Kayyum atanan Esenyurt Belediyesi'nin karşısında İstanbul'un 16'ncı Kent Lokantası'nın açılışına katılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, halka hizmet etmelerini engellemeye çalışanları eleştirdi. İmamoğlu, "Ekonomi sorununu çözemeyen, milletini mağdur eden insanların en çok kızdığı iki şeyi söyleyeyim mi size? Bir tanesi kent lokantası, diğeri de kreşler. Bunlara tahammül edemiyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü biz, milletimizin, onların, ‘ayaklar altına serilsin’ istediği onurunu muhafaza eden, onurlu yurttaş duygusunu muhafaza eden yerler açıyoruz burada. Buna tahammül edemiyorlar. Kreşlerde, 2 bin 500 liraya, evladını bize emanet eden anneler, gidiyorlar, çalışıyorlar, evlerine bereket getiriyorlar, mutluluk getiriyorlar, huzur getiriyorlar. Ona da tahammül edemiyorlar." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Esenyurt'ta Haramidere Yaşam Vadisi’nden sonra, Namık Kemal Mahallesi’nde Adile Naşit Zemin Altı Otoparkı inşaatında incelemelerde bulundu. Ardından İBB’nin 16’ncı Kent Lokantası’nı, kayyum tarafından yönetilen Esenyurt Belediyesi’ne önüne cephe bir noktada hizmete açtı. Lokantadaki ilk yemek servislerini yapan İmamoğlu, meydanı dolduranlara şunları söyledi:
"200 lira, bugün bir tek kent lokantalarında işe yarıyor. 200 lira çıktığı zaman, neredeyse 160 dolar ediyordu. Şu anda 5,5 dolar"
“Üniversite öğrencilerimizin kent lokantasından yoğun bir biçimde faydalandığını biliyorum. Aynı zamanda, özellikle çok kıymetli abilerimizin, ablalarımızın, yani sevgili emeklilerimizin kent lokantalarından faydalandığını biliyorum. Kent lokantalarının çok özel mesajı var. Nedir biliyor musunuz? Kent lokantası, vatandaşına en onurlu sosyal hizmeti yapan bir projedir. Yani bu proje, vatandaşımızın buraya kendi cebindeki parasıyla, bugün ülkenin ekonomisini kötü yöneten, insanlarımızın parasını pul eden, kötü ekonomi yönetiminin karşısında, sizin paranızı, bu ülke ekonomisini perişan eden insanlara ezdirtmeden, sizi bu kent lokantasının içine davet ediyoruz. Paranızla, bütçenizin o sıkıntılı haliyle dahi, paramızla onurlu bir biçimde yemeğinizi yiyorsunuz ve evinize gidiyorsunuz. Tam da öyle. Paramız pul oldu. 200 lira, bugün bir tek kent lokantalarında işe yarıyor. 200 lira çıktığı zaman, neredeyse 160 dolar ediyordu. Şu anda 5,5 dolar. Yani ülkeyi düşürdükleri durum, vahim bir durumdur. Bunun tek sorumlusu, bu ülkeyi yönettiğini zanneden akıldır. O akıl, bir an önce evine gitmelidir. “
“Kent lokantası ve kreşlere tahammül edemiyorlar"
“Ekonomi sorununu çözemeyen, milletini mağdur eden insanların en çok kızdığı iki şeyi söyleyeyim mi size? Bir tanesi kent lokantası, diğeri de kreşler. Bunlara tahammül edemiyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü biz, milletimizin, onların, ‘ayaklar altına serilsin’ istediği onurunu muhafaza eden, onurlu yurttaş duygusunu muhafaza eden yerler açıyoruz burada. Buna tahammül edemiyorlar. Bir başka şey daha yapıyoruz. Kreşlerde, 2 bin 500 liraya, evladını bize emanet eden anneler, gidiyorlar, çalışıyorlar, evlerine bereket getiriyorlar, mutluluk getiriyorlar, huzur getiriyorlar. Ona da tahammül edemiyorlar. Ama bu milletin, onların bu hizmetlere olan tahammülsüzlüğüne, hizmetlere engel olan o pervasızlığına en büyük cevabı, 31 Mart'ta, seçimlerde Türkiye’de verdi. Özellikle İstanbul'da verdi. Ben onlara yalvarıyorum, diyorum ki; ‘Allah aşkına, bizim hizmetlerimizi engellemeyin. Bizim hizmetlerimizi engellerseniz, bu millet size oy vermez.’ Dedim, dedim; dinletemedim. Ne bıyığım var, ne sakalım. Dinletemedim.”
