CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Protestoyu, sokağı, meydanı, eylemi kriminalize edenler, bundan korkan diktatörlerdir. Demokratlar meydandan korkmaz, demokratlar cesur olur, protestoya saygılı olur, anlayışlı olur. Ama diktatörler meydanlardan korkarlar. Eğer Erdoğan, sen bu meydandan korkuyorsan, sen de bir diktatörsün, sen de bir diktatörsün." diye konuştu.
Özel, İBB’nin bulunduğu Saraçhane’deki "Halk Buluşması"nda on binlerce yurttaşa seslendi. Yurttaşlar Özel konuşurken, "Hak, hukuk, adalet", "Direne direne kazanacağız" ve "Mustafa Kemal’in askerleriyiz" sloganları attı.
CHP Genel Başkanı Özel, şöyle konuştu:
"Eğer birine lafın geçecekse, birine talimat vereceksen öyle bu gençleri durdurmaya gücü yetmeyecek Emniyet Müdürüne, Valine değil, atadığın yargı aparatına söyle, İstanbul’un seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan ve Belediye Başkanlarımızdan, siyaset arkadaşlarımızdan, gazetecilerden, gençlerden, akademisyenlerden uzak dursun. Eğer Ekrem Başkan’a el uzatmaya kalkarsan, İstanbul’un iradesine uzanan eli İstanbul’un bizzat kendisi kıracaktır. İstanbul’un iradesini tanımayanı, Türkiye’de kendi seçimini tanımamızı, İstanbul’u yok sayanı bizim de Türkiye’de yok sayacağımızı bil. Meşruiyetini kaybedersin, Ekrem Başkan’a dokunan karşısında Türkiye’yi bulacaktır.
"Biber gazıyla, emniyet araçlarıyla tahrik edersen, olacak her şeyden sen sorumlusun Emniyet Müdürü"
Buradan İstanbul Emniyet Müdürüne bir kez daha sesleniyorum. Bu kitle buraya gelmiş, bir kişinin burnu kanamamış, şimdi biber gazıyla tahrik, Emniyet araçlarıyla tahrik edersen burada olacak her şeyden sen sorumlusun Emniyet Müdürü.
Bugün Tarihi Yarımada’ya gelen bütün yollar kesildi, Haliç’in üstündeki bütün köprüler kapatıldı, toplu taşıma yasaklandı. 1,5 saat yürümeden bu meydana girmek olanaklı olmadı. İşte bu şartlar altında şu anda kalabalık Aksaray’a dayandı, 300 bin kişiyle buradayız. Ayrıca biz dün Ankara’yı ve 14 büyükşehri, 21 il belediyesini ve diğer illerde örgütümüzü eyleme çağırınca, başta İzmir, Ankara pek çok şehirde İstanbul’daki yasak kararını valilikler aldılar, örgütümüze ‘Dışarıya adım atanı perişan edecekleri’ tehdidinde bulundular. Ama buradan Ankara’daki yüz binleri, İzmir’i, Muğla’yı, Manisa’yı Aydın’ı, Denizli’yi, Bursa’yı, Antalya’yı, Mersin’i, Adana’yı, Balıkesir’i, Tekirdağ’ı, Trabzon’u, 81 ildeki meydanları, eylemleri selamlıyoruz. Türkiye yıkılıyor bu akşam. Biz kazanıyoruz, cesaret kazanıyor.
"Yiğidim, aslanım bu akşam da sizden ayrı Vatan’da yatıyor"
Bugün öğlen saatlerinde telefon geldi. Dediler ki, ‘Ekrem İmamoğlu’nun ifade başlayacak’. Avukatlarıyla birbirimize sarıldık, bir selam yolladık. Emniyet’teki ifade başladı. Tam 6 saat boyunca onlar sordu, Ekrem Başkan cevapladı, onlar sordu Ekrem Başkan cevapladı. Soranlar yoruldu, O yorulmadı. Soranlar utandı, o utanacak hiçbir cevap vermedi. Ne bir haram lokma yedi ne birisi gibi cana kıydı. Elinde ne kan ne paranın kiri var. Yiğidim, aslanım bu akşam da sizden ayrı orada, Vatan’da yatıyor, yiğidim aslanım. Selamlıyoruz kendisini.
Yiğidimizi almaya, yarın Çağlayan’a gidiyor muyuz? Yiğidimizi Çağlayan’dan alıp gelecek miyiz? O hep size güvendi, size inandı. Sizden aldığı güçle bu Saray rejimiyle cesaretle savaştı. Gün gelecek, devran dönecek, bu zalimler hesap verecek. Ekrem Başkan hepimizin haklarını verecek.
