CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, “Biz en düşük emekli maaşının bir asgari ücret olmasını söyledik. Tayyip Bey buna dertlenmiş. Demiş ki ‘Bunların sırtında küfe yok.’ Millet sana küfeyi verdi. Küfenin içine emekliyi, asgari ücret koyuyorsun, taşıyamıyor, ağır geliyor. Beyefendiye beşli çeteler, yandaş müteahhitler, holdingler ağır gelmiyor; 10 bin lirayla geçinene ‘Asgari ücret ver’ diyorum, ‘Taşıyamam, ağır geldi’ diyor. Bırak, ben taşıyacağım, ver küfeyi. Gidin ve onlara gösterin; hangi yük ağırdır, o yük kime hafif gelir. Biz milleti yük görmeyiz. Küfeyi taşıyamayanlar, çıkarın. Taşıyacak bu aslanlar. Biz taşıyacağız” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Hayat pahalılığı diye bir şey var. Bugün yine, ‘Temmuz ayında mevsimsel sebeplerle enflasyon yine çıktı ama dezenflasyon yakında.’ Her ay aynı hikaye. O yüzden en kötüsü geride kaldı değil, en kötü günlerdeyiz. Ben, ‘En kötü günlerdeyiz’ deyince MHP’nin Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Tarihin en ağır ekonomik krizi demek, deli saçmasıdır’ demiş. Sadece şunu diyeceğim: MHP’ye, AK Parti'ye oy verenler, Cumhur İttifakı'na oy vermiş olanlar; eğer tarihin en ağır şartlarını yaşamıyorsanız, bakkalda markette, manavda, kasapta, pazarda, alışveriş yaparken keyfiniz yerindeyse Devlet Bey’e hak verin, Cumhur İttifakı'na oy verin. Ama kasabın önünden geçerken zorlanıyorsanız, bu AK Parti'nin geldiği günden bugüne her ay beş çeyrek altın kaybediyorsanız ve Devlet Bey’in dediklerini mutfağınızda, cüzdanınızda görmüyorsanız o zaman sizin yerinize sözde milliyetçilerin yeri değil; bu milletin derdiyle dertlenen Türkiye İttifakı’nın içidir. Buyurun, sizi bekliyoruz.
“Kendine ait bir fikri olmayan, tek fikri AK Parti'nin fikrini desteklemek olan bir grupla karşı karşıyayız”
Tabii çok hakaretler var içinde. Ama konuşmanın devamını okuyunca cevap vermekten vazgeçtim. Konuşmasında, çok sevdiğini söylediği köpeklerden bahsediyor. MHP’lilerin nasıl hayvansever olduğundan bahsediyor. Artık herkesin köpeklere karşı ne yaptığını, MHP milletvekillerine bakınca göreceğini söylüyor. Ben bakıyorum komisyonda. AK Parti söylüyor, MHP oyluyor. Öyle bir haldeler ki AK Parti ‘ötanazi, katliam’ diyor, onu savunuyorlar. ‘Geri çektim’ diyor, onu da savunuyorlar. Kendine ait bir fikri olmayan, tek fikri AK Parti'nin fikrini desteklemek olan bir grupla karşı karşıyayız. Çok sevdiğini söylediği köpeklere, komisyonda ne yaptıklarını görünce benim için sevgi dolu hiçbir cümle okumadım, çok memnunum. Ben MHP'lilerin sevdiği gibi olmaktan ve başlarına bunlar gelmektense onların sevmediği, ağır sözler söylediği biri olmayı tercih ederim.
