TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’de yaşanan hukuksuzluklara ilişkin yaptığı basın açıklamasında heybedeki turpun Satılmış Canayakın isimli bir bilirkişi olduğunu belirterek, "Evet Sayın Cumhurbaşkanı; sizde böyle maharetli bilirkişi Satılmış beyler oldukça, siz de binlerce bilirkişi arasından, nokta atış Satılmış Bey bilirkişisini bulan yargı mensupları oldukça, bir davanın öncesinde ya da yürüyen sürecin öncesinde, heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz. Ne var ki, sizin turp zannettikleriniz, bu milletin gönlünde zerre yer etmez. Sayın Cumhurbaşkanı; turpun büyüğü senin heybenden çıktı. Aslında işin çok kolay. Bu kadar heybe sırtında taşımana gerek yok. Bu kadar yük taşıyacağına, kendini sadece milletin sandıktaki vicdanına emanet ettiğin an rahatlayacaksın. Yastığa başınızı koyduğunuzda huzurla uyumak kadar güzeli yoktur. Ben geceleri, Allah'ıma bin şükür, huzurla uyuyorum. Rüyamda beni korkutacak bir kişi bile yok. Bunu huzurla uyuyamayan düşünsün. Allah size de nasip etsin” diye konuştu.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Turpun Büyüğü” başlıklı basın toplantısı düzenledi. İmamoğlu, İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesinde düzenlediği basın toplantısında, kamuoyunun ilk kez duyduğu önemli ve çarpıcı bilgileri, belgeleriyle birlikte paylaştı. İmamoğlu, Satılmış Büyükcanayakın isimli bilirkişinin adeta bir infazcıya dönüştürülerek, hukuksuzlukların perdesi yapılmaya çalışıldığını ifade ederek, özel olarak görevlendirildiğini belirtti. Büyükcanayakın'ın Beylikdüzü Belediye Başkanlığı'na ilişkin dosyadaki rolünü anlatan İmamoğlu, şunları kaydetti:

"Diyorum ya; arkası sağlam, korunaklı yerde. Danıştay’ın 5 yüksek yargıcı yerine, bilirkişi Satılmış Bey’e itibar edilince, mahkemeye itiraz ettik. Mahkeme, yeni bir bilirkişi grubu oluşturdu. Sayıştay denetçisi olarak görev yapmış, 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti, konuyu inceledi. Yeni rapor, benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Yani bu kez muhasebe kökenli Satılmış Bey değil, 3 emekli Sayıştay denetçisinden oluşan, devlet ciddiyetini bilen kişiler rapor hazırladı. Bu raporun ardından mahkeme dedi ki, ‘2 rapor birbiriyle çelişiyor. O zaman bir 3. bilirkişi raporu isteyelim.’ Mahkeme yine, bu kez başka 3 Sayıştay denetçisinden bilirkişi raporu istedi.

“Danıştay’ın 5 yüksek yargıcı, Sayıştay’dan emekli 6 denetçi bizi haklı buldu; bir Satılmış bey haklı bulamadı”

Yeni bilirkişi raporu geldi. Rapor yine benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Raporlarda ne deniyor biliyor musunuz? ‘Ekrem İmamoğlu’nun ihalede bir sorumluluğu olmadığı gibi, ihalede yanlış bir işlem yapılmamış ve kamuyu kara geçiren uygulama yapılmıştır.’ Yani Danıştay’ın 5 yüksek yargıcı, Sayıştay’dan emekli 6 denetçi bizi haklı buldu; bir Satılmış Bey haklı bulamadı. Sanırım buraya kadar anlattıklarımla, Satılmış Büyükcanayakın isimli bilirkişi arkadaşın profili hakkında aklınızda bir şeyler şekillendi. Düşünsenize; adam mahkemeyi aldatacak kadar cesur, olmayan rapordan bahsedecek kadar gözü kara. Normalde böyle bir bilirkişinin ehliyeti iptal edilir, değil mi? Ama öyle olmadı. Satılmış Bey’e bu cengaverliği nedeniyle yeni vazifeler verildi. Yani ödüllendirildi. Verilen görevler de ne tesadüf ki, hep bizimle ilgili.

