Altı bölümden oluşan serginin ilk bölümünde, Keribar'ın 1950'lerde İstanbul'un hızla değişmekte olan sokak hayatını ve Güney Kore'nin kent ile kırsalını belgelediği çalışmalar sergileniyor.

Serginin ikinci bölümü, sanatçının 1980'lerden itibaren İstanbul'un farklı semtlerindeki günlük hayatı kayıt altına aldığı yapıtlarını bir araya getirirken, üçüncü ve dördüncü bölümler Keribar'ın Türkiye ve dünyanın farklı noktalarına yaptığı seyahatlerde ürettiği doğa ve kent manzaralarını konu ediniyor.

Beşinci bölüm, sanatçının dünyanın çeşitli yerlerinde çektiği portreleri izleyicilere sunarken, serginin son bölümü ise sanatçının yarı-soyut fotoğraflarına odaklanıyor.

"Fotoğraf benim için bir hayat tarzı oldu"

İzzet Keribar, AA muhabirine, bir sanatçı olarak ürünlerinin İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi'nde izleyiciyle buluşturmaktan mutlu olduğunu söyledi.

Fotoğraf çekmeye 16 yaşında başladığını dile getiren Keribar, "Abimin teşvikiyle 1952 yılında fotoğrafa adım attım. O zamanlar gözüm abimin fotoğraf makinesindeydi. 1953 yılında bu makineye ulaştım ve o zaman kendi kendime, 'İşte, artık İstanbul benim.' deyip sokağa fırladım. Fotoğraf çekmeyi o kadar çok seviyordum ki farklı yerler görürüm diye gönüllü olarak Kore'ye gittim. Orada herkesin gözüne girdim ve bulunduğum birimin fotoğrafçısı oldum. Kore'de geçirdiğim zamanlar bana, fotoğrafın hayatta insanlar için ne kadar faydalı olabileceğini öğretti." dedi.

Usta sanatçı, Kore'den döndükten sonra fotoğrafçılığa bir süre ara vermek zorunda kaldığını aktararak, şöyle devam etti:

"Evlendikten sonra hayat beni fotoğraftan biraz uzaklaştırdı. 20 sene sonra bir tesadüf sonucunda tekrar fotoğrafçılığa döndüm ve ilk yaptığım İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneğine (İFSAK) üye olmaktı. Orada kısa zamanda adımı duyurdum. Doğrusu çok fazla şey bildiğimi düşünüyordum ama burada geçirdiğim zamanda hiçbir şey bilmediğimi öğrendim. Orada çok önemli ilişkiler geliştirdim, güzel arkadaşlar edindim. İFSAK benim için bir okul oldu. 60 yaşından sonra, 'Bundan sonra sadece fotoğrafla yaşamaya devam edeceğim.' dedim ve fotoğraf benim için bir hayat tarzı oldu. 2015'e kadar çok güzel işler de yaptık ama dijital makineler çıkınca artık herkes fotoğrafçı oldu."

Fotoğrafın peşinde dünyanın dört bir tarafına seyahatlerde bulunduğuna işaret eden Keribar, "80 ülkeyi gezdim. Fotoğraflarım çok iyi olduğu için değil, büyük bir arşiv oluşturduğum için kendimle iftihar ediyorum. Fotoğrafla ilgili hala yeni ve güzel hayallerim var. En çok yapmak istediğim şey, sahip olduğum deneyim ve bilgileri gençlere aktarmak. Onları fotoğrafa karşı heveslendirmek ve güzel fotoğrafçıların yetişmesine vesile olmak istiyorum." diye konuştu.

"İzzet Keribar, bir kuşağın fotoğraf hakkındaki ufkunu oluşturmuş bir sanatçıdır"

Küratör Demet Yıldız Dinçer ise serginin İzzet Keribar'ın dünyasına bir "davet" olarak yorumlanabileceğini söyleyerek, Keribar fotoğraflarının, renklerin uyum ve diyaloğundan oluştuğuna dikkat çekti.

Sergide sanatçının siyah beyaz fotoğraflarına da yer verdiklerini ifade eden Dinçer, "Burada İzzet Bey'in hem fotoğrafa ilk başladığı 1950'li yıllardaki İstanbul'a dair eserlerine hem de Kore'de bulunduğu dönemdeki üretimlerine yer verdik. Dolayısıyla sergimiz, hem siyah beyaz hem de renkli fotoğrafların bir arada olduğu bir kolaj olarak değerlendirilebilir. Bunun temel sebebi ise Keribar'ın çalışmalarının temellerine inmek istememizle ilgiliydi. Sergimizde izleyenlere, 'Keribar fotoğrafı' denilen şeyin içinde neler var, bunları göstermek istedik." dedi.

Dinçer, Keribar'ın arşivinin sanatseverlere İstanbul'un değişen hallerini görme imkanı sunduğunun altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sanatçı, 1980'den itibaren daha sıkı bir şekilde fotoğraf çekmeye başlıyor. Fotoğraflarıyla bizlere İstanbul'la ilgili büyük bir hafıza ve arşiv sunuyor. Öte yandan Keribar, fotoğraflarında sadece İstanbul'u anlatmıyor. Seyahati de çok sevdiği için onun eserlerinde fotoğraf ve seyahati bir arada görmüş oluyoruz. Sanatçı, bu iki tutkusunu çektiği fotoğraflarla bizlere gösteriyor. Hem Türkiye'nin hem de dünyanın farklı yerlerine seyahatlerde bulunuyor. Buralarda kent ve doğa manzaralarının yanı sıra portre üretimleri gerçekleştiriyor. İzzet Keribar, bir kuşağın fotoğraf hakkındaki ufkunu oluşturmuş bir sanatçıdır ve onu burada ağırlamak bizim için büyük bir anlam ifade ediyor."

"6. Bingöl Uluslararası Kısa Film Festivali" başladı "6. Bingöl Uluslararası Kısa Film Festivali" başladı

İzzet Keribar'ın 125 eserine yer verilen sergi, 25 Mayıs 2025'e kadar ziyaret edilebilecek.

İzzet Keribar hakkında

İstanbul'da 1936'da doğan İzzet Keribar, genç yaşından itibaren fotoğrafa karşı ilgi duydu ve 1957 yılında askerliğini yapmak üzere gittiği Kore'de, bir yıl boyunca fotoğraf çekerek, tekniğini ve deneyimini geliştirdi.

Sanatçı, 1980 yılında fotoğrafa tekrar yöneldi. O yıldan beri yurt içinde ve yurt dışında fotoğraf amaçlı geziler düzenledi ve yoğun olarak fotoğraf üretmeye devam etti.

Sahibi olduğu Türkiye ve dünya fotoğrafları arşiviyle fotoğraf dünyasında öne çıkan başarılı sanatçı, IFSAK'ın onur üyesi oldu.

Yurt içinde ve yurt dışındaki fotoğraf yarışmalarında birçok ödüle de değer görülen Keribar, Uluslararası Fotoğraf Federasyonu tarafından 1985'te "AFiap" (Sanatçı), 1988'de de "EFiap" (Ekselans) unvanları ile onurlandırıldı.

Muhabir: Ümit Aksoy