CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, ''Cumhuriyeti mahkemelerinin vereceği kararlar, savcı cübbesini giyip de orada oturan insanların keyfi tutumlarına bağlı değildir. Böyle bir mahkeme sürüncemesi olamaz. Ekrem İmamoğlu, mütalaa verilmesi halinde beraat edeceği bir dosyada ısrarla beraat ettirilmemektedir'' dedi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Büyükçekmece Adliyesi önünde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde ''ihaleye fesat karıştırma'' iddiasıyla yargılandığı davanın duruşmasını takip etti. Günaydın, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, davanın savcısının dördünce kez mütalaa vermeyi reddettiğini belirterek, davanın sürekli sürüncemede kaldığını kaydetti. Günaydın, şöyle konuştu:

''Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını simgelemek için adaletin terazisini tutan gözleri bağlı bir kadın figürü simgelenir, bunu hepimiz biliyoruz. Bu simge bugün utandı.  Bu simge bugün Büyükçekmece Adliyesi’nde yaşananlardan dolayı utandı. Neden bunu söylüyoruz? Çünkü bu davanın savcısı dördüncü kez mütalaa vermeyi keyfi olarak reddediyor ve bu çerçevede kendisine yönelik hiçbir işlem yapılamıyor, dava sürekli sürüncemede kalıyor. Sayın Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanıyken 2015 yılında yapılmış 250 bin TL'lik bir kültür işleri ihalesidir söz konusu olan.

İBB Genel Sekreter Vekilliği'ne Prof. Dr. Volkan Demir getirildi İBB Genel Sekreter Vekilliği'ne Prof. Dr. Volkan Demir getirildi

Bu ihale konusunda Sayın Başkan'ın soruşturmasına gerek olmadığına yönelik Danıştay kararı 2020 tarihlidir. Buna rağmen 2022'de bir iddianame düzenlenebilmiştir. Bugün o iddianame sonrası başlayan yargılamanın dokuzuncu duruşması icra edildi. Beşinci duruşmada bu dava bitmişti. Çünkü bu davaya 2 adet bilirkişi raporu girdi. Emekli Sayıştay denetçilerinden mahkeme tarafından seçilen heyetler, 'bu ihalede bir kamu zararının olmadığını, Ekrem İmamoğlu'nun ihalede bir dahlinin olmadığını' açık olarak yazdılar.

Sonra bu tekemmül etme durumu üzerine mahkemenin başkanı savcıya 2 Ekim 2024 tarihinde, yani bundan tam yedi ay evvel döndü, 'mütalaanız hazır mı?' dedi. Savcı 'mütalaam hazır değil' dedi. Bunun üzerine duruşma 20 Kasım'a ertelendi. 20 Kasım'da aynı savcı rapor aldı, mahkemeye gelmedi. Mahkeme 8 Ocak'a ertelendi. Aynı savcı mahkemeye geldi, dosyayla hiçbir fiili ve hukuki irtibatı olmayan başka bir dosyayla birleştirme talep etti. Bu çerçevede duruşma 11 Nisan'a ertelendi. Bugün aynı savcı arkadaşlar diyor ki: 'O birleştirme konusunda herhangi bir karar vermedim, mütalaa da vermedim' Peki neden diye soruluyor. Bunun üzerine deniyor ki: 'Çünkü Cumhuriyet Başsavcılığı bu mahkemede görülen dosyayı 10 Nisan 2025 tarihinde, yani dün asli ve fiziki olarak istedi.

''Kararlar, savcı cübbesini giyip de orada oturan insanların keyfi tutumlarına bağlı değildir''

Bir Cumhuriyet Başsavcılığı düşünün ki, 11 Nisan tarihinde görülecek duruşmanın dosyasını 10 Nisan'da istiyor. Sen bu dosyayı kaçırarak ne yapmaya çalışıyorsun? Açıkça ifade edeyim, mahkemenin başkanı diyor ki: ‘Evet o dosyayı biz gönderdik, talep üzerine gönderdik ama UYAP'ta belgeler vardır. Gölge dosyasını oluşturduk ve mütalaa vermemeniz için bir neden yoktur’ diyor. Onun üzerine mahkemenin savcısı diyor ki: ‘Tenakuza düşülebilir, bu nedenle ben mütalaa vermiyorum.’ Arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin vereceği kararlar, savcı cübbesini giyip de orada oturan insanların keyfi tutumlarına bağlı değildir. Böyle bir mahkeme sürüncemesi olamaz. Ekrem İmamoğlu, mütalaa verilmesi halinde beraat edeceği bir dosyada ısrarla beraat ettirilmemektedir.

Bugün mahkeme hakimi, daha evvel bugüne son kez süre vermiş olan mahkeme hakimi dosyayı bu mahkeme savcısından alarak mütalaayı hazırlamak için bu kez Büyükçekmece Başsavcılığı'na iletiyor ve duruşmayı da 16 Temmuz tarihine erteliyor. Yani bu duruşma, bu dava arkadaşlar, açılmaması gereken bu dava, Ekrem İmamoğlu'nun hiçbir suçunun ve kamu zararının olmadığı kanıtlandığı andan itibaren neredeyse 10 ay boyunca karar verilemeden ertelenmiş olacak.

''Biz onurla, adaletten yana, demokrasiden yana olmaya devam edeceğiz”

Mesele şudur: Bu yalnızca burada, bu kürsüde oturan savcının tek başına verdiği bir karar mıdır? Yoksa bu Ekrem İmamoğlu hakkında sürmekte olan yargı tacizinin sistemli bir yansıması mıdır? Meselenin böyle algılanması lazım. O dosyayı 10 Nisan tarihinde, yani dün isteyen Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye'de yargı tacizinin adeta tarihini ve hikayesini yazmaktadır. Şunu söyleyeyim, biz bu sabah Silivri'deydik. O Silivri'de çok kumpas davaları gördük. O 2 no'lu salonu hepimiz biliriz. O 2 no'lu salonda kimler yargılama yaptı, onlara talimatları kimler verdi biliyoruz; sonra o savcıların bir fare gibi nerelere kaçtıklarını da hep beraber biliyoruz. Biz onurla, adaletten yana, demokrasiden yana olmaya devam edeceğiz ve herkes bilsin ki, İstanbul'da 16 milyonun başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve milletin Cumhurbaşkanı adayı yalnız değildir; çıkacak ve bu yolda devam edecektir.''

Kaynak: ANKA