“İETT hakkında yürütülen bir soruşturmaya, yine bilirkişi olarak Satılmış bey atandı”

Varan 1’i anlattık. Şimdi Varan 2. Görüldüğü gibi, bilirkişi Satılmış Bey’in bize karşı bariz bir art niyeti var. İspatlı, belgeli. Peki ne oldu biliyor musunuz? 2 Şubat 2024’te, İETT hakkında yürütülen bir soruşturmaya, yine bilirkişi olarak Satılmış Bey atandı. İETT avukatları, kamu ihalelerinde yetkin olmadığı için, Satılmış Büyükcanayakın’ın bilirkişi olarak atanmasına itiraz etti. Savcı, yanıt vermeden 6 ay bekledi. Ağustos ayına geldiğimizde, ‘Hayır, bu soruşturmanın bilirkişisi Satılmış Bey olacaktır’ dedi. Beklendiği ve istendiği gibi, bilirkişi Satılmış Bey, İETT aleyhine bir rapor hazırladı. Asılsız tespitlerle dolu bir rapor. Savcı, başka bilirkişi kabul etmeyince, İETT emekli Sayıştay denetçilerinden oluşan bir gruptan bilimsel uzman görüşü talep etti. Sayıştay denetçileri, bilirkişi Satılmış Bey’in raporunun hukuken doğru olmadığını ispatlayan bir rapor gönderdi. Bitmedi. Sırada Varan 3 var.

"İsfalt ile ilgili yürütülen bir soruşturmada da bilirkişi olarak yine Satılmış bey tercih edildi"

Meteoroloji uyardı: Marmara ile iç ve doğu kesimlerde sis ve pus bekleniyor Meteoroloji uyardı: Marmara ile iç ve doğu kesimlerde sis ve pus bekleniyor

Her raporunda bizi ve kurumlarımızı suçlayan, bu art niyetliliği ispatlanmış bilirkişiye bir görev daha verildi. Resmen özel olarak sürekli bize atanıyordu. Geçtiğimiz Eylül ayında, asfalt firmamız İSFALT ile ilgili yürütülen bir soruşturmada da bilirkişi olarak yine Satılmış Bey tercih edildi. Savunma avukatlarımız, mahkemeye dilekçe vererek, bilirkişinin yeterliliği olmadığını belirtti. Pek tabii yine de Satılmış Bey’e görevi verdiler. Tahmin ettiğiniz gibi, kısa sürede raporunu hazırlayan bilirkişi Satılmış Bey, şirketimiz ve çalışanları aleyhine rapor düzenledi. Tıpkı İETT’de olduğu gibi, İSFALT’ta da arkadaşlarımız, emekli Sayıştay denetçilerinden bilimsel uzman görüşü talep etti. Pek tabii bilimsel rapor Satılmış Bey’in raporunu hukuksuz buluyordu. Şimdi burada önemli unsur şu: Bildiğiniz gibi, belediye operasyonlarını yapan savcılar, 3 şirketimizin 16 ihale dosyasını polis marifetiyle almıştı. Beşiktaş ve Esenyurt operasyonlarının ardından, konunun İBB’ye getirilmek istendiğini belirtmiştim. İşte bilirkişi Satılmış Bey’e verilen bu 2 dosya da aynı soruşturmada yer alıyor. Ne güzel operasyon değil mi? Al gülüm, ver gülüm.

“Bizim soruşturmalar, ne tesadüf hep Satılmış bey’e denk geliyor”

