Irkçılık Teorileri Üzerine Kısa Notlar

Abone Ol

Vatandaş soruyor: " Hocam ırkçlık nedir? Kısaca anlatabilir misiniz?" Çok özet olarak anlatmaya çalışayım.

Irkçığın kökenleri için tarihsel, biyolojik, dinsel ve kültürel bir çok kanıt bulmak olasıdır.Ancak bilimsel olarak ırkçılık ideolojisi, 1789 Fransız Devriminden sonra yurtseverlik ve ulusseverlik fikirlerin çarpıtılması, bu kavramların eşitlik(egalitè), özgürlük( liberté) ve kardeşlik( fretenitè) köklerinden ve özlerinden kopartılarak, giderek marjinalleştirilmesinden doğmuştur.

Bilindiği gibi, Fransız Devrimi ile birlikte, feodal beylikler, teokratik krallıkar, çok kültürlü, çok dilli ve çok dinli imparatorluklar giderek yerlerini anayasal eşit yurttaşlık temeline dayalı parlamenter sistemle yönetilen demokratik ve laik ulus devletlere bırakmışlardır. Teokratik, ilahi hanedanlık, krallık,şahlık ve padişahlıkların siyasi egemenlikleri sona ermeye yüz tutmuş; onların yerine ulusal egemenlik rüzgarları esmeye başlamıştır.

Yeni kurulan ve kurulmakta olan ulus devletlerin anayasal eşit yurttaşlık anlayışı iki koldan tartışmaya açılmıştır.

1- Ulus devletin sınırları içinde ve toprakları üzerinde yaşayan ve o devletin egemenliğini tanıyan, dil, din, mezhep ve hiç bir etnik ayrımcılığa dayanmayan toprağa bağlı herkese eşit yurttaşlık hakkı verilmesi anlayışı. Bu durum yurt ya da vatandaşlık duygusuna dayalı eşit yurttaşlık ( compatriote) olarak adlandırılmıştır. Ülke toprakları,o toprak parçası üzerinde yaşayan tüm yurttaşların ortak yurdu kabul edilmiştir. Eşit yurttaşlık hakkı da aynı toprak parçası zerinde bu ortak vatan anlayışından türetilmiştir .

Bu bağlamda, Kurtuluş Savaşından sonra ulus devlet anlayışı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit yurttaşlık sistemini, Ulusal Önderimiz M.K.Atatürk " Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk milleti denir" diyerek, sosyolojik olarak, ırkçılığa değil kültürel ve siyasal toprak bütünlüğüne ve ortak ideallere dayalı, vatanseverliğe bağlı bir tanımlama yapmıştır. Zaten doğru akılcı ve gerçekçi olanı da budur.

2- Irkçık teorileri ise:

a) ırkları siyah ırk, sarı ırk beyaz ırk ve melez ırklar gibi sınıfsal hiyerarşiye ( derecelendirmeye) tabi tutarak beyaz ırkları diğerlerinden üstün saymak. Siyah ve sarı ırkların beyaz ırklar tarafından yönetilmesini meşru, olağan ve hatta olması gereken gibi göstermek. İnsanların, iklimler ve coğrafi koşullardan dolayı oluşan derilerinin rengini biyolojik ve siyasi bir üstünlük olarak kabul ettirmek.Ancak bu düşüncenin günümüzün insanlık ve çağdaşlık değerler anlayışında yeri yoktur.

Bu bu akıl ve bilim dışı düşünce tarzı İki yüzlü sömürgeci Batı ülkelerince sömürgeleştirmeye karşı bir gerekçe yapılmış, siyah ve sarı ırklara mensup toplumların toprakları, bu kapitalist ve emperyalist devletler tarafından kolonileştirilerek sömürülmüştür.

b) Beyaz ırk dahil, tüm ırk kümelerinin kafatası çaplarının (hacım büyüklüklerinin) ve beyin kortekslerinin yapısındaki farklılıkların temel alınarak bir "ÜSTÜN IRK" teorisi kurmak. Irklar arasında bir hiyerarşik skala, üstünlük ve aşağılık dereceleri oluşturmak. Bu ikinci tür ırkçılığın somut örneği ise Hitleri'n Alman halkının duygularını okşayarak onları bu safsata üstün ırk teorisine inandırmasıdır.
Bu düşünce, ll. Dünya Savaşının çıkmasına, 60 milyondan fazla insanın ölümüne, milyonlarca Yahudi asıllı Almanların gaz odalarında ölümlerine ve fırınlarda yakılmalarına neden olmuştur.

Kıssadan hisse:

Hangi dine mezhebe, ırka, soya, etnik yapıya sahip olursa olsun, bir insanın kendi yurdunu, bayrağını, devletini, toplumunu sevmemesi büyük bir ahmahlıktır. Fakat bu sevgisini başka ülke ve uluslara karşı kine, nefrete ve düşmanlığa dönüştürerek yansıtmak daha da büyük bir ahmaklıtır. Yaşamsal zorunluluklar hariç, diğer uluslarla ilişkiler düşmanlıklar üzerine değil, dostluklar üzerine yürütülür.

Ayrıca kendi devleti ve toplumu içindeki etnik ve azınlık grupları, nedensiz ve gerekçesiz olarak ayrımclığa tabi tutmak ve düsmanlaştırmak ahmaklıktan öteteye, olsa olsa hainlik olabilir. Çünkü ulusal, siyasal ve kültürel birlikler, ayrıştırıp düşmanlaştırarak değil, farklılıkları birleştirip kaynaştırarak olur.