Arapgir Kültür Derneği, Malatya'da Roma dönemine ait 2 bin yıllık Taş Köprü'nün orijinal haline sadık kalınmadan restore edilmesi gerekçesiyle restorasyonunun durdurulması için Malatya İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Bunun üzerine bölgeye gelen keşif hakimi bölge halkının keşif esnasında alanda bulunmasını istememesinin ardından çevreciler ve heyet arasında gerginlik yaşandı. Hakimi keşif yapmadan alandan ayrıldı. Yaşanan duruma tepki gösteren Arapgir Kültür Derneği Avukatı İbrahim Ekrem Çatalkaya, "Hukuk şu anda konuyu pas geçti. Burada maalesef gerekçesi anlaşılamayan sebeplerden dolayı hakim bey mahalli alanını terk etti" dedi.
Arapgir ilçesi Suceyin Mahallesi’nde bulunan bölgenin en eski yapılarından biri olan Roma dönemine ait 2 bin yıllık Taş Köprü restorasyonu mahkemelik oldu. Restorasyon çalışmasının, eserin orijinaline sadık kalınmadan yapıldığı gerekçesi ile Arapgir Kültür Derneği yapımın durdurulması için Malatya İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
Dava süreci uzayınca müteahhit köprünün restorasyonunu yaptı ve işi teslim etti. Konuyu gerekli tüm mercilere taşıdıklarını ancak sonuç alamadıklarını ifade eden Arapgir Kültür Derneği Genel Başkanı Turgay Akşahin, “Netice alamadığımız için Malatya Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurduk” dedi.
Bilirkişi heyeti köprünün bulunduğu alana geldiğinde, hakim jandarmadan, taraf olan dernek başkanı ve avukat dışında; çevreciler ve köylülerden oluşan kalabalığın alandan uzaklaştırılmasını istemesi gerilime neden oldu. Yaşanan sözlü tartışmaların ardından 2 bin yıllık Taş Köprü restorasyon keşfi için gelen bilirkişi heyeti keşif yapmadan alandan ayrıldı.
"Bugün burada bir tarihi eserinin nasıl yok olduğunu belgelemek için buradayız"
Bilirkişi heyeti bölgeye gelmeden önce konuşan Arapgir Kültür Derneği Genel Başkanı Turgay Akşahin, ANKA Haber Ajansı'na şu açıklamalarda bulundu:
“Bugün burada bir tarihi eserinin nasıl yok olduğu, nasıl bir yanlış restorasyona tabi tutulduğu belgelemek için buradayız. Maalesef üzgünüz, yani böyle bir eseri görsellerde de görebiliyoruz. 2 bin yıllık aşkın Roma döneminde inşa edilen bu köprü, bölgemizin en eski eseri. Fakat yapılan restorasyonun köprüyü tahrip ettiğini, yeni bir köprü yapıldığını, dolayısıyla buradaki yapılaşmanın restorasyonla bir ilgisi olmadığını burada hep birlikte görülmüş bulunuyoruz. Gerçekten üzgünüz. Bu eserler, bu tür eserlerimiz ayakta kalsın, yanlış restorasyon kurbanı olmasın. Önümüzdeki nesillere, gelecek kuşaklara bu eserlerimizi, bu yapıları taşımak için buradayız.
"Başvurularımız hiçbir şekilde dikkat alınmadı"
Konuyu Turizm Bakanlığı'na götürdük. Konuyu Cumhurbaşkanlığına götürdük. Konuyu tabi bu manada Anıtlar Yüksek Kurulunun Sivas Bölge Kuruluna götürdük. Malatya Valiliğine götürdük. Arapkir Kaymakamlığı'na götürdük. Arapkir Belediye Başkanlığı'na götürdük. Ama geldiğimiz noktayı bir sonuçta alamadığımız için köprüyü hızla yapımına devam ettiler. Köprünün yapımına üstlenen Karayolları Bölge Müdürlüğü, bunu da Elâzığ Bölge Müdürlüğü'ne tevdi etti. Bu bölgenin yanlış restorasyon sonucu, bu köprü bu duruma geldi. Şimdi bizler bu noktada şifahi ve yazılı dilekçelerimizi verdikten önce. Fakat burada olay şu ki, hiçbir şekilde dikkat alınmadı. Bizler sürecini takip ettik. Netice alamadığımız için mahkemeye, Malatya Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurduk. Bir yıldır, yaklaşık bir yılı geçiyor bizi bekletiyorlar. Burası Suceyin Köyü. Arapgir’in Suceyin Köyü toprakları içerisinde kalan bir eser."
