Hacı emmi,
Müslüman memlekette doğmuş.
Müslüman olmuş.
İyi bir Müslüman.
ve
büyük idealist, hümanist.
Erbakan hocanın
Ağır sanayi hamle sevdalısı.
"Bu tutarsa Almanı geçeriz İnşallah!" diyordu.
Tutmadı.
Çocukluğunu yaşamamış ama...
Gençliğini Avrupa'da
Almanya'da geçirmiş.
Kendi deyimiyle
"Bir Müslüman olarak"...
"Gavur memleket"te.
Gavura çalışmış.
Hem de
kapitalizmin göbeğinde.
Para biriktirmiş.
Bütün nimetlerinden faydalanmış.
Doya doya.
Doymuş tabi.
Ama namazından
Orucundan taviz vermemiş.
İbadeti hakeza öyle.
Yine de fazla dayanamamış.
Dönmüş memleketine.
Mark(eski Alman parası) bol.
Ticaret demiş.
Dükkan açmış.
İbadet, Namaz, niyaz olurda.
Zira dua karın doyurmuyor.
Alamandan öğrenmiş.
Kapitalisti.
Kapitalist olmayı.
Bir araba almış.
"Alırsın Ford, olursun lort" demişler.
Amerikan Ford almış.
Sağlam mal.
Oğlana Alman Golf.
Kırmızı renk.
Gaz satıyor evlere.
Fortla.
Rus gazı.
Gaz dediğim
Şu bildiğimiz tüp yani.
İyi;
Müslüman
AntiAmerikancı
Antikapitalist.
İş bu ya...
Amerika Irak'a girmiş.
Hiç çıkmadı ki!
Bu sefer.
Resmen.
Ve cebren.
Ve alenen.
Askeri, tankı, topu, tüfeğiyle, itiyle.
ve de
en önemlisi...
Müslümanların desteğiyle!
Tabi.
"Amerika katil, katil" dedi...
Kızgın, öfkeli ve küfürle.
İçeri girdi.
Ve de
Ağır bir dille...
Saddamı sevmezdi!
Ama Amerika'ya tercih ederdi.
Kötü de olsa
"Neticede Müslüman!" derdi.
Yapma hacı emmi.
Etme hacı emmi.
Sana yakışmaz...
Hem sen demez miydin,
"Kötü söz sahibinindir." diye?
Hem o Amerika
O Gavur dediklerin sayesinde
Para kazanıyor
Evine ekmek götürüyorsun!
Nasıl olur.
"Olmaz." dedi.
"Zinhar yapmam." dedi.
"Aç kalırım yine de yapmam." dedi.
Sustu.
Soluklandı.
Yudumladı çayı.
Sıvazladı sakalı.
Dinledi.
Ah be hacı emmi!
Bindiğin araba Ford.
Yani...
Amerikan.
Evladınınki Alman.
Aldığın yakıt dolar.
Sana zorla mı satılar?
"Yooo." dedi...
Satığın Gaz Rus,
Gavur işi.
Sen gel yapma bu işi.
Her kontak döndüğünde
Her tüp sattığında
O gavurun cebine bir sent atıyorsun.
O sentler
Dolar oluyor.
Tank, top, mermi oluyor.
Ve tekrar sana dönüyor.
Elindeki telefon
Motorola.
Amerikan yani.
Her alo deyişin...
Her adım atışın
hastaneye,
okula,
tarlaya,
bankaya...
Geç bunları.
Her nefes alışın bir sent.
Olmuşsun küçük Amerika.
Kalmış elinde
Bir din, bir iman.
Be sevgili hacı emmi!
Küfür etmek,
Parlamak işin kolayı.
İpi yakayı geç.
Sen bedeni vermişsin adama".
Sakinleşti,
"Vallahi doğru."
"Haklısın." dedi
Çay soğudu.
O çaydan soğudu.
"Çare çare..."
"Kurtuluş yok mu bunda?"
"Olmaz olur mu?"
Çare sende.
Kurtuluş sende.
Senin değişmende.
Aklında.
Tavrında.
Oyunda.
Oy verirken
Bir sor kendine.
Bin dinle kendini,
niçin, neden diye.
Öyle, kin, öfke küfürle değil.
Aklın ve mantığınla.
"Velhasıl akıllı adamsın."
Yani...