Bitmedi; Varan 4 geliyor şimdi. Bu Varan 4 çok enteresan. Satılmış Bey, bu kez İBB lehine karar veriyor. Ama nasıl? Bu iktidar, ağzını yaya yaya, ‘Yargı bağımsızdır. Yargıyı rahat bırakın. Hele yargının kararını bir görelim’ diyor ya; gerçekten edeplerini ve utanma duygularını kaybetmişler. Hikâye gibi anlatıyorum, sizler de dinliyorsunuz da bunların hepsi bir başka skandal. Bizim soruşturmalar, ne tesadüf hep Satılmış Bey’e denk geliyor yahu. Arkadaşlara sordum, ‘İstanbul’da kaç bilirkişi var’ diye. 8 bin 806 bilirkişi varmış. Temel alanı Satılmış Bey gibi muhasebe olan ise, 1.891 bilirkişi var İstanbul’da. Yahu bu binlerce bilirkişi arasında bize hep Satılmış Bey’in düşmesi tesadüf olabilir mi? Dönelim Varan 4’e. Dedim ya; Satılmış Bey, bu kez kurum lehine rapor verdi ama nasıl? Göreve geldiğimizde, geçmişte yapılan usulsüz iş ve işlemlerin tespiti için inceleme başlatılması talimatı verdim. 2019’un sonbaharında. Teftiş kurulumuz, çok sayıda dosya buldu, çok sayıda suç duyurusunda bulunduk. Belgeli, ispatlı konular. Ama ne yazık ki hep yargıdan döndü. Onlardan biri de 2018 yılında İSBAK şirketimizde yapılan bir ihale ile ilgiliydi. Usulsüzlük tespit ettik. Mahkemeye verdik. Mahkeme, 2023 yılında bu soruşturmada, yine ünlü bilirkişi Satılmış Bey’i tercih etti. Sonuç ne oldu? Satılmış Bey, ‘usulsüzlük var’ dediğimiz dosya için, ‘kusur yok’ raporu verdi.

“8 Binden fazla bilirkişisi olan İstanbul’da, neden hep Satılmış bey tercih ediliyor?”

2019 öncesi döneme karşı son derece nazik olan Satılmış Bey, maşallah 2019’dan sonra cengaver oluveriyor. Hani siyaset yargıya müdahale etmiyordu? Nedir bu Satılmış Bey sevdası. Hayatımıza Satılmış Bey isimli kişi, bu kadar nüfuz ettirilince, araştırmaya başladık, ‘Kimdir bu’ diye. Bir baktık ki bu arkadaşa, nedense hep CHP’li belediyelerin dosyaları düşüyor. Hayri İnönü zamanında Şişli, Şükrü Genç döneminde Sarıyer, Ali Kılıç döneminde Maltepe, Küçükçekmece… Liste uzayıp gidiyor. Peki 8 binden fazla bilirkişisi olan İstanbul’da, neden hep Satılmış Bey tercih ediliyor? Bu Satılmış Bey bilirkişisi kim, anlatalım… Kendisi emekli bir vatandaş. Nereden emekli? Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’ndan. Bakanlıktaki görevi ne? Ayniyat saymanı. Sonra bilirkişiliğe başlamış. Kooperatif davalarına bakıyor. Daha sonra Çorlu, Tekirdağ, Çerkezköy’deki davalarda bilirkişilik yapıyor. Çerkezköy kısmı arkadaşların dikkatini çekmiş. İsmini vermeyelim, soruşturma başlıyor sonra. 2014-2016 yılları arasında ünlü bir yargı mensubumuz, Çerkezköy’de hakim. Acaba hiç karşılaştılar mı, tanışırlar mı? Yoksa sadece tesadüf mü? Bir soru daha sorayım. İstanbul’un bu çok ünlü bilirkişisi Satılmış Bey’in, Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘sahte bilirkişi raporu yazmak’ iddiasıyla yargılandığı bir dava oldu mu? Satılmış Bey sevdalısı savcılar herhalde biliyordur bunu.

“Bu maharetli bilirkişi Satılmış bey, son olarak nerede karşımıza çıktı biliyor musunuz?’”

Değerli basın mensupları, bizi izleyen kıymetli vatandaşlarımız; dinlediniz, gördünüz. Gerçekten ortada bir garabet var. Ama şimdi ortaya koyacaklarımız artık bir başka boyutta. Sırada Varan 5 var. Dananın kuyruğu çoktan koptu da buradaki kopuş başka bir boyutta. Bu maharetli bilirkişi Satılmış Bey, son olarak nerede karşımıza çıktı biliyor musunuz? Geçtiğimiz haftalarda yapılan Beşiktaş ve Esenyurt operasyonlarında. Eğer bir konu İBB’yi ve İmamoğlu’nu ilgilendiriyorsa, savcıların konuyu bize bağlama arzusu varsa, bilin ki maharetli bilirkişi Satılmış Bey de o dosyaya eklemleniyor. Adeta ‘Alo Satılmış Bey’ Hemen imdada yetişiyor. ‘Şak’ diyorlar, ‘tak’ diye rapor çıkıyor. Beşiktaş ve Esenyurt operasyonları ile İBB şirketlerinin bağı şöyle: Savcılığın, son Beşiktaş ve Esenyurt operasyonları, 236-201 no’lu dosya üzerinden yürüyor. Bildiğiniz gibi bu gizli bir dosya. Bu dosya, aynı zamanda İETT, İSFALT VE İGDAŞ’ı da ilgilendiriyor. Çünkü bu dosya, aslında bu 3 kurumumuzdan savcılıkça alınan 16 ihale dosyasıyla ilgili. Düşünün, savcı, yeni bir soruşturma numarası bile almadı. Bizim dosyadan hareket etti. İlinti kuruyor.

