Siyasi İktidarın Pedagojik Açıdan;

Abone Ol

Siyasi iktidarın; "ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım ve Değerlerime Sahip Çıkıyorum)" projesi ile " Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredat Modeli" ( öğretilecek ders içerikleri)Programı" hem hazırlanma biçimi, hem ana okuluna kadar inen hedef kitlesi, hem programın paydaşları ve öğreticileri ve hem de bilimsel niteliği konusunda önemli ve çoğu da haklı eleştirilere uğradı. Özellikle de bilimsel PEDAGOJİK FORMASYONDAN uzak kaldığı ısrarla vurgulandı. Peki pedagoji ne demek? Özetleyerek anlatmaya çalışalım.

PEDAGOJİ NEDİR?

Pedagoji bilimi, eğitim ve öğretim bilimlerinin temeli yapı taşı ya da o olmazsa olmazıdır. Eğitim ve öğretim süreçlerinin her yönde ve her aşamada kuramsal ve uygulamalı olarak analiz edilmesini hedefler. Ana konusu, eğitim kuramları, eğitim yöntemleri, öğrenci- öğretmen ilişkileri ve öğrenme süreçleri üzerine yoğunlaşır. Pedagoji, farklı yaşlar ve aşamalardaki öğrencilerin ve yetişkinlerin en doğru ve en etkili biçimde nasıl öğrenebileceklerini belirler.

Eğitimde öğrenilmesi gereken başlıca konular şunlardır;

1- Eğitim kuramları.(Teorileri)

Pedagojik eğitime yön veren bilimsel kuramların incelenip öğrenilmesi zorunludur. Bu kuramlar eğitim programını yapanlara ve öğretmenlere pedagojik formasyon kazandırma ve uygulamaya aktarabilme kapasite ve yeteneklerini artırmaya yönelik temel girdileri sağlar.

2- Öğrenme süreçlerinin analizi

Bu aşamada, farklı yaş grubundaki öğrencilerin yaş düzeylerine uygun öğrenme ve anlama yeteneklerini göz önünde bulundurma bilgi ve becerisine kavuşmaları içindir. Örneğin anaokulu çocuklarına soyut bilgiler verilmez.

3- Eğitim Psikolojisi

Eğitim psikolojisi, öğretici ya da öğretmene her farklı yaş gruplarındaki öğrencilerin psikolojilerini doğru bilmek ve bu bilgiler ışığında onların davranış kalıplarına uygun ders çalışmaya isteklendirme (motivasyon) yolları bulmak içindir.

4- Sosyal ve kültürel etkenler

Her çağın sosyo-kültürel faktörleri ve koşulları farklıdır. Ayrıca da aynı çağda yaşasalar bile, toplumların gelişme düzeyleri ve sosyo-kültürel yapıları birbirlerine uymaz. Eğitimci ve öğretmenin görevi, bazı gelenek, örf, boş inanç( hurafe),yanlış davranışlar konusunun eğitim ve öğretim sistemine zarar vermesine engel olmaktır. Bazı kültürler aklı, bilimi önceler, bazıları da engeller oluşturabilir. Örneğin kız çocuklarının bazı yanlış dinsel yorumlarla eğitim ve meslek öğrenme haklarının ellerinden alınmaması için öğrenci ailelerinin ikna edilmesi gerekir.

Öğretim sürecindeki her yaş kademesine göre farklı pedagojik uygulama yöntemleri vardır.

PEDAGOJİK UYGULAMA KADEMELERİ

a- Okul öncesi eğitimin ana amacı öğrencilere temel beceri kazandırma ve sosyalleşmelerine katkı sağlamaktır Bu iş tuvalet eğitiminden el becerilerine, arkadaşları ile iyi geçinmeden düşüncelerini doğru tümcelerle açıklamaya, giysilerini temiz tutmadan, eğitim materyaline zarar vermemeye dayalı temel becerileri geliştirmeye dayanır. Yalan, iftira ve hırsızlığın sakıncaları anlatılır. Fakat ana okulu öğrencileri henüz yeterince soyut düşünemedikleri ve analiz yeteneklerine yeterince kavuşamadıkları için onlara din, mezhep, ideoloji ve benzeri soyut telkinleri yapmak yanlış ve sakıncalıdır.

b- İlk ve orta öğretim kademesindeki öğrenciler için en gerekli olan şey doğru ve eleştirel düşünceyi öğrenmek ve gelecekteki mesleki ya da akademik öğrenimi için gerekli temel bilgi ve becerilere sahip olabilmektir. Bu kademede öğrencilere, kimlik, aidiyet, din, yurt, bayrak ve toplum sevgisi verilebilir. Ancak verilen her türlü ulusal değerlerin, başka ulusların benzer ya da eşdeğer değerlerine düşmanlık yaratacak şekilde ve dozda olmaması gerekir.

