Gündem

Kemal Kılıçdaroğlu: "İmamoğlu için adalet yürüyüşü yaparız"

CHP'nin 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun davasına ilişkin "İstinaf da Yargıtay da herkes haddini bilecek. Ekrem Bey onların yutacakları kadar kolay bir lokma değildir... İmamoğlu için adalet yürüyüşü yaparız, neden yapmayalım? Gereği neyse o yapılır, bütün dünyaya ilan edilir. Türkiye'de adaletin olmadığını bu karar göstermiş olacak. Bu kadar açık ve net" dedi.

Abone Ol

CHP'nin 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun davasına ilişkin "İstinaf da Yargıtay da herkes haddini bilecek. Ekrem Bey onların yutacakları kadar kolay bir lokma değildir... İmamoğlu için adalet yürüyüşü yaparız, neden yapmayalım? Gereği neyse o yapılır, bütün dünyaya ilan edilir. Türkiye'de adaletin olmadığını bu karar göstermiş olacak. Bu kadar açık ve net" dedi.

CHP’nin 7’nci Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sözcü TV canlı yayınında, İpek Özbey’in sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’a atılan iftiranın sizin ofisinizden çıktığı iddiaları var. Sizin ofisinizden mi çıktı” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Dedikodu ve magazinin siyasette kullanılması kadar yanlış birşey yok. Bu, siyasette kalitenin düşmesine yol açıyor. Ben hayatım boyunca, iktidar kanadı da dahil bu tür olayların hiçbirisine itibar etmedim ve asla dillendirmedim. Bu tür olaylar söylendiği andan itibaren derhal dava açılması lazım. Süleyman Soylu gibi bir adam bunu dillendiriyorsa şunu söylemek lazım, eğer bunu yapıyorsan ve bildiklerini açıklamıyorsan sen şeref yoksunusun. Belediye Başkanı benim evladım, CHP Gençlik Kolları'ndan gelme. Zamanında dava açılsaydı bunların hiçbiri olmazdı. Bir arkadaşımız retweet yapmış. Çıkma diye bir şey yok. Eğer böyle bir şey olsa mümkün değil bir arada olma şansımız olmaz.”

“Biz mücadele ettiğimiz için seçimlerde birinci parti olduk”

Kılıçdaroğlu, “Özgür Özel’e yapılan her hamlede neden sizin adınız ön plana çıkıyor” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Sosyal medya çok kirli bir yer. Bir sürü yalan, bir sürü yanlış haberler olur. Mahkeme kararıyla bu iftira atanların gidip yargının önünde hesap vermesi lazım. Olayı yargıya taşımazsanız bugün sizin başınıza gelen yarın bir başka arkadaşınızın başına gelebilir.”

Kılıçdaroğlu, “Genel Başkan olduğunuz dönmede, ‘Partiyi kamuoyunda tartıştıranı kapı önüne koyaırım' dediniz. Bugün partiyi kamuoyunda tartıştırdığınızı düşünüyor musunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Hayır. Zaman zaman cevap veriyorum, kendi düşüncelerimi de aktarıyorum. Siz eğer bir partide Genel Başkanlık yapmışsanız, partinin felsefesini, görüşünü, kültürünü biliyorsanız farklı sesler çıktığı zaman kendi düşüncelerinizi aktaracaksınız. Neyin normalleşmesi? Sarayla ben neyin normalleşmesini yapacağım? Adam, ‘Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını uygulamam’ diyor. Her türlü hakareti yapıyor. Ne yapacaksınız? Bunlar partiye zarar verir. Bakın biz mücadele partisiyiz kuruluşundan bu yana. Biz CHP’yiz. Biz mücadele ettiğimiz içindir ki seçimlerde birinci parti olduk.”