Buradan bir kez daha uyarıyorum. Bu meydandaki gençlere, kadınlara, bu meydana koşup gelenlere marjinal diyenlere şunu söylüyorum. Marjinal demek bütünden ayrı, bütünden ayrı olan, aykırı olan demektir. Kıyıda, çeperde olan demektir. Bu meydana birbirini sevmeyen yok. Bu meydanda ülkesini sevmeyen yok. Bu meydanda kadın düşmanı yok. Bu meydanda farklı düşünene, farklı giyinene nefret duyan yok. Bu meydanda dine, inanca karışan yok, cinsel tercihlere karışan yok. Bu meydan bir bütün olarak insanı seviyor, doğayı seviyor, hayatı seviyor, hayvanı seviyor, birbirini seviyor. Bu meydandan farklı olan, marjinal olan sensin Erdoğan, sensin marjinal.
"Polisi, bu vatanın evladını, bu vatanın evladına kırdıramazsın"
Bu meydandaki gençlerin karşısına polisi dikiyor. Bir kere, şunu bilelim, polis kim? Polis bu vatanın evladı. Polis, bir emeklinin evladı, bir öğretmenin evladı, bir çiftçinin evladı. Polis, atanamayan bir öğretmen, polis beş sene önce bu meydandaydı ama atamadın. Polis, iktisadi idari bilimleri bitirip kadro vermediklerin. Polis, babasından kalan tarlayı ekip de geçinemeyen, polis babasının esnaf dükkanını artık çeviremeyen... Polis holding sahibinin evladı değil, polis zengin değil, polis para babalarının çocuğu değil. Polis gariban, sen polisi, bu vatanın evladını, bu vatanın evladına kırdıramazsın.
"Erdoğan, sen bu meydandan korkuyorsan, sen de bir diktatörsün"
Bu meydan tamamen polisle çatıştırmak istedikleriniz, bu ülkeyi sevenlerin, bu ülke için can verecek kadar bu ülkeyi sevenlerin doldurduğu Türkiye’dir. Ne bu meydan marjinal ne bu polis katildir. Ona anayasa dışı, kanunsuz emir verenler esas hainlerdir, haksızlardır, yolsuzlardır. Protestoyu, sokağı, meydanı, eylemi kriminalize edenler bundan korkan diktatörlerdir. Demokratlar meydandan korkmaz, demokratlar cesur olur, protestoya saygılı olur, anlayışlı olur. Ama diktatörler meydanlardan korkarlar. Eğer Erdoğan, sen bu meydandan korkuyorsan, sen de bir diktatörsün, sen de bir diktatörsün. Buradan, bu meydanları dolduran Erdoğan’a itiraz edenlere soruyorum: Artık bu iktidarı değiştirmenin vakti geldi mi? Peki, biz buna karar vermek için bazı sorulara cevap vermeliyiz. Erdoğan halen daha oturmak, yeniden aday olmak, yeniden seçilmek, seçilebilmek için rakiplerini hukuksuz yollarla devirmek, saf dışı bırakmak istiyor. Erdoğan’a soruyorum, size soruyorum. Bunca yıllık iktidarın sonunda millet daha mı zengin? Millet daha mı mutlu? Millet daha mı huzurlu? Gençler gelecekten daha mı umutlu? Bu ülkede yoksulluk bitti mi? Millet eskisine göre zengin mi? O zaman biz başımızda bu iktidarı niye tutalım? Bu iktidarı yeneceğiz, biz bu iktidarı devireceğiz, biz bu iktidarı göndereceğiz, başka çaresi yoktur.
"Recep Tayyip Erdoğan’ın yargı darbesine geçit vermeyeceğiz"
15 Temmuz gecesi bu iktidarın karşısına Fetullahçı bir çete geçti. Eğer başarsaydı Humeyni gibi gelip devletin başında, dine dayalı bir devlet kuracak, bir diktatör olacaktı. CHP’liler, demokratlar darbe AK Parti’ye yapılıyor diye düşünüp darbenin yanına değil, karşısına geçtiler. Çünkü biz gerçek demokratlarız. Ama Recep Tayyip Erdoğan kendi azdırdıklarının darbesinden canını zor kurtaran, bizlerin de darbeye destek vermemesiyle bu ülkede büyük bir demokrasi sınavını birlikte vermemizle iktidarını sürdüren Erdoğan, şimdi 19 Mart darbesine kalkışıyor. O gün nasıl Fetullahçılara, Fetullahçı Terör Örgütü'ne geçit vermediysek, bugün de Recep Tayyip Erdoğan’ın yargı darbesine geçit vermeyecek, Ekrem Başkanı ona teslim etmeyeceğiz.