“En azından Satılmış bey bu kez tek değil diye düşünüyor insan. Peki öyle oluyor mu?”

Öğrendik ki, bu dosya için de bir bilirkişi ekibi kurulmuş. Bu kez iyi bir yanı var; heyet 3 kişilik. 3 kişiden biri tanıdık: Tabii ki Satılmış Bey. Diğer 2 bilirkişinin adını, etik olması adına vermiyoruz. En azından Satılmış Bey bu kez tek değil, daha önce olduğu gibi istediği şekilde at koşturamaz diye düşünüyor insan. Peki öyle oluyor mu? Görelim. Şu an ekranda, Satılmış Bey bilirkişisinin adını da gördüğünüz bilirkişi raporunun bir sayfası var. 3 Ocak 2025 tarihli. Bu raporda, tutuklu Esenyurt Belediye Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer ile ilgili bir bölüm var. Orada aynen şöyle diyor: ‘Ahmet Özer’in belediyeyi sevk ve idare etmek görevini ihlal ve ihmal ettiği ve kötüye kullandığı hükmü kapsamında değerlendirildiği…’ Yani baktığınızda, 3 Ocak tarihli 3 kişilik bilirkişi heyetinin raporunda belediye başkanımız suçlanıyor. Böyle düşünmekte haklısınız. Çünkü kurallar belli. Kural diyor ki; ‘Çoklu bilirkişi belirlendiği hallerde, her bilirkişi ayrı ayrı rapor veremez. Ayrı ayrı rapor verebilmek için, muhalefette kalan bilirkişi, önce karşı oy yazısı yazmalı, sonra bilirkişi raporu vermelidir.’ Bunu ben demiyorum. ‘Adalet Bakanlığı Bilirkişilerin Uyacağı Rehber İlkeler ve Bilirkişi Raporlarında Bulunması Gereken Standartlar’ bölümünde Adalet Bakanlığı diyor.

“Sayın Bakan, iyi dinleyin burayı; yanıt bekleyeceğim sizden”

Sayın Bakan, iyi dinleyin burayı. Yanıt bekleyeceğim sizden. Bakalım sizin bahsettiğiniz o yargı ne kadar bağımsız? Ne diyor? İşte burada yazılı: ‘Bilirkişilerin, kurul halinde görevlendirmeleri halinde, bir araya gelerek toplantılar yapmak suretiyle müzakerede bulunmaları ve bilirkişi raporunu birlikte hazırlamalarının kurul halinde görevlendirmenin bir gereği olduğu göz ardı edilmemelidir. Kurul halinde bilirkişi görevlendirmelerinde, muhalefette kalan bilirkişi, aralarında yaptıkları müzakere sonrasında bilirkişi raporuna karşı oyunu belirten imzayı attıktan sonra ayrı bir rapor verebilir.’ Aynı şekilde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 67/2. maddesine göre de ‘Birden çok atanmış bilirkişiler, değişik görüşleri yansıtmışlarsa veya bunların ortak sonuçlar üzerinde ayrık görüşleri varsa, bu durumu gerekçeleri ile rapora yazarlar.’ Şimdi size 3 Ocak tarihli bilirkişi raporunun alametifarikasını söyleyeyim mi? Asıl büyük skandala gelelim. Bu raporda, diğer 2 bilirkişinin imzası yok. Sadece Satılmış Bey bilirkişisinin imzası var. Raporu hazırlayan da o. Yani yazılı tüm yasalara ve teamüllere aykırı bir durum var. Kuralları okudum sizlere. 3’ünün de imzası olması lazım. Bilirkişi Satılmış Bey, bu raporu diğer 2 bilirkişiye götürüyor ama onlar imzalamıyor. ‘Burada belediye başkanı suçlanamaz’ diyorlar. Peki, heyet olarak bilirkişi atayan savcılık ne yapıyor? Her şeyi bildiği halde, bu geçerliliği olmayan raporu baz alıyor. 13 Ocak günü de Beşiktaş ve Esenyurt operasyonu yapılıyor. Altını çizelim; salt bilirkişi raporu ile operasyon yapılmasa da tek kelime ile hiçbir hükmü olmayan rapor, Ahmet Özer’i şüpheli yapıyor.