“Devlet Bey, siz bir vicdanınızla hesaplaşın”
Devlet Bey’e bir tek şey söylemek isterim; ikisi, hani bütün örgütün yaka silktiği ikisi yazıyor, çiziyor, saldırıyor. Ben, MHP’yi o ikisini, o ikisinden başka savunanının olmamasından, herkesin yaka silktiği o ikisininin partideki pozisyonundan da sizin zorluklarınızın da farkındayım. Ben nereye gitsem, kimle konuşsam sorunun ne olduğunu, nereden kaynaklandığını biliyorlar. Şimdi o ikisi, 154 kişilik bir isim listesi yapmış. Mahkemeye yollamış, geri atmış mahkeme. Şimdi bizimle hesaplaşacakmış. Onlara demiyorum ama gerçekten bunların yazdığı yazıyı alıp okudunuz ya Sayın Bahçeli, bir hesaplaşma olacaksa -154’ümüzle istedikleri gibi hesaplaşsınlar- siz bir vicdanınızla hesaplaşın.
“Gün gelecek vicdanı rahat olmayanlar, o ikisinden hesap soracak, göreceksiniz”
Sizin onayınızla, atamanızla Ülkü Ocakları Genel Başkanı olmuş, Ankara'nın ortasında vurulmuş, vurulduğu andan itibaren MHP'nin içindeki o ikisinin yaydığı haberle bir kişi tweet atmamış. Bir kişi cenazesine gitmemiş. Bir kişi taziye vermemiş. Bir kişi adını anmamış. O ikisinden biri, azmettiriciyle mesajlaşmış durmuş. Mahkemede görüyoruz. Mesajın içeriğini günü gelince bütün Türkiye öğrenecek ama onun bilenlerin, görenlerin resmi kanaldan onu bir şekilde iddianameye sokması lazım. Ona direniyorlar. Ondan sonra tutuyorlar, Sinan Ateş’in yerde bıraktıkları naaşına sahip çıkan 154 kişiyi fişliyorlar, hedef gösteriyorlar, ‘hesaplaşacağız’ diyorlar. Bizim vicdanımız, gönlümüz rahat. Eğer yastığa başını koyup da ‘Vicdanım rahat. Ben bu ikisi yüzünden bu partinin lekelenmesinden şikayetçi değilim. Öyle bir endişem yok’ diyen varsa rahat uyusun ama gün gelecek vicdanı rahat olmayanlar, o ikisinden hesap soracak, göreceksiniz.
“TÜİK’E bu hilebazlığı yaptıranlar, bunun hesabını er ya da geç verecekler”
Devlet Bey, ‘Hayat pahalılığı yok, yoksulluğu söylemek ihanettir’ diyedursun. Açıkladığı enflasyon oranlarıyla, işçinin emeklinin maaşını belirleyen TÜİK’in geçen hafta açıkladığı rakamlardan sonra Genel Başkan Yardımcımız Gamze Taşcıer, TÜİK hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257’nci maddesi uyarınca suç duyurusunda bulundu. TÜİK yöneticilerinin görevi kötüye kullandığı, bilgileri eksik ve yanıltıcı şekilde sundukları ve kamuoyunu doğru bilgilendirmemekle birlikte verilecek maaş zamlarına olumsuz yönde etki ettikleri için suç duyurusunda bulunduk. Büyükşehirlerde kira 20 bin liraya dayanmışken kirayı 5 bin 800 lira sayan TÜİK, yıllık enflasyonu da yüzde 71 olarak açıklamış. TÜİK'in işi binadan çıkıp sokaktaki enflasyonu ölçmek ya ya biz de binaya girip binadaki enflasyonu ölçtük. TÜİK’in yemekhanesinde bir yıl önce dört çeşit sıcak yemek 35 liraya satılıyor, bugün aynı yemek 170 lira. TÜİK'in yemekhane enflasyonu yüzde 385. TÜİK’in sokaktaki enflasyonun yüzde 71. Şimdi TÜİK çalışanlarına şunu söylemek lazım; her gün yemeğinizi alırken geçen seneki yemek fiyatıyla bunu, bir sonraki zamdan sonra da sizin maaşınıza yapılan zammı karşılaştırın. TÜİK, kendi vicdanını kendi damarlarından ölçsün. Hiçbirisinin suçu, günahı yok. Ama bu kuruma, bu hilebazlığı yaptıranlar, bu kuruma bu yanlışı yaptıranlar, bunun hesabını er ya da geç verecekler.