“Normalleşme halkla olur”

Kılıçdaroğlu, “Helalleşme ve normalleşme nerede ayrışıyor” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Sarayla ne normalleşeceksiniz? Normalleşme halkla olur. AK Parti'ye oy veren kardeşimize diyeceksiniz ki ‘Kardeşim bunlar yanlış yapıyorlar.’ Ona gideceksiniz, onunla oturacaksınız. O size düne kadar ön yargıyla bakıyordu. Ön yargıları kıracaksınız. Helalleşme normalleşme değildir. Bizim kusurumuz yok muydu? Vardı. Erdoğan ne diyordu? ‘Siz Sivas'ın ötesine geçemiyorsunuz.’ Doğru muydu bir dönem? Doğruydu. Biz şimdi gidiyor muyuz? Gidiyoruz. Neden? Gittik o insanlara ve biz Türkiye coğrafyasının her tarafına helalleşme politikasıyla gittik.  İktidar dediğin bir kişi. Erdoğan’ın nesiyle helalleşeceksiniz ya da nesiyle normalleşeceksiniz?”

“Normalleşme meselesini Özel ile konuştunuz mu” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Pek çok şey konuştuk ama konu açılmadığı için konuşmadık. Zaman zaman söylüyorum, zaman zaman konuşuyoruz. Düşüncelerimi de ifade ediyorum. Ama kamuoyu önünde zorunlu olmadıkça çıkıp bir açıklama yapmıyorum” dedi.

“Bir sahtekarının önünde ayağa mı kalkılır”

Kılıçdaroğlu, “Sizce yeni bir çözüm süreci mi geliyor? İktidar CHP ile normalleşirken onun desteğini mi almaya çalışıyor” sorusuna şu karşılığı verdi:

“Erdoğan kendi halkına hakaret eden birisi. Bu ülkenin kadınlarına ‘sürtük’ dedi. Ettiği yeminin gereğini yaptı mı? Erdoğan tarafsız mı? Hayır. Hala AK Parti'nin genel başkanı. Bu ülkenin iki büyük kurucusuna ‘iki ayyaş’ suçlamasını yaptı. Bu topraklarda namus ve şeref kavramının ne kadar değerli olduğunu, ‘Namusum ve şerefim üzerine ant içerim’ dediğiniz andan itibaren namusunuza ve şerefinize sahip çıkmak için gereğini yaparsınız. Siz gereğini yapmıyorsanız, ben o kişinin önünde niye ayağa kalkacağım? O cumhurbaşkanı değil ki. Aynı zamanda AK Parti'nin Genel Başkanı. AK Parti'nin Genel Başkanı olmadığı dönemde cumhurbaşkanıyken geldi, kalktık, alkışamadık. Saygı gösterdik. Ama AK Parti'nin Genel Başkanı olduktan sonra kalkmadık. Niye kalkalım ki? Bir ülkenin cumhurbaşkanı olacak kişisi meydanlara çıkacak, sahte videolarla kitleleri etkileyecek. Bu sahtekarlık değil midir? Bir sahtekarının önünde ayağa mı kalkılır? CHP sıradan bir parti değildir. Namus ve şeref kavramını bilen bir partidir.”

“Altılı masa, Türkiye’yi barıştırdı”

Kılıçdaroğlu, “Fakat siz o AK Parti hükümetinde ekonomi bakanlığı yapmış ve dışişleri bakanlığı yapmış kişilerle altılı masada ortaklık kurdunuz. Aradaki farkı anlatır mısınız” sorusu üzerine, “Altılı masayla bu çok farklı. Altılı masayı bir araya getiren demokrasi özlemiydi. Ülkeyi çürümüşlükten kurtarmaktı. Ahlakı egemen kılmaktı. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirmekti. Devletin şeffaf olmasını sağlamaktı. Siyasi ahlak kanunu çıkarmaktı. Biz bu nedenle bir araya geldik. Onlar da bir araya geldiler. Hepsi gitti, Erdoğan’a teslim oldu. Millet İttifakı, demokrasi ittifakıydı. Türkiye’yi barıştıdık biz. Yüzde 48,5 oyu böyle aldık biz” diye konuştu.