“Diğer 2 bilirkişinin hazırladığı raporda Ahmet Özer şüpheli değil, listede adı yok”

Operasyon haberlerini gören diğer 2 bilirkişi, hemen adliyeye giderek, kendi hazırladıkları ve imzaları bulunan bilirkişi raporunu savcıya sunuyor. Bu rapor, 2 imzalı.  İşte o raporun ilk sayfası burada. Gördüğünüz gibi şüpheliler arasında Ahmet Özer yok. O yüzden kapattık isimleri. Savcının yanıtı ilginç: ‘Burada sorun yok. Herkes ayrı ayrı rapor vermiş sayılır.’ İşte 2 farklı bilirkişi raporunun ilk sayfaları. Koyu renkli olan Satılmış Bey bilirkişisinin raporunda belediye başkanımız Ahmet Özer şüpheli, diğer 2 bilirkişinin hazırladığı raporda Ahmet Özer şüpheli değil, listede adı yok. Savcılık ne yaptı? Teamüle ve CMK’ya aykırı şekilde, malum bilirkişinin raporuyla, belediye başkanını itham etti ve bir kez daha tutuklama kararı verildi. ‘Sorun yok, herkes ayrı rapor vermiş sayılır’ diyen savcı, gördüğünüz gibi gerçeklerle hareket etmiyor. Kurallar, yasalar ‘Herkes ayrı ayrı rapor verebilir’ demiyor. ‘Çoklu bilirkişi kararı ya ortak çıkar, ayrılık varsa, aynı rapora gerekçeleriyle yazarlar’ diyor. ‘Bilirkişi heyetse, tek imzayla gelen raporu kabul edemezsin’ diyor.

“İhalede sorumluluğu olmadığı 2 bilirkişi imzasıyla belirtilen belediye başkanımızı nasıl tutuklarsınız?”

Demek ki savcılara, 100 gün önce cezaevine attıkları Belediye Başkanımızı suçlamak için bir gerekçe lazımdı ve adına ‘sahte’ diyebileceğimiz bir bilirkişi raporu ile bu sağlandı. 65 yaşındaki profesörü, bir gecede ‘terörist’ ilan edip, cezaevine attılar yahu. Ellerine yüzlerine bulaştırdıkları için, tutuklama ve iddiaların dayanağı olmadığı için, adeta dünyanın bütün günahlarını, ayak oyunlarıyla Ahmet Hoca’ya yıkma telaşıdır bu. Şimdi Ahmet Özer’e tutuklama kararı talep eden savcı ve bu kararı veren hakime soruyorum: İhalede sorumluluğu olmadığı 2 bilirkişi imzasıyla belirtilen Belediye Başkanımızı, yasal hiçbir hükmü olmayan bir raporla nasıl tutuklarsınız?

“Sakın bana bağımsız yargı cümlesiyle bir tweet atmayın”