“Adamlarda dağ da yok kar da yok. Mehmet Şimşek'in en iyi bildiği Londra'dan bildiriyoruz”
Mehmet Şimşek Londra'dan geldi. Londra’da asgari ücret bin 978 pound. Yani Türk parasıyla 85 bin lira. Sorsan, ‘Orada hayat pahalı, maaş da çok.’ Öyle söylüyor Mehmet Bey. Bakın, İstanbul-Londra market araştırması. Araştırmayı yapan kurum, İstanbul Planlama Ajansı (İPA). Londra'da aynı sepet 2 bin 972 TL'ye, İngiltere'deki asgari ücretin yüzde üçüne alınıyor. Türkiye'de aynı sepet 3 bin 297 liraya, asgari ücretin yüzde 19’una alınıyor. Diyor ya ‘Allah dağına göre kar veriyor.’ Adamlarda dağ da yok kar da yok. Mehmet Şimşek'in en iyi bildiği Londra'dan bildiriyoruz. Bundan sonra ekonomi yönetimi ağzını açıp ne söylerse, TÜİK mi, TÜİK'in yemekhanesindeyiz; Londra mı, Londra'nın marketindeyiz. Bunların Türkiye'ye ne yaptığını gösterene kadar sonuna kadar bunlarla mücadele edeceğiz.
“17 bin liraya zam yapılmamasını, ‘Milli menfaatler böyle gerektiriyor’ gibi anlatmaya çalışanlara herkes şunu söylesin; Benim hakkım 80 bin lira asgari ücret”
Türkiye işçi sınıfının, sosyal demokrat partinin esas sorunu budur. Bununla mücadele etmek lazım. Teknoloji artıyor, bilimsel yöntemler bulunuyor, kimyasal indikatörler gelişiyor, işçinin becerisi gelişiyor; verimlilik artıyor. 100’den 450’ye çıkan verimliliğin 350’sini patron cebe indiriyor, bizim evladımız aynı maaşa kanaat getiriyor. Bunu değiştireceğiz. CHP milletvekilleri, iktidarda bunu değiştireceksiniz, bunu değiştirmeye geliyoruz. Eğer Türkiye hükümetleri, işçilere verimlilik artışını maaşlara yansıtsaydı Fransa hükümetleri gibi, bugün asgari ücret 17 bin lira değil, 75-80 bin lira olacaktı. Bugün, 17 bin liraya zam yapılmamasını, ‘Milli menfaatler böyle gerektiriyor’ gibi anlatmaya çalışanlara herkes şunu söylesin: Benim hakkım 80 bin lira asgari ücret. Bu hakkı İngiliz alıyorsa, Fransız alıyorsa, Alman alıyorsa biz de söke söke alacağız evelallah. Londra'daki asgari ücret 296 kilo kıyma alıyormuş, Türkiye'deki asgari ücret 40 lira kıyma alıyor.