“Çözüm sürecenin geleceğini düşünmüyorum

Kılıçdaroğlu “Çözüm süreci mi geliyor sizce” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Erdoğan olayları kapatma konularında mahirdir. Piyasalarda ateş var, işsizlik var. Bu tablonun sorumlusu kim? Olayları kapatmak, toplumun dikkatini başka yere çekmek... Çözüm sürecenin geleceğini düşünmüyorum. Ülkeyi bu bataklığa sürükleyen biri Türkiye’nin sorunlarını çözemez. O kendi sorunlarını çözmek istiyor. ‘Ben bir daha cumhurbaşkanlığı koltuğunda nasıl kalabilirim’ diyor. Bunun alt yapısını oluşturuyor beyefendi. Erdoğan kendisi ve ailesi için çalışıyor, devlet için değil. Biz birinci parti olmayı bunları söyleyerek, eleştirerek, halka güven vererek olduk.”

Kılıçdaroğlu, Meclis açılış resepsiyonunda Özel ve Bahçeli arasındaki diyaloğu şöyle değerlendirdi:

“ ‘Biz siyasetçiler halka doğruları söylemiyoruz, Biz zaten Erdoğan'la normalleşmişiz. Siz de bizim gibi Erdoğan'la normalleşin. Normalleşirseniz bir şey olmaz. Erdoğan yerinde kalır.’ Bir siyasetçi kürsüde ne söylüyorsa başka yerde de aynı şeyi söylemeli. Öbür türlü siz halkı kandırıyorsunuz. Sayın Bahçeli kürsüde başka türlü bir başka yerde başka türlü söylerse bu siyasetin ahlakına uyar mı? Türkiye'de siyaseti güvensiz noktaya getiren bu olaylar.”

“CHP Genel Merkezi'nin önüne Erdoğan'ın forsunun asılmasını da doğru bulmuyorum”

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın CHP Genel Merkezi’ne gelmesine ilişkin şöyle konuştu:

“Erdoğan siyaseten en güvenilmez kişidir. Dün söylediğini üç gün sonra reddedebilir. Günümüzden bir örnek vereyim. Ne söylüyordu, ‘Biz İsrail'e gelebiliriz.’ Bir hafta sonra ne dedi? ‘İsrail bize saldıracak.’ Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Filistinlileri kurtaracağından söz ediyorsun. Ondan sonra panik içinde, ‘Eyvah İsrail bize saldıracak. Ne yapacağız?’ Bunlar devlet mi yönetiyor? Bunlar kendi çıkarları için devleti soyuyorlar. Kendi çıkarı için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur. CHP Genel Merkezi'nin önüne Erdoğan'ın forsunun asılmasını da doğru bulmuyorum. Orada zaten Türk bayrakları var. Sayın Abdullah Gül beni ziyarete geldiğinde biz oraya Cumhurbaşkanlığı forsu mu astık? Sonra, kapalı oturum. Hangi gerekçeyle yapıyorsun sen kapalı oturumu? Bunun için koskoca TBMM paniğe kapılıyor, gizli oturum yapıyor. Akıl tutulması bu. Hiçbir şey anlatmadılarsa neden biz kapalı oturum istiyoruz?”

Kılıçdaroğlu, "İsrail bize niye saldırsın? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu bölgenin en güçlü ordusuna sahiptir. Aklını peynir ekmekle yemesi lazım bize saldırması için" diye konuştu.

"Partinin duruşuna yakın olan isimler"

Kemal Kılıçdaroğlu, Özbey'in "1 Ekim günü Meclis'in açılışında ayağa kalkma faslında bazı milletvekilleri girmediler Meclis'e ve ayağa da kalkmadılar. Genellikle size yakın isimlerdi" sözleri üzerine "Partinin kimliğine, duruşuna, felsefesine yakın olan isimler" şeklinde konuştu.