"Kürtlerin Nevruzu’nu, Türklerin Nevruzu’nu kutluyorum"
Bugün hep birlikte İstanbul’u kimlerle kazandıysak herkes burada, İstanbul ittifakı burada, sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, sosyalist demokratlar ve Kürt demokratlar burada. Bugün yeni bir yıl, yeni bir umut, bahar ve barış umuduyla Nevruz ateşini yakanlar, üstünden atlayanlar burada. Kürtleri, Türkleri, Nevruz’u kutluyorum. Bugün yolladığımız mesajı Diyarbakır meydanında okuyanlara seslendiğim gibi, Nevruz’u kutluyorum, Kürtlerin Nevruzu’nu, Türklerin Nevruzu’nu kutluyorum. Yeni yılın, umudun ve barışın önünde saygıyla eğiliyorum.
Bugün dünyanın en büyük barosunun, İstanbul Barosu’nun mensupları var. Bugün bu iktidar, bu iktidarın yargı aparatları gittiler, İstanbul Barosu’na utanmadan kayyum atadılar. Baro yılmaz, avukatlar yılmaz, savunma mesleği susmaz, bu mücadele bitmez. İstanbul Barosu’nu yeniden alacağız, demokratlar alacak, biz alacağız. Avukatlar barolarını Tayyip Bey’in elinden geri alacaklar. Hepsinin arkasındayız.
"CHP'nin Genel Başkanı sıfatıyla Olağanüstü Kurultay kararı aldım"
Bugün bir darbe girişimi daha oldu. Bugün, 1919'un 5 Eylül'ünde ilk kurultayını yapan, 106 yıllık bir çınara, CHP'ye kayyum atamak, bu sayede 23 Mart Türkiye'nin baharını, demokrasi devrimini sakatlamak isteyenler, CHP'ye kayyum atmak için delil bulamadılar, kanıt bulamadılar, itirafçı yarattılar. Yalanlarını denk getiremediler ve kayyum atamak için türlü kumpaslar kurarken biz Atatürk'ün partisini, Gazi’nin partisini bu rejimin kirli ellerine teslim etmemek için ve biz bu pazar günü yapılacak Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığına büyük bir destek katacak olan seçimi Saray iptal ettiremesin diye, CHP'nin Genel Başkanı sıfatıyla, tüzüğümüzün verdiği yetkiyi kullanarak, 15 gün sonrasına olağanüstü kurultay kararı aldım. Bu aldığımız kararla, bugün akşam 17.00 sularında CHP'ye kayyum atayıp, Pazar günkü ön seçimi iptal etmek isteyen kötücül akıl, Saray'ın aklı ve aparatları avuçlarını yaladılar. 15 gün sonra Saray'ın kirletmeye çalıştığı kurultayımızda hep beraber destek yenileyerek, irade tazeleyerek Saray'ın karşısına hep beraber dimdik dikileceğiz.
Bu akşam seçme seçilme hakkına, sandığına ve bundan sonra demokrasiye sahip çıkmak için İzmir'de muazzam bir kalabalık toplandı. İzmir'i de hazmedememişler. Polis müdahalesi var. Buradan İzmir'i selamlıyoruz ve buradan Erdoğan’a sesleniyoruz: Erdoğan, İzmir'den ellerini çek.
"Az kaldı"
Buradan sadece Ekrem Başkanımız değil, bir partinin Genel Başkanı içeride değil. Sayın Ümit Özdağ'ı, bir partinin Eş Genel Başkanları içeridedir, sayın Selahattin Demirtaş'ı, Kocaeli Cezaevi’nde yatan Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ'ı, Gezi’de müzakere eden, ağaçları kurtaran, Gezi Parkı'nı kestirmeyen, AKM yerine AVM yaptırmayan Gezi’deki yoldaşlarımızı, Tayfun Karaman'ı, Hatay'ın seçilmiş milletvekili Can Atalay'ı, insan hakları savunucusu Osman Kavala'yı, Bakırköy Kadın Cezaevi’nde yatan Mine Özderden'i, Çiğdem Mater'i, tek suçu Kürt olmak, barışı savunmak olan, aylarca iddianame bekleyen, mayısa kadar da davası bekletilen, tek suçu barış savunucusu ve Kürt bir akademisyen olmak olan Esenyurt'un seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer'i, partimizin evladı, Beşiktaş’ın evladı, canımız Rıza Akpolat'ı, Beykoz Belediye Başkanımız canımız Alaattin Köseler'i, şu anda Vatan Emniyet’te bulunan Şişli Belediye Başkanımız canım kardeşim Resul Emrah Şahan'ı, Beylikdüzü Belediye Başkanımız sevgili Murat Çalık'ı, Vatan'daki canları, Silivri'deki yoldaşları, tutsak oldukları yerdeki tüm aydınları, tüm öğrencileri, tüm emekçileri ve tüm canlarımızı, vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Az kaldı, az kaldı, az kaldı."