İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Caner Akgün, konser öncesi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Faure'nin romantik müzik için bir ikon olduğunu belirterek, "Paris Konservatuvarında eserleriyle iz bıraktı. 4 Kasım'da, tam 100 yıl önce bugün, hayata gözlerini yumdu. Biz de Fransız Kültür Merkezinin desteğiyle bugün onun şarkılarını hatırlıyoruz." dedi.
İnsanlara kaliteli sanatsal içeriği ulaştırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını vurgulayan Akgün, şunları kaydetti:
"AKM, dünyaya entegre bir sanat merkezi. İDOB, bu yapının içerisinde örnek olarak, bütün etkinliklerini halkımızla buluşturuyor. Bu yüzden çok mutluyuz. Fransız sanatçıların buraya gelip dinleyiciyle buluşması çok önemli. Dünyada yer etmiş sanatçılarla halkımızın buluşması ve Türk kültür sanat yaşamına bu şekilde katkı vermek kıymetli."
Yerli eserlerin sahnelenmesine verdikleri önemin yanı sıra böyle önemli eserleri paylaşmaktan da mutluluk duyduklarını aktaran Akgün, "İDOB, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün vizyonuyla ve farklı temsilcilerle dünyaya sanat ışığını yaymaya devam ediyor." diye konuştu.
"İki ülke arasındaki etkileşimi artırarak, kültürel yakınlıklar yaratmayı hedefliyorum"Institut Français İstanbul Müdürü Valentin Rodriguez de iş birliğinden dolayı İDOB ve AKM'ye müteşekkir olduklarını aktararak, "Fransa ve Türkiye arasındaki kültürel ilişkiler açısından önemli bir proje olduğunu düşünüyoruz. Bu güzel mekanda, AKM'deki ilk projemiz. Bunu bir başlangıç projesi olarak nitelendiriyoruz. Faure romantizmin başlangıcını sembolize ediyor. Hem metinler hem müzikle o dönemi yaşatan bir besteci. Romantizm aslında bir düşünce. Müzik, resim, metin hepsini kapsayan bir hareket. Faure bunun öncülerinden biri." ifadelerini kullandı.
Faure'nin müzikteki etkisine dikkati çeken Rodriguez, şu bilgileri verdi:
"Hala çağdaş müzikte de etkilerini görebiliyoruz. Öncü bir insan. Projenin devamında bu iş birliklerini devam ettirmek, Türkiye ile Fransa arasındaki kültürel projeleri geliştirmek istiyoruz. Fransa'dan getireceğimiz sanatçılarla Türkiye'deki sanatçıları, öğrencileri bir araya getirip, birlikte yaratıcı bir süreçten geçip, ortak bir proje çıkartmalarını hedefliyoruz. Ben göreve yeni geldim. İstanbul'daki kültürel etkinliklerden ve mekanlardan çok etkilendim. İki ülke arasındaki etkileşimi artırarak, kültürel yakınlıklar yaratmayı hedefliyorum."
"Türkiye, Avrupa ile Asya arasında medeniyetlerin kesiştiği yer"Müzisyen Jean-Christophe Gregoire ise Faure'nin romantizm dönemin önemli bestecilerinden olduğunu söyleyerek, "Sonraki yüzyıllardaki bestecilere de ilham veren biri. Çok uzun yaşadı, çok eser bıraktı. Oda müziği ve piyano için besteler yaptı. Çok önemli bir öğretmen aynı zamanda. Paris Konservatuarının müdürlüğünü yaptı. Konserin son kısmında yaşamının son yıllarında yaptığı besteler yer alıyor. Kendisi yaşamının son yıllarında duyma yetisini kaybetmesine rağmen bestelerine devam etti." dedi.
Türkiye sevgisine de değinen Gregoire, "Türkiye'yi çok seviyorum. Benim için Akdeniz'deki bütün ülkeler bir ailenin parçası gibi. Burada kendimi hiç yabancı hissetmiyorum. Avrupa ile Asya arasında medeniyetlerin kesiştiği yer. Türk kültüründen çok etkileniyorum. Roma, Osmanlı, Yunan medeniyetleri buradan geçmiş ve bunun izlerini görüyoruz. Bu muhteşem bir şey." ifadelerini kullandı.
Leo Debono'nun piyanosuyla eşlik ettiği konserde, Jean-Christophe Gregoire ve Catherine Manandaza solist olarak sahne aldı.
Konserde, "Les Matelots", "La Chanson du pecheur", "Apres un reve", "Au bord de l'eau", "Automne", "Poeme d'un jour", "Les Berceaux", "Fleur jetee", "Fleurs d'O"r ve "Puisqu'ici-bas toute ame"nin de aralarında bulunduğu birçok eser seslendirildi.
Muhabir: Ömer Mirza Şeker