"Parti kişilere bağlı değil"

Kılıçdaoğlu, "Özgürcüler, Kemalciler, Ekremciler var mı bu partide?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Ben doğru bulmam. Genel Başkan olduğumda hiç kimsenin Kemalci olmasını istemem demişimdir. En az 30-40 yerde konuşmamda ifade etmişimdir. Parti kişilere bağlı değil. Partinin bir partisi var. Kemalci ne demek? Özgürcü ne demek? Biz CHP'liyiz. CHP'nin temel özelliklerinden birisi CHP'lilerin rahatlıkla konuşmaları ve eleştirmeleridir. Bütün eleştirileri dinlerim. Çünkü her eleştiriden ders çıkarmamız lazım. CHP'nin böyle bir özelliği var. CHP'nin ciddi bir kurumsal kimliği var. CHP'liler var."

"Yargıtay da istinaf da haddini bilecek"

Kılıçdaoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun davasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

"Bir siyasetçiye siyasi yasak getirilmesi kadar anormal bir durum yoktur. Bir siyasetçiye siz yasağı hangi gerekçeyle getiriyorsunuz? Başarılı bir Belediye Başkanı. Görevini yapıyor. Çalışıyor, üretiyor, hizmet ediyor. Şimdi siz buna siyasi yasak getirerek önünü kesmeye çalışıyorsunuz. Kesmek isteyen adamla da biz normalleşmeye çalışıyoruz. Olmaz. 

Bakın yargı kimin emrinde? Erdoğan'ın emrinde. Bir örnek vereceğim dünyada olmayan; AYM'ye üye seçilecekti Yargıtay'dan. İstanbul'daki savcıyı aldılar bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmayan kişiyi belirli bir süre beklettiler. Erdoğan'ın talimatıyla. Sonra 100 küsür yıllık Yargıtay bu kişiyi AYM'ye üye seçti. Bu memlekette biz bunlara da tanık olduk. Kesmek istiyor? Niye önünü kesmek istiyor? Ne yaptı? Şunun altını özenle çizelim; istinaf bu kararı onaylayamaz. Bu suça ortak olamaz. Bir Belediye Başkanına birilerinin isteği üzerine yargı oturup karar verip 'sana yasak getiriyorum' diyemez. Siyaseti reddeder, ahlakı, yargıyı, yasaları reddeder, vicdanı reddeder. 

Bir de buraya Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısını da buraya başsavcı atadılar. Daha önceki siyasi yasakların mimarı olanı atadılar. Herkes haddini bilecek. İstinaf da Yargıtay da herkes haddini bilecek. Ekrem Bey onların yutacakları kadar kolay bir lokma değildir."

"İmamoğlu için adalet yürüyüşü yaparız"

Kılıçdaroğlu, "İmamoğlu için adalet yürüyüşü yapar mısınız?" sorusuna “Yaparız neden yapmayalım? Gereği neyse o yapılır. Bütün dünyaya ilan edilir. Türkiye'de adaletin olmadığını bu karar göstermiş olacak. Bu kadar açık ve net” yanıtını verdi.

“Ekrem Bey'le hala baba oğul musunuz?” sorusunu da Kılıçdaoğlu, “Elbette. Belediye başkanlarımızla bir sorun yok zaten. Her belediye başkanımızın başarılı olmasını isterim. Güzel şeyler yapmasını isterim. Çünkü onların başarıları aynı zamanda CHP'nin başarısı demektir. Öyle bakmamız gerekiyor” diye yanıtladı.

“Cumhurbaşkanlığı tartışmasının bu kadar erken saatte başlaması kadar yanlış bir şey yok”

“Ekrem Bey'le Mansur Bey arasında sizleri gerilim var mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:

“Açıkça söylemek gerekirse bir Cumhurbaşkanlığı tartışması var. Bu tartışmanın bu saatte bu kadar erken saatte başlaması kadar yanlış bir şey yok. Daha uzun süre var. Herkes görevini yapmalı. İyi bir şekilde görevini yapmalı. Başarıda ve iyilikte yarışmalı. Yarışıyorlar da. Mansur Bey mesela, 'okulları temizleyeceğim' dedi. Hemen 'niye temizliyorsun?' Mahallenin çocuğu okula gidiyor kirlilik içinde. Belediye temizlemek istiyor. Sanki başka bir ülke bunu yapıyormuş gibi 'hayır sen temizleyemezsin'  diye bu yasağı getiriyorlar. Doğru değil. Burada da aynı şekilde oldu. Pek çok yerde belediye başkanlarımızın önü kesiliyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Bizim belediye başkanlarımız halka ulaşacaktır. Halkın sorunlarını çözecek. Bütün engelleri aşmasını da bilecektir. Belediye başkanlarının görevi o. Açık ve net söyleyeyim; belediye başkanlığı ağlama duvarı değildir. Belediye başkanlığı sorunu aşıp çözüm üretme makamıdır. Halka hizmet etme makamıdır."

