Çevre & Doğa

Madencilik ve Çevre: Bir Denge Kurmak Mümkün mü?

"Arguvan'da düzenlenen maden panelinde konuşan Prof. Dr. Hasan Tatlı, madenciliğin çevreye verdiği zararın azaltılması gerektiğini vurguladı. 'Madenler olmadan modern yaşam mümkün değil,' diyen Tatlı, 'Ancak bu, çevreyi hiçe saymamız gerektiği anlamına gelmez. Madenciliği, doğaya en az zarar verecek şekilde yapmalıyız. Aksi takdirde, medeniyetin gelişmesi de tehlike altına girer' şeklinde konuştu."

Abone Ol

Malatya’nın Arguvan ilçesi 16. Uluslararası Arguvan Türkü Festivali'ne ev sahipliği yapıyor. Festival kapsamında bugün ‘Madencilik ve İklim Krizlerinin Bölgemize Etkileri’ konulu panel düzenlendi. Turnam İlgezdi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Arguvan Belediye Başkanı Ersoy Eren, CHP Kadın Kolları Başkanı Nezahat Aydın’ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.

Moderatörlüğünu Süleyman Kılıç’ın yaptığı panelde Prof. Dr. Cemalettin Küçük ve Prof. Dr. Hasan Tatlı iklim değişikliği ve madenlerin zararı üzerine konuşmacı olarak yer aldı.

“Madencilik yoksa medeniyet olmaz”

İklim değişikliğinin etkileri üzerinde sunum yapan Prof. Dr. Hasan Tatlı, küresel ısınmanın dünyaya olan etkilerini anlattı. İklim değişikliğini eriyen ve hızla kaybolan buzul örnekleriyle anlatan Tatlı, kar yağışının azaldığını söyledi. Buzulların erimesinin, suların yükselmesine neden olduğunu söyleyen Tatlı, ülkelerin kaybolacağını söyledi. İstanbul’da son yıllarda hortum olaylarının görüldüğünü söyleyen Tatlı, bunun iklim değişikliği sonucu olduğunu söyledi.

Türkiye’nin ısındığını söyleyen Tatlı, iklim parametrelerinin değiştiğini sözlerine ekledi. Kuraklık ve sellerin yaşanacağını söyleyen Tatlı, maden konusunda çarpıcı söylemlere yer verdi.

Tatlı, açıklamalarında şunları kaydetti:

“Çevreciler döviz açmışlar burada, biraz oraya bakmalarını öneririm. Çevre demek insanla birliktedir. Çevre tek değildir. Paylaşabildiğimiz ekosistemdir. Şimdi baraj gerekiyor. Dedim ya kurak dönemlerimiz çok. Ama bize su lazım, elbette ihtiyacımız var ama tabi bizim burada kastettiğimiz sürdürülebilir çevre politikası. Çevreye zarar vermeyen bir proje yoktur. İnsan doğarken zarar verir. Doğan bir bebeğin kaç bin litre su harcadığını biliyor musunuz? Yani ne kadar karbon verdiğini, 9 ayda? Hesaplarsanız zarar o kadar büyük ki ama insan doğumundan vazgeçebiliyor muyuz? Hayır, efendim madenler kötü. Peki bilgisayardan vazgeçiyor musunuz, hayır. Bu da maden ürünü. E ben maden ürünlerini istiyorum ama madene karşıyım. Peki, ne yapabiliriz anlaşalım. Çevreye, ekosisteme en az zarar veren bir şekilde madencilik yapalım. Madenciliğe karşı olmak medeniyete karşı çıkmak demektir. Madencilik yoksa medeniyet olmaz. Şu oturduğunuz koltuklarda maden ürünü. Bu mikrofonda maden ürünü. Projeksiyonda maden ürünü. Maden olmazsa medeniyet olmaz. Çevreye en az zarar veren, zararsız diye bir şey olmaz, dedim ya doğum bile zararlı”

TÜRKİYE, MADEN ŞANTİYESİNE DOĞRU YOL ALIYOR

Tatlı’dan sonra ‘Madencilik ve İklim Krizlerinin Bölgemize Etkileri’ konulu konferans veren Prof. Dr. Cemalettin Küçük ise Türkiye’de sayıları hızla artan maden ihalelerine dikkat çekti.  Prof. Dr. Küçük, bugün Arguvan’da da ihalelerin yürütüldüğünü söyleyerek,

“Bugün buralarda da ihaleler var, kimsenin haberi var mı? 500 küsur yerde 1 ay içerisinde Türkiye’de maden ihalesi yapılıyor. Bunlara maden diyemeyiz. Ama onlar açısından bunlar maden. Değerini sayıyor. Niçin, biliyor musun, çünkü maden denilen element ya da mineral ya da aradığınız herhangi materyal ne ise onun ne kadar, nerede, ne miktarda olduğunun önemi yok. Ona işletme için kim izin veriyor? Türkiye veriyor”

dedi.