“Belediyelerin kasasına giren paraya göz koyan bir devlet adamı gördünüz mü siz? Böyle bir akıl olur mu?”
“Bu millet ne yaptı? Bu millet, onların belediyelerini elinden aldı. Doğru mu? ‘Siz yönetemiyorsunuz’ dedi. Belediyelerini ellerinden aldı, Cumhuriyet Halk Partisi'ne, İstanbul tarihinde bir partiye en çok belediyenin verildiği başarıyı hepimize nasip etti. Şimdi ne yapıyorlar? Efendim neymiş? Silkele! Neymiş? Ne yapacaklarmış? Belediyeleri silkeleyeceklermiş. Belediyelerin kasasına giren paraya göz koyan bir devlet adamı gördünüz mü siz? Böyle bir akıl olur mu? Belediyenin kasasına giren parayı kaynağından kes diye talimat veren bir devlet adamı gördünüz mü? Yahu belediye kimin? Milletin. Bakanlık kimin? Milletin. Zannediyorlar ki, bu şekilde davranırsak, bu millet bize itibar verecek, itibar kazandıracak. Bu millet sizi öyle bir silkeleyecek ki, bu memleketin hafızasından silecek, hafızasından. Onun yeri sandık. İstediğiniz kadar kaçın. İstediğiniz kadar gündemi değiştirin. İşte Ahmet Özer'i tutuklamak, hapse atmak, buraya da haksız, hukuksuz bir kayyum atamak, gündem değiştirmektir. Bu akılsız akıl, bu akıldan yoksun akıl, bunu yaparak, -milletin namusudur oyu- milletin namusuna göz dikiyor göz. Ama bu millet bunu görecek, görüyor. Bu millet, cevabını günü geldiğinde verecek. Benim yoksul vatandaşım, işsiz vatandaşım, emekçi vatandaşım, emekli vatandaşım, sandık geldiğinde diyecek ki; ‘Ha gün geldi. Yetki bende. Nasıl ki sana İstanbul'da üç defa, 5 yılda güle güle dedi, bir dahaki genel seçimde de Türkiye'den güle güle diyecek.”
“Bu milletin ekonomisini yönetemeyenler, bu milletin güvenliğini de sağlayamaz”
“Bu milletin cesareti, bu milletin kararlılığı, nice zorlukları aşmıştır. Bu milletin kararlılığı, bu milletin gücü, kuvveti, o korkusuzluğu başka sorunları da aşacaktır. Bakın bu milletin ekonomisini yönetemeyenler, bu milletin güvenliğini de sağlayamaz. Bunu unutmayın. O bakımdan güveneceğiniz en büyük husus, kendiniz. Millet, kendine güvenecek ve güveniyor da. Ve bir şey daha söyleyeyim. Başta İstanbul olmak üzere, Türkiye'nin birçok yerinde toplumun güvenini kazanmış, nice çok muktedir ve güçlü yerel yöneticilerimiz var. Şimdi onlar da çok güçlü bir hazırlık içerisinde. Allah'ın izniyle hem kayyum gidecek, Ahmet Özer Esenyurt'un başına gelecek tekrar hem de bu milletin başından ekonomi bilmez, ekonomi cahili insanlar gidecek. Milletimizin geleceği, milletimizin parası, pulu akla ve bilime bırakılacak. O tarih yakındır, mesajı budur. Ahmet Özer özgürlüğüne kavuşacak. Bu milletin birlik beraberliği daim olacak. Türkiye'de, ekonomik krizi sona erdirecek olan iktidar başa gelecek. Bu yeni yılda dileğimiz ne varsa, önümüzdeki kısa yıllarda, bunları hep birlikte başaracağız. Her şey çok güzel olacak.”