"Aday olmayacağım. Bir sefer oldum zaten"

Kılıçdaroğlu, "Peki iki belediye başkanı adayı tartışılıyor Cumhurbaşkanlığı adaylığı için. Bu çok uzun zamandır tartışılıyor. Hatta sizin adaylığınız döneminde bile tartışılıyordu. Ama hiçbir üçüncü isim çıkmıyor. Üçüncü, dördüncü, beşinci isimlerde konuşulmalı mı? Siz aday olacak mısınız?” sorularını şöyle yanıtladı:

“Bugün de böyle bir tartışmanın yapılmasını asla doğru bulmuyorum. Bu aynı zamanda potansiyel adayların yıpranmasa da yol açar. Gerek yok buna. Zamanımız var. Partinin yetkili organları var. Günü geldiğinde başvurulacak yer partinin yetkili organlarıdır. Bu tartışma yıpratır. Doğru değil. Ben bir sefer oldum zaten. Partinin yetkili organları, adaylarımız var. Parti bir kişiye bağlı değil. Yeni adaylar çıkacaktır ortaya.”

Kılıçdaroğlu, “Birini işaret edecek misiniz?” sorusunu da “Partinin yetkili organları varsa doğrusu yetkili organının alacağı karar bakmak gerekiyor. Hep öyle yaptık. Sadece CHP'den değil diğer partilerden de doğal olarak adaylar çıkacaktır. Yarışacaklardır” diye yanıtladı.

 

"Tenezzül edip Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelmiyor”

Kılıçdaroğlu, “Türkiye'de bir rejim değişikliği, tehlikesi var mı?” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Bu devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun en yakın çalışma arkadaşı İsmet İnönü'ye iki ayyaş diyen adam şu anda Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Bunun üzerine vicdan sahibi hem yurttaşının vicdan sahibi herkesin düşünmesi lazım. Geldiğimiz nokta bu. Devletin yapısına bakalım. Devletin yapısında yasama, yargı, yürütme var. Yasama organı yasama organı olmaktan çıktı. Erdoğan, İsrail bize saldıracak diyor. Bahçeli ona destek veriyor. Kapalı grup yapılıyor. Tenezzül edip Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelip 'bunun için bize saldıracaklar, ben bunu söylüyorum' demesi lazım. Tenezzül edip Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelmiyor. Bu Meclis gazi meclisi. Bu neymiş? Yani bu Meclis derken kurucu Meclisten söz ediyorum ben, şimdiki Meclisten değil. Şimdiki Meclis yolsuzlukları aklayan bir Meclis. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu sağlayan Meclis ise kurucu Meclis, Gazi Meclis'tir. O kadar hassas ki kendi yetkilerinde Mustafa Kemal Atatürk'e Başkomutanlık yetkisini üç ay süreyle vermiştir. 'Başkomutan biziz' diyor. Erdoğan'dan başkomutan mı olur ya Allah aşkına? Ne yaptığını bile bilmiyor. Dün söylediğini iki gün sonra kendisi yalanlıyor. Dünyadan haberi yok bu adamın. Dünya dengelerinden haberi yok."

“Başarılı bir grup başkanvekiliydi”

Kılıçdaroğlu, “Özgür Bey’e çok mu kızgınsınız?” sorusuna da “Hayır. Başarılı bir grup başkanvekiliydi. Daha yeni Genel Başkanlığı. Umarım bütün bunların farkına varır” yanıtını verdi.