Bu kademede, öğrencilerin duygudaşlık (empati) yeteneklerinin de geliştirilmesi lazımdır. Çoğulculuk, eşitlik adalet, sevgi, barış, hoşgörü, konukseverlik, aile bağlarının güçlendirilmesi, dayanışma... ve benzeri alışkanlıklar telkin edilebilir.

c- Yükseköğretim ya da üniversite aşamasında da bilimsel pedagojik formasyona gerek vardır. Üniversitelerdeki eğitim ya meslek edinme ya da derinlemesine bilgi sahibi olma amacına yöneliktir. Bilimsel ve eleştirel düşünmek, araştırma yöntem ve teknikleri kullanabilme yetisini kazanmak ve bağımsız araştırmalarla bilimsel ve yararlı bilgi üretmek evrensel üniversite eğitimi ile olasıdır. Ayrıca üniversite öğrencisi yetişkindir. Onlara yetişkin psikolojisine uygun davranmak gerekir.

PEDAGOJİ TÜRLERİ YA DA PEDAGOJİK YAKLAŞIM ÇEŞİTLERİ NELERDİR

Bilim insanları, özet olarak, üç tür pedagoji kümesinden söz ediyorlar.

1- Otoriter pedagoji

Katı disiplin ve esnemez otoritenin egemen olduğu bir yaklaşım modelidir. Öğretici- öğretmen odaklıdır. Dersler tek yönlü, öğreticiden öğrenciye aktarmayla yapılır. Daha çok ezbere ve verilen bilgilerin sınavlarda geri bildirimine dayanır. Bu yaklaşımda öğrenci genellikle edilgen ( pasif) tir. Feodal, teokratik, medrese tahsiline dayalı bir modeldir. Otoriter ve totaliter ülkelerdeki eğitim bu yöntemle verilir...

2- Liberal pedagoji

Bireysel özgürlükleri ve eleştirel düşünmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. Öğretmen değil, öğrenci odaklıdır. Ezberlemeye değil öğrenmeye dayanır. Her öğrencinin, verilen eğitim girdileri, ders içerikleri hakkında soru sorma ve eleştiri yapma özgürlüğü vardır. Bu yöntemde öğrenci aktiftir. Bilgileri ezberlemek değil, sindirebilmiş olmak önemlidir. Sınavlarda, öğrencilerin aldıkları bilgileri özümseme düzeyleri ölçülür.

3- Katılımcı pedagoji

Katılımcı pedagoji, liberal pedagojinin biraz daha geliştirilmiş biçimidir. Bu modelde tüm paydaşlar, uzmanlar, öğretmenler öğrenciler ve öğrenci velileri görüş bildirme ve katkı sunma hakkına sahiptir.

Ders içerikleri eleştirilip geliştirilebilir. Bu modelde paydaşlar, özellikle de öğretmenler ve öğrenciler özgürlüğün ve katılımcılığın psikolojik hazzını yaşarlar. Aktif oldukları için, öğrencileri ve öğretmenleri derse isteklendirme daha kolaydır.

Gelişmiş ve demokratik ülkelerdeki pedagojik yaklaşım genelde yukarıda anlatılan son iki sistemin sentezi gibidir.

BİR MÜFREDAT NE ZAMAN ÇAĞDAŞ OLUR.

1- Eğer bir müfredat, aklın ve bilimin ışığında, tüm paydaşların( öğretmen, sendika, üniversite, bakanlık, uzmanlar, basın...) özgür ve ortak katılımı ile; çağdaş birey, çağdaş aile, çağdaş toplum ve çağdaş devletin ulusal ve evrensel gereklerini karşılayacak şekilde hazırlanmışsa,

2- Müfredatın hazırlanmasında dikkate alınan bilimsel veriler ve kaynaklar, akılcı, bilimsel ve çağdaşsa,

3- Eğitim ve öğretimin baş aktörleri olan öğretmenler çağdaş bir zihniyete ve motivasyona sahiplerse, maddi olarak insanca yaşayabiliyorlarsa,

4- Eğitim öğretim araç ve gereçleri yeterli ve çağdaşsa

5- Eğitim öğretim mekanları, derslikler, labaratuarlar, kütüphaneler, internete, bilgiye erişim olanakları fiziksel ve maddi olarak nitelikli, yeterli ve çağdaşsa,

6- Eğitim politikası bir etnik ya da azınlık grubun ideolojik aygıtı olmaktan çıkmış, toplumun bütünün ve devletin çağdaş gereklerine göre düzenlenmişse,

7- En önemlisi de ülkedeki yönetsel, bilimsel, eğitsel, kültürel, ekonomik, hukuki ve siyasi zihniyet çağdaşsa o zaman çağdaş olur.

Değerli okurlar yukarıdaki bilimsel bilgiler, veriler ve ölçütleri dikkate alarak ÇEDES VE YENİ MAARİF MÜFREDATI hakkında bir kanıya varabilirler.

Son sözüm şudur. Eğitim programlarının yapılmasını eğitim uzmanlarına, program öğretmenliğini de , mesleki teknik bilgi birikiminin yanında, üniversitelerde bilimsel pedagojik formasyon diploması olan öğretmenlere yaptırmak lazımdır. Nasıl ki hekimler kuyumculuk yapamaz, terziler bakır döğemez, avukatlar mühendislik projesi çizemezse, bilimsel pedagojik formasyonu olmayan müftüler, imamlar, hocalar, dedeler, şeyhler, şıhlar da müfredat hazırlayamaz ve resmi eğitim kurumlarında öğretmenlik yapamazlar. Her meslek sahibi kendi uzmanlık alanında daha yararlı ve verimli olur. Zaten bu yaklaşım kutsal öğretmenlik mesleğinin onuruna da ters düşer.