CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, “El yükseltiyorum Devlet Bey. Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum. Varsanız hep beraber bunu yapalım. Tüm Kürtleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi yapalım. Hodri meydan. Demokrasi teklif ediyoruz, kardeşlik teklif ediyorum. Biz buradayız Devlet Bey, CHP burada. Aklı da ruhu da bedeni de TBMM’de. Biz, bu ülkenin kurucu partisi olarak kurduğumuz yerdeyiz ve bu ülke için her şeyi, hep birlikte burada yapmayı teklif ediyoruz” diye seslendi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bugün partisinin grup toplantısında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili yaptığı çağrıyı anımsatarak, şunları söyledi:
“Bugünü kimileri, 'tarihin akışının değişeceği bir gün’ olarak ifade ediyor. Onu tarih gösterecek. Bugün Sayın Bahçeli'nin yaptığı konuşmayı takip ettik. Görülüyor ki kapalı kapılar ardında birtakım müzakereler yürütülüyor, sözler alınıyor. TBMM'nin yetkisinde olan bir af, Sayın Bahçeli'nin kendi ifadesiyle, iradesiyle 'Tecrit kaldırılsın, Abdullah Öcalan Meclis'e gelsin, ona yan salonda bir kürsü verelim, örgüte silah bırakma çağrısı yapsın' diyen bir dille karşı karşıyadır. Türkiye'de bir daha şehit gelmeyecekse, kan akmayacaksa, anaların gözyaşı duracaksa, bu ülke bir ve beraber olacaksa, askere mermiler doğrulmayacaksa bunun için söylenen her söz ve söyleyen her aktör kıymetlidir. Geçmişte yaşadıklarımıza rağmen bu sözlere kıymet veriyoruz ve CHP olarak bu ülkede terörün bitmesine biz tam destek vereceğiz. Ancak bunu yapan kişiye bugün sanki tek başına yapıyormuş gibi, o söyleyince olacakmış gibi güç ve kudret atfeden kişiye şunu söylemek isterim: Biz o partiyle sizinle kurduğumuz gibi ilişki kuruyoruz diye, sadece el sıkışıyoruz diye, size sorduğumuz soruyu onlara da soruyoruz diye, seçimlerde adayımıza destek alıyoruz diye ne sahte videolarınız kaldı ne etmediğiniz hakaret kaldı.
“Devlet Bey’in geçmişte söylediği her lafın ne kadar boş ve hakaret dolu oladuğunu gördünüz”
CHP'lilerin milliyetçiliğinin zekatı yoktur siz de ama bu partiye ne ‘terörist’ demediğiniz kaldı ne başka hakaret kaldı. Bugün Devlet Bey’in geldiği noktayı geçmişte duygularıyla oynayıp, Tayyip Bey’in yalan videolarını oynatarak kandırıp açlığına, yoksulluğuna, işsizliğine rağmen 'CHP gelirse vatanı böldürecekler çünkü bunlar DEM Parti ile görüşüyorlar' diye korkuyla kandırdıkları bütün vatandaşlara sesleniyorum: Devlet Bey’in geçmişte söylediği her lafın ne kadar boş, ne kadar haksız ve hakaret dolu oladuğunu siz gördünüz. Ben sadece bunu hepinizin vicdanlarına havale ediyorum.
“Mutabakat üretilmeden atılacak tüm adımlar Türkiye'nin değil, Erdoğan'ın sorununu çözmek için kurulmuş bir plan gibi kokuyor”
Devlet Bey zaten çok sık döner. O döndü diye biz de dönüp doğru bildiğini söylemekten geri durmayacağız. Devlet Bey’in bugünkü açıklaması apaçık olarak geçmişteki bir hatanın tekrarıdır çünkü yine Meclis'i dışlamaktadır. Biz geçmişte de ‘Ne yapılacaksa TBMM'de yapılsın’ dedik. Ne yapılacaksa şeffaflıkla yapılacak, samimiyetle yürütülecek. O günlerde bizi dışladılar. Toplumsal mutabakat olmadan sonuç alınamaz. Bizi dinlemediler yeniden felaketi yaşadık, Hendek olaylarını yaşadık. Dünya kadar askerimiz, polisimiz öldü. Bir şehir harabeye döndü ve hep toplumsal mutabakat olmadığı için. Şimdi Devlet Bey, ‘Gelsin, biz ona bir kürsü verelim, bütün meseleler bitsin’ diyor. Bu iş Meclis'e bir aktör çağırmakla çözülmez. Bu iş çözülecekse bütün partilerin içinde olduğu, süreci yönettiği, bütün partilerin oturduğu, kendi çıkarlarını değil, 86 milyonun çıkarlarını öncelediği bir masada konuşulur. Bu iş konuşulacaksa STK'ları dışlayarak gazileri ikna etmeden, bütün seçmenlerin ‘Bunda bizim menfaatimiz var, doğrusunu yapıyorlar’ demeden, ‘Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Meclis yanlış yapmaz’ diyen bir mutabakat üretilmeden atılacak tüm adımlar; Türkiye'nin sorununu değil, Recep Tayyip Erdoğan'ın sorununu çözmek için kurulmuş bir plan gibi kokuyor. Bu yüzden kötü kokuyor.
“Ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmış birini, Bahçeli’nin gönlünde başka bir yere koyarak davetiyle bu işin çözülmesi mümkün değildir”
Biz CHP olarak geçmişte de ‘Toplumsal mutabakat komisyonu kurulsun’ demiş bir parti olarak, 86 milyonun sorunu olan terörü ve hepimizin sorunu olan ama Kürtleri çok inciten Kürt sorununu yok sayarak sadece adada tutulan, uzun süredir tutuklu olan, ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmış olan birinin Sayın Bahçeli’nin tutup da kendi gönlünde başka bir yere koyarak davetiyle bu işin çözülmesi mümkün değildir. Bu yüzden biz asla barışa, kardeşliğe karşı çelişkili bir söz söylemeyeceğiz. Barışı savunurken, silahların bırakılmasını savunurken, terörün bitmesini savunurken, 86 milyonun kucaklaşmasını ve Türkiye’yi, hepimizi yoksullaştıran, hepimizi yalnızlaştıran meselelere karşı bir ve beraber olmayı, parayı; silahlara, bombalara değil, parayı gençlere harcamayı savunurken sesimiz titremez bizim. Hiç titremedi hiç titremeyecek.
“Bu milletin gözü önünde ve herkesin gözüne bakabileceğimiz bir süreci savunuyoruz”
Açık, şeffaf Kürt'üyle, Türk'üyle kardeş olan bu milletin gözü önünde ve herkesin gözüne bakabileceğimiz bir süreci savunuyoruz. Milletimizi göz ardı edecek, birbirinden ayrıştıracak, birbirine düşman edecek her hareketin karşısında dimdik durduk. Ve içimizde yaşanan ve yıllardır milletimizin kanını emen sorunlarla boğuşuyoruz. Filistin’de yakılan ateşin ve İsrail’in zulmünün coğrafyamıza yayıldığını görüyoruz. Bu terör ve soykırım elbette bizlerin de önemler alması gereken, iç barışımızı dışarıya karşı her zaman birlikteliği savunmamızı gerektiren bir sürecin içindeyiz. Ancak amacı ister vergi toplamak, ister kendi belirlediği ve toplumla paylaşmadığı bir süreci dayatmak olsun bunun araçsallaştırılmasını asla ve asla doğru bulmuyoruz.
“Bir kişiye ev hapsi teklif ederek Türkiye’nin bu büyük sorununu çözemezsiniz"
Bir çağrı yaptırıp bir çağrıya bir cevap alınacağını umarak Kürtlerin ifade ettikleri, talep ettikleri barışçıl, demokratik, Anayasa’ya uygun ve eşit bir vatandaşlık talebi eden meseleleri çözmeden, görmeden, konuşmadan ‘Biz yaptık oldu’ diyerek bir kişiye özgürlük, bir kişiye ev hapsi teklif ederek Türkiye’nin bu büyük sorununu çözemezsiniz. Bunun için TBMM’nin odak olduğu ve TBMM’nin içinde olduğu, kimsenin dışlanmadığı ve bir kez daha söylüyorum, 86 milyona: Biz beraberiz, sizin için en doğrusunu yapmaya kararlıyız. Bir kişiyi yeniden cumhurbaşkanı yapmak, birisini adadan villaya almak, bir başkasına bir başka avantaj sağlamak değil; 86 milyonu barıştırmak için atılacak her adımı önemsiyorum.
“El yükseltiyorum Devlet Bey. Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum”
Bana diyorlar ki ‘Devlet Bey el yükseltiyor. Ne yapalım? Sen de yükselt.’ El yükseltiyorum Devlet Bey. Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum. Varsanız hep beraber bunu yapalım. Gelin, her Kürt’ün kendisini Manisalı Özgür Özel kadar, Rizeli Tayyip Erdoğan kadar, Osmaniyeli Devlet Bahçeli kadar, Edirneli, Antalyalı, Türk, Laz, Çerkes kadar eşit hissetiği, kendini öteki hissetmediği, tüm demokratik siyaset kanallarının hepimize ve hepsine açık tutulduğu, kimsenin bu Meclis’in kürsüsünde söylediği sözden ötürü içerlerde tutulmadığı, üniversitelerde öğrencilerin, akademisyenlerin haklarının yenmediği, şeytanlaştırılmadığı, tüm demokatik hakların dünya standartlarında kullanılabildiği bir ülke yapalım, tüm Kürtleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi yapalım. Hodri meydan. Demokrasi teklif ediyoruz, kardeşlik teklif ediyorum. Biz buradayız Devlet Bey, CHP burada. Aklı da ruhu da bedeni de TBMM’de. Biz, bu ülkenin kurucu partisi olarak kurduğumuz yerdeyiz ve bu ülke için her şeyi, hep birlikte burada yapmayı teklif ediyoruz. Hodri meydan. El yükseltiyoruz.”
(Sürecek)