, yerli-milli ekonomiye sabotaj" olarak nitelendirdiler. Şimşek’in Dezenflasyon Programı harcamaların kısılmasını, tüketim ve talebin azaltılarak enflasyonun düşürülmesini hedeflediği halde AKP’li vekiller ve bakanlar boykot paniğiyle market alışverişine çıkıp herkesi para harcamaya, alışveriş yapmaya çağırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı boykot çağrılarına soruşturma açtı. Boykota destek veren sanatçılar TRT dizilerinden çıkarıldı, bazıları gözaltına alındı. Tüm bunlar toplumsal muhalefetin iktidarda panik ve özgüven kaybına neden olduğunu gösteriyor.

6 yıl aradan sonra AB ile ilk kez gerçekleşen üst düzey ekonomik diyaloga 19 Mart gölgesi

Diğer yandan Avrupa Birliği (AB) ile 2016’dan bu yana donan ilişkilerin ve özellikle ekonomik işbirliğinin canlanması yönündeki girişimlere de 19 Mart operasyonlarının gölgesi düştü.

En son 2019’daki Türkiye-AB Üst Düzey Ekonomik İşbirliği toplantısından bu yana 6 yıldır yapılmayan müzakerelerde Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi, AB’nin 2019’dan bu yana Türkiye’ye uyguladığı yaptırımların kaldırılması önemli başlıklar. Ancak burada da Şimşek başkanlığındaki Türkiye heyetinin önüne 19 Mart operasyonlarıyla başlatılan operasyonlar, hukukun üstünlüğü konusundaki eleştiriler çıktı. ABD ile gerilim yaşayan AB’nin özellikle savunma ve sığınmacılar konusunda Türkiye’ye ihtiyacının olması eleştiri dozunu düşürse de ekonomik işbirliği ve kaynak temini gibi konularda kısa sürede olumlu gelişme beklemek gerçekçi olmayacaktır.

ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan

Kaynak: ANKA