“Restorasyon sonrasında 2 bin yıllık köprüden bahsedilemez”
Arapgir Kültür Derneği Avukatı İbrahim Ekrem Çatalkaya, halen süren mahkeme süreci ile şunları söyledi:
“Taş Köprünün avukatlığını yapıyorum. Maalesef burada Türkiye'nin en eski tarihli yapılarından birisi, 2 bin yıllık bir köprü var. Ancak buranın restorasyonu sırasında maalesef burası artık 2 bin yıllık köprüden bahsedilemez. Buranın tarihi vasfı kaybolduğu için artık buranın herhangi bir değeri, harbiyesi kalmamıştır. Buraya daha önce birçok turist gelmekteydi. Sırf taş köprü için, buranın Roma yapısı, Roma mimarisi, onun özelliklerini görmek için birçok turist buraları özellikle ziyaret ederdi, dünyanın birçok ülkesinden. Ancak maalesef bu yapılan restorasyon, aslında bu restorasyon denilebilecek bir şey değil maalesef.
Biz buranın durdurulması için idare mahkemesinde dava açtık. Maalesef idare mahkemesi ilk etapta yürütmeyi durdurmayı kararı vermediği için ciddi ciddi hasar gördü, zarar gördü. Dolayısıyla artık telafisi bile mümkün olmayan bir hale gelmiştir. Maalesef bütün Arapgir ilçesi, hatta Malatya, hatta dünyanın birçok yerinden ne yapıyorsunuz bu yapıya tepkiler gelmesine rağmen sanki hiçbir şey yokmuş gibi kendi başlarına bu şekilde iki tane müteahhit rant uğruna burayı gelip maalesef bozdu. Bozmaktan öte yani burada çok çirkin bir hale soktu. Dolayısıyla burada hem Karayollarının hem Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun gerekliliği Kültür Turizm Bakanlığının defalarca bildirim yapmamıza rağmen buraya hiçbir şekilde müdahale edilmemesi ciddi anlamda zarara oluşmuş. Dolayısıyla biz de hukuk mücadelemizi bırakmadık. Sonuna kadar mücadelemize devam ediyoruz."
Arapgir Kültür Derneği Genel Başkanı Turgay Akşahin, şöyle konuştu:
“Bugün burada tarihi köprü için tarih not düşmemek için burada bulunuyor idik. Fakat tarihe not düşmeyi ertelemiş görünüyoruz. Onun sebebi de mahalde taş köprüde hukuk uygulamayan, adaleti uygulamayan, mevcut keşfi yapmamak için elinden gelen gayreti gösteren bölge idare mahkemesi hâkimi. Biz Arapgir'deki tarihi değerlerimizi korumak ve kollamakla görevli olan Arapgir Kültür Derneği olarak üzgünüz. Bölge halkı olarak üzgünüz. Tarih adına üzgünüz. Bu değerlerimizin korunması için hukuka ihtiyacımız var. Hukuka ihtiyacımız oldu. Fakat hukuk şu anda konuyu pas geçti. Burada maalesef gerekçesi anlaşılamayan sebeplerden dolayı Arapgir Kültür Derneğimizin avukatlığını üstlenen Avukat Ekrem Çatalkaya ve şahsıma yönelik ithamlarda, hakaretlerde, hukuk dışı ithamlarda bulunuldu. Bunun için biz soğukkanlılıkla davranılmasına karşı hakim bey mahali alanını terk etti. Biz hukuk olarak sürecimizi devam ettireceğiz. Mücadelemizi sürdüreceğiz. Burada 50’nci kez de keşif olsa da hukuk uygulayan bir hukukçu, adaleti uygulayan bir adaletçi bulana kadar görevimiz devam edecek."