“AYM üyelerine söylüyorum: Yürütmeyi durdurma yetkinizi kullanın”
AKP, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını hiçe saymaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, torba teklifte komisyonda bir madde ilave ettiler. Madde, toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmak için yüzde 2'lik sendikal baraj getirmişlerdi. AYM de dedi ki ‘Toplu sözleşme ikramiyesinin örgütlenme düzeyiyle ilişkilendirilmesi ve farklılaştırılması eşitlik ilkesine ve örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır.’ Yani büyük sendikada örgütlüysen 800 lira alacaksın. Yüzde ikinin altında sendikaya gidersen 300 liraya düşecek. Şimdi gelmişler, yüzde 2'yi yüzde 1 yapmışlar. Ya kötü bir şey söylemek istemiyorum da insanda biraz akıl, fikir, vicdan olur. Buna karşı elbette bunun tekliften çıkarılması için mücadele edeceğiz. Velev ki bunu geçirdiler. AYM üyelerine bir kez daha söylüyorum; siz bir karar veriyorsunuz, bunlar burada ‘uymam’ diyorlar. Ama işlerine geldiğinde bizi kalkan yapanlar, mevcudiyetini size borçlu olanlar sizin kararlarınıza uymuyor. Bir tek şey yapacaksınız, dört yıldır kullanmadığınız bir şey var. Yürütmeyi durdurma. Bakın, bizim başvurularımızda kullanmıyorsunuz. Kendi kararlarınızı korumada, mahkemenin onurunu korumada kullanın. Sizin bir kararınızın arkasından dolanıp, değiştirip önünüze getirince yürütmeyi durdurma kararınızı kullanın. 10 gün içinde durdurun. Vurun enselerine AYM’nin hukuk tokadını. Bakın bakalım, bir daha yapabiliyorlar mı. Bu yetkiyi kullanmadan olmaz.
“Vergi teklifi EYT’lilerin çalışmasının önünde yeni bir engel çıkaracak”
Vergi teklifi var Meclis’te ancak Meclis'te vatandaşın vergi yükünü azaltacak bir madde yok. Teklif, vergi vermeyenden vergi almak üzerine değil; vergi veren garibanı daha çok yolmak üzerine kurulmuş. O yüzden de vergide adalet getirmiyor. Hatta bu teklifi getirenlerin ne işler çevirdiğini, vergiyle nasıl bir ilgisi olduğunu Grup Başkanvekilimiz yarın çok somut kanıtlarıyla gündeme getirecek. Vergi kanunu, EYT'den emekli olanlara yüzde 5 prim istisnasını kaldırıyor. Hani kafaya takmıştı ya Sayın Erdoğan, ‘Emekli olursa çift dikiş olur. Hem emekli maaşı alır hem çalışır’ diyordu. Şimdi onlara verilen yüzde 5'lik istisnayı kaldırarak onların çalıştırılmasının önünde yeni bir engel çıkaracak. Bir yandan bakanlara, bakan yardımcılarına, görevlendirdikleri çeşitli kademelerdeki kamu görevlilerine iki maaş, üç maaş, dört maaş verecekler; bir yandan çalıştırmayın diye önüne engel çıkarmaya çalışıyorlar. Bu yaptıkları işin sonucunda, yılda 13 milyar gelir elde edeceklermiş. Diğer taraftan yüzde 25 olan Kurumlar Vergisi’ni, yap-işlet-devret'le kamu özel işbirliği projesi yapanlar için yüzde 30’a çıkarıyorlar. Onlardan alacağı para 557 milyon. Bakın, beşli çeteden bir alıyor, EYT’liden 26. Ama öbür taraftan bu 44 şirketin 37’si zaten matrah beyan etmemiş. Peki bu vergi ödemeyen, şimdi de ‘557 milyon vergi alacağım’ dediklerinden geçen sene ne kadar vergi affetmiş? 660 milyar. Bu hükümetin bir göz boyama operasyonudur. İş dünyasını zora sokacak enflasyon muhasebesi yıllık olarak uygulanması ve matrah etkisi kaldırılması gerekirken şirketleri batağa sürükleyecek bir haldedir. Mutlaka düzenlenmesi gerekmektedir.
