EĞER:
- Özgür düşünce yasaklanırsa AKIL ÇÜRÜR.
- Korku kültürü yaygınlaşırsa SÖZ- SOHBET-SAMİMİYET ve İNSANA GÜVEN ÇÜRÜR.
- Özgürce yazmak yasaklanırsa MEDYA ÇÜRÜR.
- Kutsal din duyguları bireysel, ticari, ailevi, siyasi ve kurumsal çıkarlara alet edilirse İNANÇ ÇÜRÜR.
- Tencerede aş, sofrada ekmek ...bulundurma sıkıntısı doğarsa AİLE ÇÜRÜR.
- Sağlık, eğitim, istihdam, iş ve gelir güvencesi zayıflarsa TOPLUM ÇÜRÜR.
- Evrensel insan hakları, din ve vicdan özgürlükleri kısıtlamışsa HUKUK ÇÜRÜR.
- Eğitimciler, akıl, bilim, özgür araştırma hakları, fırsat eşitlikleri ve olanaklarından yoksun bırakılırsa EĞİTİM SİSTEMİ YANİ ZİHNİYET ÇÜRÜR.
- Haksızlık, yolsuzluk, liyakatsızlık ve hırsızlıklara göz yamulursa AHLAK ÇÜRÜR.
- Yurttaşlar arasında, ırk, din, mezhep, siyasi kanaat, bölge ve cinsiyet ayrımları yapılırsa VICDAN VE TOPLUMSAL BÜTÜNLÜK ÇÜRÜR.
- Devletin varlığı, halk sağlığı ve toplum güvenliğine zarar vermeyen her konuda özgürce örgütlenme, parti kurma,ve görüş bildirme olanakları kısıtlanmışsa DEMOKRASİ ÇÜRÜR.
- Yargıçların özgürce karar verme olanakları kısıtlanmış ya da baskılanmışsa YARGI ÇÜRÜR.
- Bir ülkedeki siyasi iktidarlar anayasal yetkilerinin dışına taşarak keyfi siyasi, ekonomik ve hukuki kararlar üretebiliyorlarsa REJİM ÇÜRÜR.
- Siyasi iktidarı elinde bulunduranlar hak-hukuk-adalet ve liyakat ilkerinden ayrılmışlarsa da DEVLET ÇÜRÜR.
Çünkü devletin temeli de, ideolojisi de, ahlakı da adalet ve hukuktur. Bu hukuk teokratik rejimlerde dinsel hukuk; laik,sivil ve çağdaş rejimlerde doğrudan toplum tarafından seçilen millet vekillerinin özgürce birlikte oluşturdukları laik ve sivil hukuktur. Yanı ulusal istenç ya da milli iradedir.Keyfi hukuk ise Hitler, Mussolini ve Stalin gibi diktatörlerin sadece ve sadece kendilerine özgü olarak ürettikleri bir basķı ve sindirme hukuku(!) olabilir.