Yeni Halk Cephesi, Fransa seçimlerinden birinci çıktı ama çoğunluğu sağlayamadı. Hükümeti kimin, nasıl kuracağını ittifaklar ve partiler arası pazarlıklar belirleyecek. Fransa’da hükümetin güvenoyu alamadığı yeni bir dönem başlayabilir.
Fransa’da erken genel seçimlerin ikinci turuna solun zaferi damga vurdu. Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağın yükselişi üzerine Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ulusal Meclis’i feshetmiş ve erken seçim kararı almıştı.
Genel seçimlerin ikinci turunda, ilk turun aksine aşırı sağ umduğunu bulamadı. Sol partilerin ittifakı Yeni Halk Cephesi, ikinci turda 182 sandalyeyle birinci parti çıktı. Macron’un Cumhuriyet İçin Hep Birlikte İttifakı, 168 milletvekili ile ikinci sırada yer aldı. Aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi, 143 vekillik kazanarak üçüncü sıraya yerleşti. Merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi ise 60 milletvekili çıkardı. Sonuçlara göre hiçbir ittifak ya da parti, ulusal mecliste çoğunluğu sağlayamıyor.
ANKA Haber Ajansı, Fransa’daki seçim sonuçlarının ülkenin siyasi atmosferini nasıl etkileyeceği ve bundan sonra neler olabileceğine ilişkin derleme yaptı.
Başbakan kim olacak?
Seçimlerin ardından yanıt bekleyen en önemli soru, yeni başbakanın kim olacağı. Macron’un partisinden Fransa Başbakanı Gabriel Attal istifa etti. Attal’ın istifasının hemen işleme konup konmayacağı bilinmiyor. Fransız basını, Paris Olimpiyatları bitene kadar siyasi boşluk yaratmamak adına Attal’ın başbakanlığı sürdürebileceğini yazdı.
Fransa anayasasına göre Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini birinci çıkan parti liderine vermek zorunda değil. Ancak başbakanın parlamentodan güvenoyu alması da gerekiyor.
Yeni Halk Cephesi ittifakının başını çeken Boyun Eğmeyen Fransa’nın lideri Jean-Luc Melenchon, Cumhurbaşkanı Macron'un hükümeti kurma görevini kendilerine vermesi gerektiğini söyledi. Melenchon, “Ülkeyi yönetmeye hazırız” mesajı verdi.
İttifaklar ve siyasi partiler arasında pazarlıklar başlayacak
Melenchon ya da Yeni Halk Cephesi’nden başka bir ismin sadece aşırı sağ değil, Macron’un merkezdeki partisinden de güvenoyu alamama ihtimali bulunuyor. Seçim sonrası Fransa Ulusal Meclisi’ndeki tablo, birbiri ile çalışmaya yanaşmayan üç ayrı bloktan oluşuyor. Fransa’da hükümetin nasıl kurulacağını uzun sürecek pazarlıklar belirleyecek. Önde gelen siyasi parti liderleri dışında, sivil toplumdan bir ismin sol ve merkezin desteğini alarak hükümeti kurması da seçenekler arasında.
Fransa ulusal meclisinde sol, merkez ve aşırı sağ üç blok olarak yer alsa da; sol ve merkez ittifak içindeki siyasi partiler arasında tam anlamıyla bir birlik olduğu söylenemez. İttifaklar içindeki siyasi partiler, aynı zamanda birbirinin rakibi. Önümüzdeki günlerde hükümet pazarlıklarında ittifaklar kadar, ittifak bileşeni siyasi partilerin de önem kazanması bekleniyor.
Macron, istifa eder mi?
Cumhurbaşkanı Macron’un görev süresi 2027’de dolacak. Her ne kadar partisi erken genel seçimlerde ikinci sırada gelse de, Macron’un istifa etmeyeceği düşünülüyor. Macron, geçtiğimiz ay Figaro gazetesine verdiği bir mülakatta partisinin yenilgiye uğramasının Cumhurbaşkanlığı görevinin sona ereceği anlamına gelmeyeceğini vurgulamıştı. Ancak sonuçlardan sonra bu kararını değiştirip değiştirmediği bilinmiyor.
Öte yandan, hükümetin güvenoyu alamaması durumunda Macron, en erken bir yıl sonra ulusal meclis için erken seçim çağrısı yapma hakkına sahip. Bir yıl boyunca hükümetin güvenoyu alamadığı bir senaryo, Fransa siyaseti açısından belirsizlik anlamına geliyor.
Macron’un seçim sonuçlarına ilk tepkisi ise “Cumhurbaşkanının garantör işlevini” sürdüreceği ve “Fransız halkının tercihlerine saygı duyacağı” yönünde oldu.
İlk turdan ikinci tura ne değişti?
Seçimlerin ilk turunda aşırı sağcıların birinci çıkması, sol ve merkez ittifakları harekete geçirdi. Her iki ittifaktan adaylar, üçüncü oldukları bölgelerde birbirlerinin lehine yarıştan çekildi. İkinci turda aşırı sağın üçüncü sıraya düşmesinde bu “baraj taktiğinin” etkili olduğu düşünülüyor.
Adını 2. Dünya Savaşı öncesi aşırı sağa karşı kurulan ve kısa süreli de olsa zafer kazanan Halk Cephesi’nden alan sol ittifakın, seçmenin sorunlarına eğilmesi ve aşırı sağ tehdidinin Fransız halkı açısından önemli bir konu olmasının da sonuçların değişmesinde etkili olduğu belirtiliyor.