“Vergide adaletle ilgili bir kanun teklifi hazırladık”
Biz, vergide adaletle ilgili bir kanun teklifi hazırladık. Tasarı; gelir vergisi tarife dilimlerinin 5'er puan düşürülmesini, gelir vergisi tarife dilimlerindeki sınırları düşürmelerini öneriyoruz. Asgari ücret vergi istisnasının matrahtan indirim yoluyla yapılmasını öneriyoruz. Brüt ücreti 100 bin lira olan, beyaz yakalı, bugün İstanbul'da bir plazada çalışan, emeği sömürülen bir kişinin maaşının başına gelen, SSK primi, gelir vergisi, damga vergisi uygulanıyor. Gelir vergisi oranı ocak ayında yüzde 15. Kendisine ödenecek maaş, 81 bin liraya düşüyor. Bir sonraki ay, direkt vergi dilimi değişmiş, aldığı para 72 bine düştü. Bir sonraki ay, vergi dilimi yüzde 27’ye çıktı, aldığım para 73 bin liraya düştü. Eylül gelince 65 bin liraya düştü. Aralık ayında 63 bin liraya düştü. O yüzden dilimlerin beşer puan indirilmesini, ilk barajın hazirana, ikinci barajın eylüle kadar idare etmesini, ocak ayından ilan edip mart ayında kışa dönmesine itiraz eden bir kanun teklifi.
“Emeğin vergi yoluyla çalınmasına hep beraber itiraz edeceğiz”
Bütün maaşlıları, bugün Meclis’te grup önerileri bitip gündeme geçilmeden önce, İç Tüzük 37’ye göre, CHP Milletvekilimiz Umut Akdoğan'ın bütün partimiz adına verdiği bu teklifin oylamasına bakmaya davet ediyorum. Burada ‘evet’ oyu verenler, maaşların kuşa çevrilmesine rıza gösterenler olacak. Bizim kanun teklifimizi destekleyenler, maaşların vergi cambazlığı yoluyla erimesine engel olacaklar. Burada sadece bu kanun teklifinin gündeme alınıp, oylanıp kabul edilmesiyle vergide adalette sona gelinmez mücadelede ama önemli bir nefes alınır. Bu konuda CHP grubu, tam kadro Meclis’te olacak. Hep beraber emekçinin yanında olacağız. Emeğin vergi yoluyla çalınmasına hep beraber itiraz edeceğiz.
“Biz milleti yük görmeyiz. Küfeyi taşıyamayanlar, çıkarın. Biz taşıyacağız”
Biz en düşük emekli maaşının bir asgari ücret olmasını söyledik. Tayyip Bey buna dertlenmiş. Demiş ki ‘Bunların sırtında küfe yok.’ Ben küfeyi istiyorum. CHP olarak küfeyi istiyoruz. Millet sana küfeyi verdi. Küfenin içine emekliyi, asgari ücret koyuyorsun, taşıyamıyor, ağır geliyor. Tarım, çay, fındık, üzüm, narenciye, buğday üreticisi beyefendiye ağır geliyor. ‘Milletin efendisi’ denilen çiftçiyi taşıyamıyor, ağır geliyor. Ama ‘47 tane şirketin vergi borcunu silelim’ deyince küfeyi taşıyor. Beyefendiye beşli çeteler, yandaş müteahhitler, holdingler ağır gelmiyor; 10 bin lirayla geçinene ‘Asgari ücret ver’ diyorum, ‘Taşıyamam, ağır geldi’ diyor. Bırak, ben taşıyacağım, ver küfeyi. On bin liralık en düşük emekli maaşını 12 bin 500 yapmış. ‘Çok ağır geldi.’ Emekliyi taşıyamayanlar, asgari ücretliyi küfesine çok görenler iktidar kulisindeler. O yükü taşıyacak olanlar, emeklinin derdinin sırtlanılmasını onurlu vazife bilenler, bugün 17 bin liradan utanıp onu 85 bin lira yapacak olanlar sizlersiniz. Bu yükü taşımaya hazır mısınız? Gidin ve onlara gösterin; hangi yük ağırdır, o yük kime hafif gelir. Biz milleti yük görmeyiz. Küfeyi taşıyamayanlar, çıkarın. Taşıyacak bu aslanlar. Biz taşıyacağız.”