Evet Sayın Adalet Bakanı. Duydun ya da duyacaksın bunları. Bunların hepsini kelime kelime inceletmeni, duymanı ve ona göre Adalet Bakanı olarak hareket etmeni istiyorum. Bir vatandaş olarak istiyorum. Bu ülkede, 86 milyonun her bireyi, adalet isteme hakkına sahiptir. Bunlara edecek 2 kelamın vardır elbet. Bu yargı mensuplarının işlemlerini inceleme sorumluluğu, yargı mensuplarının incelenmesini, işlem yapılmasının sorumluluğu, umarım sizin boyunuzu aşan bir sorumluluk değildir. Gerçekten bunu görmemiz için. Daha önce defalarca duyurduğumuz birçok hukuksuzluğa rağmen, tek bir hamleniz olmadı. Şimdi hızla HSK'yı bu konuda harekete geçirmelisiniz. Hızla Hakimler Savcılar Kurulu’nu harekete geçirmelisiniz. Bu yargı mensuplarının iş ve işlemlerini takip etmek, doğruluğunu soruşturmak sizin bakanı olduğunuz HSK'nın görevi. Sakın bana bağımsız yargı cümlesiyle bir tweet atmayın. Sizi görevinizi yapmaya ve acilen yapmaya davet ediyorum.

“Sözünüz İstanbul'da geçmez”

Ama buradan bir iddiada bulunacağım. Yapamayacaksınız. Gücünüz yetmez. Tersi mi diyorsunuz? Şaşırtın beni. Ama gücünüz yetmez. Sözünüz İstanbul'da geçmez. Çünkü milletin bağlı olduğu hukuk kuralları değil, hukukun yürütülmesiyle ilgili tepeden tırnağa tanımlanmış, ülkemizin en üst yargısından en ücra köşesinde görev yapan mensuplarına varıncaya kadar sistemli yürümesi gereken bir süreç değil, başka bir bağlılık ve bağımlılık var. Adliyede, koridorlarda duyulan bir ses, herkesin kulaklarında çınlıyor: ‘Bakan bize karışamaz.’ ‘Bakan bize karışamaz’ diyenlerin olduğu bir yerde bugüne kadar siz, sadece tweet attınız. Sadece tweet atmanıza… Onun da metni belli. HSK'yı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilgili harekete geçirmek için mangal gibi, adalet yüklü bir yürek lazım. Sonra da hukukun üstünlüğünü, bu millet adına namus sayıp, dert edinmek lazım. Ne güzel söz değil mi? Sırtını ona yasla, dünyanın en mutlu insanı ol. Kurban olayım. Sözün güzelliğine bakar mısınız? ‘Devletin dini adalet.’ Devletin dini adalet değil mi? Keşke bütün bu sözlerimi yanıltsanız da ben de sizden özür dilesem. Keşke harekete geçseniz, keşke.

“Sizin turp zannettikleriniz, bu milletin gönlünde zerre yer etmez”

Evet Sayın Cumhurbaşkanı. Sizde böyle maharetli bilirkişi Satılmış beyler oldukça, siz de binlerce bilirkişi arasından, nokta atış Satılmış Bey bilirkişisini bulan yargı mensupları oldukça, bir davanın öncesinde ya da yürüyen sürecin öncesinde, heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz. Ne var ki, sizin turp zannettikleriniz, bu milletin gönlünde zerre yer etmez. Bağımsız yargıyı ve adalet sistemimizi ters düz etmek, kumpaslarla siyasi istikballer için kullanmak, sizden öncekilerin, hatta sizin döneminizde bile bunu yapanların nasıl ayağına dolaştıysa, yarın da emin olunuz ki, sizin ayağınıza dolaşacak. Milletin verdiği yetkiyi, yargı kumpaslarıyla iç edemezsiniz. Haramdır. Haramdır. Böyle yaparsanız, millet size ‘Hakkım haram olsun’ der. Kul hakkı yemeyin. Günahtır. Kul hakkı yiyen, bunun bedelini bu dünyada da öbür dünyada da ödeyemez. Sayın Cumhurbaşkanı; turpun büyüğü senin heybenden çıktı. Aslında işin çok kolay. Bu kadar heybe sırtında taşımana gerek yok. Bu kadar yük taşıyacağına, kendini sadece milletin sandıktaki vicdanına emanet ettiğin an rahatlayacaksın. Yastığa başınızı koyduğunuzda huzurla uyumak kadar güzeli yoktur. Ben geceleri, Allah'ıma bin şükür, huzurla uyuyorum. Rüyamda beni korkutacak bir kişi bile yok. Bunu huzurla uyuyamayan düşünsün. Allah size de nasip etsin. Bunu buradan özellikle temenni ediyor ve duayla diliyorum."

(SÜRECEK)

Kaynak: anka